Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kim derdi ki Epik Tiyatro’nun yaratıcısı ve önderi, şair ve yazar, felsefeci ve antitezci Bertolt Brecht (1898-1956), taa 1920’lerden günümüze uzanıp futbolda yaşadığımız çılgın yolculuğa ışık tutacak.
Oluyor işte... Ne demişler, Gökkubbe’nin altında söylenmemiş söz yoktur. Yeter ki onları bulup anlamaya çalışın.
Brecht’i bu köşeye taşımamın nedeni, 1926’da yazdığı “Radyo - Sinema Yazıları” adlı kitabından iki cümle:
Kimse sonuçlarla ilgilenmiyor...
Herkes imkanların ve fırsatların peşinde!
Arada geçen 90 +1 yılda değerinin zirvesine çıkan cümleler. Hadi örnekleyelim... Otoyollar yaptık, hızlı arabalar ürettik... Ama trafik kazalarını önleyemedik... Üretimi destekledik, fabrikalar kurduk... Makinalar ürettik. Ama hava kirliliğini önleyemedik. Klimaları icat ettik de küresel ısınmaya engel olamadık.
Örnekler çoğaltılabilir. Gerçek yine de değişmez: Teknoloji, gelirler, buluşlar, keşifler ne kadar ilerlese de kimse sonuçlarla ilgilenmiyor.(Herkes imkanların peşinde)
Özellikle futbolda!
Geçtiğimiz aylarda İstanbul’da düzenlenen futbol zirvesinde en çarpıcı dosyaları UEFA Finansal Fair Play Direktörü Traverso açmıştı, hatırlayalım:
2011 yılında Avrupa kulüplerinin toplam borcu 1 milyar 600 milyon Euro’ydu. Beş yıl içinde akıllı politikalar (ya da UEFA FFP) ile giderlerini kısıp gelirlerini arttırdılar ve borç yüzde 80 azalarak 323 milyon Euro’ya indi.
Aynı dönemde Süper Lig kulüplerinin toplam borç yükü 41 milyon Euro idi. Avrupa borcu azaltırken, bizimkiler 5 yılda 5’e katladılar: 204 milyon Euro.
Şimdi sıkı durun Avrupa’daki 700 kulübe, bizimkiler de dahil. Yani onların başarıp da 323 milyon Euro’ya indirdiği bu borca Süper Lig kulüpleri de dahil. Zaten o borcun % 63’ü bizimkilerden oluşuyor.
Peki onlar toparlanırken, bizimkiler niye battı?
Bunun ilk tahlilde çok basit bir nedeni var: O dönemde yayın ihalesini kazanan Digitürk, 374 milyon USD ödeyip herkesin gözünü kamaştırmış, kulüplerimizin de iştahını açmıştı.
Bugün gelinen nokta daha da kötü olabilir... Bildiğim kadarıyla sadece 3 Büyükler’in toplam borcu neredeyse 1 milyar dolar. Bu yılın transfer harcamaları tablonun dışında. Yine de UEFA’nın kılıcı tepemizde sallanıyor.
90+1 yıl... Oyun bitti, Brecht kazandı beyler!

Haberin Devamı

Abiler, ufaklıklara karşı

Haberin Devamı

Bugün ve yarın futbolumuz yeniden kantara çıkıyor. Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Başakşehir, bu akşam Brügge ile deplasmanda oynayacak. Yarın da Fenerbahçe Avusturya temsilcisi Sturm Graz’ı ziyaret edecek.
UEFA’nın takvimini oldum olası sevmem. Zamansız, erken ve hazırlıksız yakalanan takımlar hayal kırıklığına uğruyor. Galatasaray, her şeyden önce bu yüzden elendi.
Başakşehir ve Fenerbahçe’nin başarısı sadece kendilerini değil, Türk futbolunun geleceğini de bağlıyor. Çok önemli sınavlar bunlar.
Başakşehir’in devam eden transferlerle yaş ortalaması 28.3’e yükselmiş durumda. Kadroda 30 yaş altındaki tek yıldız oyuncu Edin Visca (27) Brügge’ün yaş ortalaması 24.4... Genç ve dinamik bir yapıya sahipler. Kadrolarında 40 yaşındaki Timmy Simmons bir yana, 18 yaşında iki (Erhan Masoviç, Riley McGree) ve 19 yaşında 3 oyuncuları var. İgor Tudor’un Paok’taki yardımcısı İvan Leko’yu göreve getirdiler. Ne oynayacaklarını bilmiyoruz. Savunmada 3’lü de olabilir, 4’lü de. Orta alanda Ruth Kroten’le Avustralyalı McGree’ye dikkat! Başakşehir Cengiz Ünder’i Roma’ya satarken, kadrosunda, özellikle savunma (Clichy) kanat ve orta alan (Kerim Frei) ile güçlü bir yapı oluşturdu. Abdullah Avcı ve ekibi için çok zor bir ekip. Ama tecrübeli Emre Belözoğlu ie Adebayor ve Visca avantaj yaratabilirler.
Sturm Graz Fenerbahçe’nin dengi bir ekip değil. Hele Valbuena, Kameni ve Dirar’lı kadroyu düşünürsek. Aykut Kocaman’ın kaybettikleri top için 5 saniyelik kapma süresi tanıması, bize hızlı, baskın ve meydan okuyan bir Fenerbahçe vaadediyor. Graz’ın yaş ortalaması 24.1. Fenerbahçe daha tecrübeli 28 ortalama ile mücadele edecek.
Kısacası, her iki maçta da bizim abiler ufaklıklara karşı mücadele edecek. Bol şans!

Haberin Devamı

İnekyolu’nda atılan kulaçlar

Mitolojiye göre antik çağlarda Tanrılar Tanrısı Zeus, yeryüzünde bir ölümlüye, İo adlı bir genç kıza aşık olur. Zeus’un eşi Hera bunu duyar ve çıldırır. Hemen bir büyü yapıp İo’yu ineğe dönüştürür. Zeus da Hermesle haber gönderir sevgilisine: “Kafkasya’ya doğru yürü. Orada büyü bozulacak...”
Zavallı kız ağlaya ağlaya Marmara’dan Karadeniz’e yürür. Gözyaşları da iki denizi birleştirir. O nedenle Boğaziçi’ne Bosphorus denir dünyada... İnekyolu yani...
Şimdi dünyanın en güzel boğazında dünya kulaç atıyor. TMOK ve Samsung’un birlikte düzenlediği yarışa bu yıl 200’den fazla yüzücü katıldı. Asya’dan Avrupa’ya yüzdüler. 6,5 km’lik yarışta dereceler hiç de fena değildi. 50-54 dk.
Bu yılın güzelliği nedir? diye sorarsanız... Geç kaldığı için ısrarla yarışa kabul edilen Hollandalı Eric Randala 1 saat 16 dakikada rüyasını gerçekleştirdi. Randala Philips’in üst düzey yöneticilerinden biri...
Güzelliğe bakın... Teknolojinin en büyük rakipleri bile (Samsung - Philips) olimpik ruhla İnekyolu’nda buluşuyor. Tebrikler!

En acı smaç

Bugün Filenin Sultanları ile övünüyorsak, Türk voleybolunu dünya markasına dönüştüren kızlarımızın öncüsü Hülya Erçin’di. Eczacıbaşı ve Milli Takım’da unutulmaz özveri örnekleriyle müthiş bir kariyere imza attı. Amansız hastalıkla yaptığı mücadeleyi erken bitirdi Hülya. Yüreğimize acının smaçlarını vurarak gitti. Huzur içinde uyusun. Eşi Melih ve çocuğuna da başsağlığı diliyoruz.