İstanbul Av. Sapan: “İsrail'in İbadeti Engellemesi Açık Bir İnsan Hakları İhlalidir”

Av. Sapan: “İsrail'in İbadeti Engellemesi Açık Bir İnsan Hakları İhlalidir”

02.08.2017 - 10:15 | Son Güncellenme:

.

Av. Sapan: “İsrailin İbadeti Engellemesi Açık Bir İnsan Hakları İhlalidir”

Avukat İbrahim Sapan, İsrail’in Harem-i Şerif’te ibadeti engellemesinin açık bir insan hakları ihlali olduğunu belirtti.
İsrail’in Harem-i Şerif’te ibadeti engellemesinin açık bir insan hakları ihlali olduğunu belirten Avukat İbrahim Sapan, Kudüs’te yapılan zulmün sadece orada ki vatandaşlara değil tüm Müslümanlara yapılan bir zulüm olduğunu söyledi. Müslümanların hür bir şekilde hiçbir kısıtlamaya tabii olmaksızın kutsal mekanları olan Mescid-i Aksa’da ibadetlerini yapmak istemeleri en doğal hakları olduğunu söyleyen Sapan, “Öncelikle Mescid-i Aksa’nın bir sosyal statüsünü anlayabilmek gerekiyor, Mescid-i Aksa aynı zamanda Hazreti Süleyman mabedi olarak da bilinen çok büyük bir alandır. Bu alan içerisinde Kubbet-us Sahra ve Mescid-i Aksa ismiyle iki cami, Hazreti Peygamber Efendimiz (sav)’in Burak atını bağlamış olduğu büyük bir ahır var. Özelikle o bölgede yaşayan insanların sosyal yaşamlarını idame ettirdikleri, inançları gereği gibi yaşadıkları, pikniklerini yaptıkları ve yemeklerini yedikleri oldukça büyük bir yaşam alanıdır. Bilindiği üzere bu alanda Hazreti Peygamber Efendimiz (sav), Berat gecesi buradan arşa çıkıyor. O yüzden Kubbet-us Sahra biz Müslümanlar için oldukça önem arz eden bir yer burayı bu şekilde ele aldığımız zaman sadece Filistin’deki Müslümanlar için değil bütün dünya Müslümanları için ortak bir dinin yaşadığı bir bölgede ve ciddi bir lokasyondur” dedi.
“Hükümetimiz tarafından da bu konuda yoğun bir çalışma var”
Gerek Türkiye’de ki anayasal düzen gerekse Türkiye’nin ve İsrail’in de taraf olduğu Uluslararası Lahey Sözleşmesi, İnsan Hakları Beyannamesi ve Uluslararası sözleşmelerde din ve vicdan özgürlüğünün rahatça yaşamaları gerektiği noktasında bir çok kural ve kaide olduğuna dikkat çeken Sapan, “Şimdi bu mevcut durumda yaşanan tablo insan hakları hak ve özgürlüklerine çok büyük bir darbedir. Din ve vicdan özgürlüğüne çok büyük bir darbedir. Mevcut durumun Türkiye’nin de yoğun diplomasisiyle siyaset alanında çözülmesi sevindiricidir. Burada yapılması gereken ki hükümetimiz tarafından da bu konuda yoğun bir çalışma var. Birleşmiş Milletler nezdinde söz konusu mabedin Uluslararası bir koruma altına alınmasıdır. Umarız hükümetimizin de desteğiyle bu proje gerçekleşmiş olur ve böylece Müslümanlarımıza yönelik yapılan bu eziyette ortadan kalkmış olur” diye konuştu.