Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Siyasetle futbolu karşılaştırdığınızda ortaya çıkan en önemli çelişkilerden biri “liderlik”le ilgilidir.
Siyasette liderler, adeta çakılı kazık gibidirler. Kendi iradeleri ve kararları dışında kolay kolay değiştirilemezler.
Futbolda ise lider, bu yıl olduğu gibi, hemen her hafta değişebilir.
Hayatın öteki alanlarına bakınca sporun en temel dinamiği de budur işte. Spor, hareketli, sıkı rekabete dayalı etkinliklerle sürekli değişimin oyunudur. Ekonomide, siyasette, hatta bilim ve sanatta böylesine hızlı değişimler kolay değildir. Moda bile sezonluk yenilenmelerle değişim konusunda her hafta tarihi yeniden yazan spora göre yavaş kalmaktadır.
Bu sezon Süper Lig’in en dinamik, en heyecanlı yanı, zirveyi paylaşan Üç Büyükler’in, aralarına dördüncü bir takımın girmesine izin vermeden birbirleriyle kenetlenmeleri, çekişmeleri ve itişip kakışmalarıdır. Geçmiş yıllarda ikili rekabete alışan futbolseverler, aynı anda öfke ve hayranlık uyandıran bu üçlü yarışla uzun yıllar unutulmayacak bir sezona tanıklık ediyorlar.
Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin teknik direktörlerine sırf bu nedenle teşekkür borcumuz var. Bazıları, kendi takımlarının yarışı kopartacak bir üstünlük ve öncelik gösteremediği için teknik direktörlerine karşı acımasız eleştirilerle yüklenebilir ama, saygı eşiğini de atlamamak gerekir.

Haberin Devamı

Bilic iyi antrenör
Slaven Bilic, Lider Beşiktaş’ın teknik direktörü, başarılı bir Hırvatistan sürecinden sonra Lokomotiv Moskova’da hayal kırıklığı yaşadı. Kimileri onun kulüp antrenörlüğünde başarılı olamayacağını iddia etti. Ama hukuk fakültesi mezunu, gitar çalan, hayatına felsefeyi de katan bu adam, Beşiktaş’ta bu iddiaları geçersiz kıldı. Yönetici ve futbolcularla kurduğu diyalog, kamuoyuna dürüst ve saygılı bir tavırla verdiği mesajlar, onu sevilen bir futbol aktörü haline getirdi. Bilic’le ilgili en geçerli eleştiri, takımının derbi maçlarındaki başarısızlığıdır. Evet, elindeki kadro Galatasaray ve Fenerbahçe’ye karşı henüz bir galibiyet elde edememiştir. Bırakın galibiyeti, bazı derbilerde oyuna ortak olamadığı bile gözlenmektedir. Ama Bilic gerçeği sadece derbi değildir. Beşiktaş gibi genç bir takımı Türk futbolunun en iyi oynayan, Avrupa’da en başarılı dönemini yaşayan bir ekibe dönüştürebilmiştir. Yarın oynanacak Brugge maçı ile Pazar günü heyecanla beklenen Fenerbahçe derbisi Bilic’in sezonluk başarısını mutlaka etkileyecektir. Ama unutulmasın, Bilic iyi bir antrenördür.

Haberin Devamı

Farkı samimiyeti
Hamza Hamzaoğlu, Galatasaray’da parlak bir oyunculuk kariyeri yaptı. Antrremörlükte de Akhisarpor’da göz kamaştıran başarısı Terim’in yardımcısı olarak Milli Takım’a transferine yol açtı. Oradan da Galatasaray rüzgarına kapılıp Süper Lig’in zirve yarışındaki yerini aldı. Yıldızları kaprisli, yerli yabancı ilişkileri arızalı, yönetimi sıkıntılı olan Galatasaray’da Hamzaoğlu hem iç barışı sağladı, hem de sinerji yarattı. En önemli özelliği samimiyetidir. Evet, üç kez özür dilemiş, Gençlerbirliği, Rizespor ve Başakşehir maçlarındaki puan kayıplarından sonra yaptığı değişiklikleri “hata” olarak yorumlamıştır. Hamzaoğlu’nu farklı kılan da bu samimiyettir. Bazılarının kendine bile itiraf edemediği hatalar, Hamzaoğlu’nda özüre dönüşmektedir. Bu özürler futbolcuları gevşetir, özeleştiri yapmalarını engeller mi? Olabilir. Ama hiç değilse bu durum Hamzaoğlu’nun hatası değildir.

Haberin Devamı

Ortak kader
İsmail Kartal, Fenerbahçe’de antrenörün pek de değer bulup saygı görmediği bir ortamda beklenmedik koşullarla sorumluluğu üstlendi. Yaşlı, yenilenmemiş, yorgun ve üretim gücü sınırlı bir ekiple zirve mücadelesi veriyor. Denizli, Lorant, Daum, Zico, Aragones, Kocaman ve Yanal’ın öğütüldüğü değirmende kırılıp dökülmekten onur duyuyor. Çünkü o bir Fenerbahçeli.
Takımı şampiyonluğa erişirse, önceki örneklerde olduğu gibi, bu bir Aziz Yıldırım başarısı olacak. Şampiyonluğu kaybederse, yine başkanın dediği gibi bu da bir Aziz Yıldırım başarısızlığı olarak kabul edilecek. Başkan’la ortak bir kaderi paylaşıyor.
Hoşgörüsü, futbolcularını bir kalemde silip atmaması, özellikle Emenike’ye karşı şefkat dozunu fazla kaçırması eleştirilebilir. Ne var ki Kartal, her antrenörün kıskanarak baktığı o makamda kasılmamakta, nezaketini, insanlığını ve sportmenliğini örselemeden görevini yapmaya çalışmaktadır.
Özetle... Son yıllarda olmadık olaylarla kirlenen, gerginleşen şu zirve rekabetinde üçü de birbirinden temiz ve birbirinden güzel adamlarla muhteşem bir macera yaşıyoruz.
Kaybetseler de kazansalar da onlar futbolumuzun kahramanlarıdır. Üçüne de saygı duyuyoruz!