Başakşehir-Galatasaray maçının ardından spor yazarlarının görüşleri
.
1
Hakemle kazandılar (Serhat Ulueren)
BU galibiyet kesinlikle tecrübesiz hakem Serkan Tokat’ın süzemediği pozisyon sonrası Podolski’nin elle kontrolü ve güzel vuruşuyla geldi. Hakem eli görseydi G.Saray belki yine kazanabilirdi ama kazanmak adına yine futbol olarak sınıfı geçemedi sarı-kırmızılılar. Hakem art niyetli değildi ama o golü Başakşehir atmış olsaydı o kolla oynamayı görürdü. Yazık değil mi Başakşehir’e. Nerede yardımcı hakemler, çizgi hakemleri? Onlar da mı göremedi Podolski’nin golünü? PODOLSKI birkaç haftadır takımın en iyilerinden. Gol attı, gol hazırladı, kaçırdı ve Podolski, Burak’ın sakatlanmasıyla kendini buldu. Ben de artık Burak ve Selçuk’un bazen bu G.Saray’ı oyun olarak geriye götürdüklerini düşünüyorum. Demek ki Burak ve Selçuk da yeri geldiği zaman kulübede oturacak. Bunu Hamza Hoca uygulayabilir mi? Elbette yapar. Podolski, Astana’da 90 dakika sahada kalsaydı G.Saray kazanırdı. HAMZA Hoca’yı bu sezon anlamak mümkün değil. Önceki gün çıkmış, “Bizi karıştırmak istiyorlar” diyor. Aslında kendisi, hakkındaki kriz haberlerini doğruluyor. “Biz yönetime düzenli rapor veriyoruz” diyor. Halbuki bu defa raporu ısrarla isteyen yönetim ve kendisi de vermek istemiyor. Ne var bunda kızacak... YÖNETİM YİYECEK! BAK Hamza Hoca; Bu G.Saray’ın başında kalmayı mevcut yönetimden kat be kat fazla hak ediyorsun. Utanıp, bırakıp gitmesi gereken Özbek ve yönetimi ama onlar gündem değiştirmek adına sana sarmışlar. Yani her hafta kazanmaktan başka çaren yok. Şampiyonlar Ligi’nde grupta olur ya sonuncu olursan seni feriştahı gelse kurtaramaz. Ligde F.Bahçe’ye kaybedersen veya ligin ilk yarısını 5-6 puan geride kapatırsan bu yönetim seni yine yiyecek. Tabii o tarihe kadar kendi sonlarını hazırlamazlarsa... Ben senin yerinde olsam susar, bu yönetimi çok kale almaz ve işime odaklanırım. PODOLSKI ile beraber sahanın en iyisi Muslera’ydı. Hakan ve Carole de hatasıza yakındı. Semih’in yerine Chedjou tercihi doğruydu. Emre Belözoğlu da bazen yine sinirlenmesine rağmen sahanın en etkili futbolcusuydu. Sonuç olarak G.Saray bazen iyi oynadığı maçı önemli bir hakem hatasıyla kazandı. (Vatan)
2
Spor-Toto Kaos Ligi (Uğur Meleke)
Son derece tatsız bir maç oynandı Başakşehir Stadı’nda. Sezon başında “kolej takımı fabrika ayarları” ile oynanan Başakşehir, hâlâ anlamsız reorganizasyonun sancılarını yaşıyor. Bu takım Mahmut’un takımıydı, Ferhat’ın takımıydı, Mossoro’nun takımıydı. Bu takım koşan-savaşan takımdı, bu takımda paşa yoktu, abi yoktu. O ayarlarla oynandığından beri de bulamıyorlar eski havalarını. Antep önünde toparlanma sinyalleri veren Galatasaray’sa, iki maçtır eski sıradan görüntüsüne geri döndü aslında. Başakşehir önünde gollere kadar isabetli şutlarda 5-0 geridelerdi, futbol adına da ortaya koydukları hemen hiçbir şey yoktu. Maç Muslera’nın kritik kurtarışları ve Podolski’nin şanslı bir golüyle Galatasaray’ın lehine döndü ama onun öncesinde sadece kendi etrafında dönen bir futbol ortaya koydu sarı-kırmızılı orta saha. Galatasaray orta sahasında bu “Evlat Evlatoğlu” kültürü sürdükçe de çok ileriye gidemeyecekler gibi. * * * Aslında Başakşehir Stadı’na kadar zahmet eden birkaç bin seyirci, hayatlarından çalınan 90 dakikayı sahadakilerden talep etseler haklıdır diyeceğim ama... Her sezon 306 maçın en az yarısı bu tatta geçiyor, lâkin hâlâ bu ligin adı “Spor Toto Süper Lig”! Oysa bu tempodaki maçlar ve bu tatsız tuzsuz futbolla bu ligin adı olsa olsa Spor Toto kaos ligi, ya da Spor Toto faul ligi olabilir. ‘Yenemiyorsan yenilme’ciliği matah bir şey sanan onlarca antrenör ve hakemi aldatmanın marketten elma çalmaktan farkı olmadığını bilmeyen futbolcuları değiştirmek ciddi bir süreç işi. Ama oynatmayan/oynamaya izin vermeyen hakemi değiştirmek, daha kısa sürede halledilebilecek bir mesele. Bir önceki nesil her maç çaldığı yüz düdükle zaten oynatmamayı şiar edinmişti. Ama yeni nesil hakemlerin de bu kadar çok düdük çalması, faul kriterlerinin dokunmaya kadar gerilemesi çok acı. 90 dakika süren bir maçta top oyunda 45-47 dakika kalıyorsa bu işte bir anormallik olmalı. Ve bu anormalliğe en azından yeni nesil hakemler çanak tutmamalı. (Milliyet)
