Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son 20 yılın takımları, sporcuları, antrenörleri ve yöneticileriyle... Sanatçılarını, bilim insanlarını... Yazarları, ekonomistleri, CEO’ları kendi penceremden gözlerken, dost çevrelerinde sıkça söylediğim gibi politikacı olarak da Sayın Binali Yıldırım’ı takdir ve sempatiyle izlerim.
İyi bir eğitim, mühendislik diplomasına uygun bilimsel düşünce... Rüzgara kapılmayıp ayakta durabilme... Nezaket, samimiyet, hoşgörü ve saygılı yaklaşımının yanı sıra zekice yaptığı espriler, şakalar, ironik değerlendirmeler bende hep tebessüm ve anlayış duygusu yaratmıştır.
Bu saydıklarımın alışılmış güncel siyaset tartışmalarıyla hiç ilgisi yok. Siyaset, benim saygı duyduğum ama uzak durduğum bir alan. Neden? Fazlasıyla kural hatası yapılıyor, maç sık sık duruyor ve oyunun keyfi kaçıyor da ondan.
Bu arada seçim atmosferinde tarafların birbirine nezaket ve hoşgörü ile sportmence - yaklaştıklarını söylemek de o kadar kolay değil. Böyle olunca Sayın Yıldırım’ın değeri daha da önem kazanıyor.
Öte yandan... Yerel seçimlerin bence en büyük yeniliği Ekrem İmamoğlu oldu. Sanki bir maçta parlayıp enternasyonal düzeyde muhteşem bir oyun çıkararak akıl almaz gollerle maça damgasını vuran bir yıldız gibiydi. İngilizce işletmecilik okumuş, insan kaynakları alanında uzmanlaşmış ve aile şirketini başarıyla yönetmişti. Futbol ve basketbolla yoğunlaşan bir spor hayatı da vardı. Yerel seçim öncesinde üç kez Beylikdüzü’ne gittim. Sevimli, yeni, temiz ve güzel bir İstanbul parçasıydı. Orada en dikkatimi çeken şey, bordo renkli -yoksa kahverengi mi- Beylikdüzü taksileri oldu. Bu işte Ekrem İmamoğlu’nun esnafı mutlu eden hizmetinden söz etmişlerdi. Yine de İmamoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olduğunda benim için sürprizdi.
Her neyse... Memleketin onca sorunlarla birlikte yerel seçimin yükünü de taşıyarak ağır gündemle dolduğu, gerildiği, heyecanlandığı, coştuğu ya da öfkelendiği dönemde Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu, sadece İstanbul’da değil, tüm bölgelerde bir farkındalık ve örneklik sergilediler.
Sakin ve hoşgörülüydüler. Nüktedandılar, şakacıydılar. Ciddiydiler aynı zamanda. Projelerinden söz ederek iddialarını akıl pazarına çıkardılar.
... Ve bu kampanyayı sürdürürken...
Birbirlerini incitecek, taraftarlarını birbirine düşürüp çatışmaya yol açacak hiçbir eylemde ve söylemde bulunmadılar. İki muhteşem rakip, hem kampanya, hem de seçim-sayım sürecinde ılımı, ölçüyü, mantığı, saygıyı ve sükuneti esirgemeden tezlerini dillendirdiler. Haklarını savundular.
VAR sistemi gibi
Özetle bu seçimin iki parlayan yıldızı Binali Yıldırım’la Ekrem İmamoğlu oldu. Çocuklarımıza örnek gösterebileceğimiz, gençlerimize takip etmelerini önerebileceğimiz iki politikacı, sadece kendilerini değil, politikanın da yıldızını parlattılar.
Şimdi itiraz dosyaları ile yeniden sayım kesin sonucu ortaya çıkaracak. İkisi de İstanbul’un “şehr-emini” olmaya layık, saygı duyulacak insanlar.
Futboldaki VAR sistemi neyse, seçimlerde de bir YSK sistemi var. Sistem sonucu belirleyip kararını verene kadar...
Muhteşem rakiplere alkışlar ve saygılar.

Haberin Devamı

Binali Bey’i en çok futbolcular anlar

Haberin Devamı

Seçimle ilgili en önemli eleştirilerden biri de Binali Yıldırım’ın kesin sonuçlar alınmadan yaptığı “Kazandık” açıklaması oldu. Binali Bey’in tecrübesiyle erken açıklamanın pek uymadığı görüldü.. Pek de haksız sayılmazlardı.
Spor penceresinden bakarsak... Binali Yıldırım’ı en iyi anlayanlar sporseverlerdir bence. Özellikle geçmiş yılların “erken sevinçlerine” bakıldığında hiç de yabancısı sayılmazlar bu iletişim kazalarının.
Hadi gelsin 1971’in Fenerbahçe-Beşiktaş maçı... Kemal Belgin arkadaşımızla konuşup doğrulattım. Efendim, şampiyonluğun belirleneceği gün, Fenerbahçe, Ogün Altıparmak’ın attığı golle İnönü’de 1-0 öne geçer. O sırada tribünlerde lider Galatasaray’ın Ankara deplasmanında PTT’ye 2-0 mağlup olduğu duyulur. Böyle biterse Galatasaray değil, Fenerbahçe şampiyon olacaktır. Rahmetli Başkan Faruk Ilgaz tribünden sevinç ve coşkuyla sahaya iner, futbolculara şampiyonluk müjdesi verir, “Çocuklar maçlar böyle biterse şampiyonuz. Göreyim sizi!” der. Saha içinde tur provaları (!) yapılır, bir coşku rüzgarı eser ve maçı o tek golle Fenerbahçe kazanır. Gelin görün ki Ankara’daki maçın gerçek sonucu PTT 1- Galatasaray 7’dir. Cim-Bom şampiyondur yani...
Hayatta oluyor böyle şeyler. İletişim kazasını fazlasıyla ciddiye alıp Binali Bey’e yüklenmek de haksızlık olur. Yıllar sonra anar, güler geçeriz yani.

Haberin Devamı

Serçe’nin suskunluğu

Spor yazarı arkadaşımız Veysel Serçe, uzun süre direndi, hayata tutunmaya çalıştı ama olmadı. Eşi Sema Hanım, bir sözcüğünü işitebilmek, bir göz kırpışını görebilmek için tam 20 yıl 1 hafta yatağının başında bekledi. Uykusuz bir sabır ve sevgiyle eşinin elini tuttu. Olmadı Veysel hep sustu ve aramızdan ayrıldı.
Bugün öğlen Zincirlikuyu Camii’nde vedalaşacağız Veysel’le... Kanat çırpıp sonsuzluğa uçacak. Ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dilerim.