Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Muhammed Ali benim için şampiyon sporcu değil, uygarlık kahramanlarından biri. Çünkü O; rüzgara kapılmadan, boyun eğmeden, ayakta durmasını bildi, kendi yolunda yürümeyi becerdi. Ali ile ilgili ilk notlarımız 1960 Roma’da olimpiyat şampiyonluğu. O şampiyonluktan Louisville’e döndüğünde üstü açık Cadillaclar ile uçaktan alındı, eyalette bayram ilan edildi. Belediye başkanı kendisini Louisville’in evladı olarak tanımladı ama iki gün sonra naif biçimde boynunda taşıdığı olimpiyat madalyasıyla iki arkadaş restorana gittiklerinde, kendilerine servis yapılamayacağı söylendi. Orası beyazlara aitti.
Muhammed Ali, “İyi ama ben olimpiyat şampiyonuyum. Bu ülkenin milli marşını çaldırdım. Tüm dünyaya Amerika’nın gücünü gösterdim. Burası benim ülkem değil mi?” diye itiraz etti, yine servis yapmadılar. Restorandan çıktığında bu defa yollarını beş beyaz ırkçı delikanlı kesti. Ali ve arkadaşı saldırganları hak ettikleri biçimde ağırlayıp nehre attılar. Bu gerilim, Ali’nin ağlamasına neden oldu. Boynunda gururla taşıdığı madalyayı söktü, Ohio nehrine fırlattı.

Aradan yıllar geçti. Bu defa Vietnam’da savaşmak üzere askere çağrılıyor. ‘Onlar bana ne yaptı ki’ diyerek Vietnamlılar ile bir derdi olmadığını belirtip savaşmayı ve askere gitmeyi reddetti. Unvanları elinden alındı, hapse girdi ama sonunda açtığı davayı kazandı ve vicdani ret kahramanı olarak yeniden boksa döndü. Üç kez dünya şampiyonluğunu korudu. 61 maçın 56’sını kazandı. Unvan kaybettiği bütün rakiplerinden rövanşı almayı bildi.

Onu tanıdığımda 84 Los Angeles olimpiyat oyunlarını izliyordum. Salona gelişinde anonsla birlikte 15 bin seyirci ayağa kalktı. Saygıyla alkışladılar. Elleri titriyordu. Muhammed Ali’ye bir Türk bayrağı verdim. Mutlu oldu teşekkür etti. Parkinson’dan titremeleri arttıkça arttı. 1996 Atlanta oyunlarının meşalesini yaktı. İç savaşın ırkçı güney cephesi Atlanta’da tüm Amerika bu meşale ile ondan özür diliyordu. Yine olimpiyat sırasında rüya takımın basketbol maçında, devre arasında düzenlenen törenle Juan Antonio Samaranch Ali’ye bir saygı madalyası verdi.

Olimpizmin en değerli ilkelerinden biri olan ırk ayrımcılığına karşı duruş, nihayet nehre attığı madalyanın yerine o saygı madalyasıyla vurgulandı. Malcolm X ile yaptığı ırk ayrımına karşı mücadele de onun ringler dışında bir başka şampiyonluğuna delalet eder. Muhammed Ali yaşadığı sürece bir insanlık anıtı olarak sadece elleriyle değil, vicdanıyla da titreyen adamdı. Ona rahmet dileyelim, başımız sağolsun.