"Başakşehir'in Arda Turan ile bile ilgilendiğini görüyoruz. En ciddi rakip diyebiliriz. Bizi yendiler, Galatasaray'ı yendiler, Beşiktaş ile orada berabere kaldılar."
"Duygular ağır bastı"
"Mantıklı bir şekilde düşünülse belki başka bir karar çıkabilirdi ama karar verirken duygular ağır bastı. Her şeyi yan yana getirdiğim zaman, belki farklı kararlar verebilirdim kendi adıma. Belki daha doğru ve anlamlı bir karar olabilirdi sonuçta ama burayı seçtim ve bunun temel nedeni de duygularla hareket etmem."
"Oyuncularımın tamamını değiştirme şansımız yok"
"Bir takımı değiştirmek, baktığınız zaman daha cazip gibi görünüyor iki nedenden dolayı: Psikolojisi bozulmuş ve taraftarla arasındaki bağ kopmuş bir takımın olması. Böyle bir değişiklik yapmak camiaya heyecan verebilirdi. Büyük takımları uzun süre boyunca yukarıda tutan faktörlerin başında kadro istikrarı ve oyuncu yönetimi geliyor. Bu yadsınamaz bir gerçek ve buna ekonomiyi mutlaka katmamız gerekiyor. Türk futbolunun temel problemlerinden bir tanesi mali problemler... Oyuncularımın tamamını değiştirme şansımız yok. Bir takım değişiklikler yapmak gerekiyordu ve bundan dolayı da olmayacağını anladığımız bazı oyucularla yolları ayırıp ufak tefek takviyeler yaptık. Bunlar çok kolay olmadı geçiş sürecinde tabii ki."
Osmanlıspor maçının ardından yaşananlar
"Sezon başında beni en çok sıkıntıya sokan da yetenekleri tartışılmaz isimlerin basit hataları çok yapması oldu. Böylece şiddetli
puan kayıpları ve Vardar felaketi de bunların beraberinde geldi. Osmanlıspor maçından sonra bir karar vermek gerekiyordu. Doğru bir oyuncu grubuna sahiptik ama bir yerlerde tıkanma vardı ve benim de yapmaya çalıştığım şey tıkanmayı açmaya çalışmaktı. Sorumluluk bendeydi ve bir şeyler yapmam gerekiyordu ama sonuç olarak yaşanan olaylar devam etmemi gerektirdi. O süreçten sonra bazı şeyler kendiliğinden de yerine oturdu."
"Her giriş dönemimde aynı sorun oluyor"
"Makyaj yapmaktansa ana sorunlara yönelmek fikri çok ağır basıyor. Antrenörlükteki temel problemlerinden birisi, neresi olursa olsun, bu oldu. Bunu görmezden gelemiyorum. Bunlarla yüzleşmeye başladığım andan itibaren; oyun içerisindeki bir konudan kulüp yönetimine kadar her türlü konuda bunlarla ilgili düzeltmelere gittiğiniz anda bir şeyler gecikmeye başlıyor. Bunları her yerde yaşadım.
Fenerbahçe, Konyaspor, İstanbulspor, Malatyaspor ve Ankaraspor'da başlangıç dönemleri, ana sorunları ötelemeden düzeltip çalışmakla ve sonrasında başarıyı sürdürebilir şekilde götürmekle geçti. Her giriş dönemimde aynı sorun oluyor. Bunların olacağını biliyordum, ki yine oldu. Kendime bu yüzden kızdım ama bu bir problem değil, durum. Ben bunu seçmiyorum, kafam buraya doğru gidiyor. Makyaj yapmanın kısa vadeli olduğunu ve getirdiğinden çok götürdüğünü düşünüyorum."
"Hücum yaparken savunma, savunma yaparken de hücum prensipleri vardır"
"Temel amacım Fenerbahçe'nin 'üçüncü bölge' takımı olması. Çok üzgünüm ama ülkemizde doğrularla yanlışlar yer değiştirmiş durumda. Bu oyunda artık sadece hücum futbolu yok, sadece savunma futbolu da yok. Büyük takım olmaya öykünenlerin dünyasında böyle sıfatlar yok. Hücum yaparken savunma, savunma yaparken de hücum prensipleri vardır. Rakipten top almadan hücum edemezsin, bunun için de çaba lazım. Ayrıca sadece çaba da yetmiyor. Doğru pozisyon almak, yerleşmek, oynamak lazım. Eğer büyük takımsan, aldığın topu da kolay vermeyeceksin."
"Savunma ya da hücum yok, herkes iç içe"
"Aklı başında, kendi bakış açısıyla konuşan, olayları ilişkilendirmeye çalışıp eleştiri yapanları da saygıyla karşılıyorum ve onlardan beslenmeye çalışıyorum; ama öbür taraftan 'dikine futbol' gibi kavramları anlamıyorum, bu oyun bunlarla tarif edilemez. Oyunda kontrol ettiğimiz şey 10 kişinin birlikte hareket etmesi. Savunma ya da hücum yok, herkes iç içe. Hatta kaleci de işin içinde... Çalışıyoruz, ezberlerimizi artırıyoruz."
"Onlarca bin kilometre koşabilecek oyuncular lazım"
"Lionel Messi'yi bir kenara ayırıyorum. Tüm takımlara baktığımızda bir oyuncu atak ya da savunmacı diye ayrılmıyor. Topu kaybettiğinizde ilk savunmayı atak oyuncuları yapacak. Yoksa her şey sıradanlaşır. Çok iyi kadro kuruyorsun, büyük olduğunu düşünüyorsun ama rakipler zaaflarını bulup kabadayılık yapmaya başlıyor. Esas güç, atak ve savunmayı iç içe yapmak. Topu vermemek ve verirsen de geri alma gücüne sahip olmak… Bunu yapabilmek için de kapasitesi yüksek, bunu kullanabilecek, onlarca bin kilometre koşabilecek oyuncular lazım. Bunu kutsallaştırmıyorum ama bu olmadan da olmuyor."
"Gelecek 6 haftada durum belli olur"
"Bu grupla 6 aydır çalışıyorum zaten. Ufak ufak da olsa toplanmaya ve gelişmeye başladık. Zaten gelecek 6 haftada bizim durumumuz belli olacak. İkinci yarının ilk 6 haftasında çok zorlu maçlar oynayacağız. Şampiyonluk savaşı veren birçok takımla karşılaşacağız. Şimdi alacağın oyuncuyu adapte etme konusu var. Seviye olarak üstün olsa bile bu sefer adaptasyon ve fiyat sorunu çıkıyor. Şu anda benim içim çalıştığım oyuncular dünyanın en iyi oyuncuları."
"En saygıdeğer takım Napoli"
"Takip ettiğim kadarıyla, bence en saygıdeğer takım Napoli. Maliyet ve sahadaki verim açısından... Müthiş bir makine gibiler. Oyuncuların hepsi uzun süredir beraber forma giyiyor. Pep Guardiola'lı Manchester City de keza böyle... Geçen sezonki eksikliği bu sezon kapadılar. Real Madrid bütün kupaları topladı ve Zidane ile şekil değiştirdi. Barcelona 30 yıllık periyottan sonra dönüşüme girdi; ama bence Napoli ve Atletico Madrid gibi takımlar, maliyet açısından sıkıntılı takımlar için iyi birer model oldular. Özellikle sert savunma ve kurgulama anlamında... Şu anda sanki Napoli verimlilik - maliyet grafiği konusunda en iyi takım gibi duruyor.