3
İlaçlık 3 puan (Osman Şenher)
Galatasaray, Astana maçında aldığı yarayı dün gece Başakşehir karşısında gelen galibiyetle tedavi etti. Bu galibiyet, Hamza Hoca’ya, yönetime, futbolculara, taraftara ilaç gibi geldi. Galatasaray elbette maç kaybedebilir. Her maçı kazanacak diye bir şey yok. Ama sahada ortaya koyduğu mücadeleye önce futbolcular, sonra herkes saygı duymalı. Astana maçında bunu yapmayan kaderine razı bir Galatasaray vardı. Başakşehir önünde oynadığı futbolu Kazakistan’da oynasaydı, o maçı da farklı kazanırdı. Perşembe günü maçtan sonra sabah 5’de İstanbul’a geleceksin, moraller bozuk, tek antrenman yapıp, Başakşehir karşısına çıkacaksın. Hem de Başakşehir, çok iyi, agresif bir takım. Kalecileri Volkan Babacan, milli takımın da kalecisi. Stoperleri Bekir ile Yalçın belki de Türkiye’nin en iyileri, orta sahada Mahmut, Visca, Enver bir de buna Türkiye’nin en iyisi Emre Belözoğlu’nu eklersek, Galatasaray böyle bir takımı yendi. Demek ki oluyormuş. Her zaman söylüyorum. Galatasaray’ın kalitesi var ama futbolcular sahaya bütün gücünü koymuyor diye. Dün gece koydu. Takımın en büyük yıldızı Sneijder, sahada basmadık yer bırakmadı. Muslera, eski günlerine döndü. Yüzde 100 denebilecek iki topu çıkardı. Chedjou-Hakan Balta daha fazla güven verdi. Semih Kaya’yı kötülemiyorum. Ama bu genç arkadaşımızın ayaklarının yere basması lazım. 32 yaşındaki Hakan Balta neler yapıyor, örnek alması lazım. Podolski, santrforda başladı. Kolay değil, Bekir ve Yalçın gibi stoperlerin arasında gol vuruşu yapmak. Yardım da eden olmadı. Ancak en azından Bekir ve Yalçın’ı da hücuma çıkarmadı. İkinci yarı Umut Bulut da Podolski’nin yanına gelince, hem Podolski rahatladı hem de Galatasaray’ın hücum gücü arttı. Hamza Hoca, Galatasaray’ı böyle oynatmalı. Bilal-Selçuk ikilisi, 90 dakika olağanüstü mücadele etti. Carole ve Yasin iyi bir maç çıkardı. Yasin, kaptığı topları olumlu kullandı ama sorumluluk almıyor, böyle devam ederse formasını kaptırabilir. Carole hücuma çıktı, defansif görevinde de hata yapmadı. Sonuçta, Galatasaray böyle mücadele ederse, yenilse dahi taraftar itiraz etmez. Futbolcuları bağrına basar, ama sahaya dün geceki mücadeleyi koyacak. Dün geceki galibiyeti Galatasaray hak etti. Bu 3 puan bütün sıkıntılara iyi gelecektir. (Milliyet)
4
Tanrı'nın eli! (Bahri Havadır)
NE kötüdür insanın aklıyla, yüreği arasında çaresiz kalması... Uykuların kaçar... Uçurumun kenarında olmak, kimin seni itmek üzere olduğunu, kimin tutmayacağını bilmek seni resmen kitler... Sen yolunu çizmişsindir ama bazıları o çizgiye basıp geçer acımasızca. Bunların hepsi senin için Hamza hocam... “TREN geçmiyor diye raylar yerinden sökülür mü yerinden, gemi gelmiyor diye kuruyan bir deniz gördün mü?” Yeni kahramanlar yaratmana hiç gerek yok... Yedek kulübesinde çantaya tekme atanın sahada taraftarın tepki koyuğu isim saha da olursa seni rahat bırakmazlar sevgili hocam... UMUT 2. golü attığında mesela ne düşündün hocam. Yani Sinan Gümüş kazanıldı mı şimdi? Futbol, Amerika’yı yeniden keşfetmek gibi bir şey değil. İlk yarıda Yasin, Podolski, Sinan Gümüş, Selçuk vasatın üzerine çıkamazken nasıl bir strateji geliştirmeyi düşündün? İNANILMAZ HAMLE SIRADAN bir oyun anlayışında akılda kalan tek şey ilk yarı biterken, Fernando Muslera’nın Mehmet Batdal’ın pozisyonunu zekasıyka kurtarması değil miydi hocam? Bu arada unutmayayım Hamza Hamzaoğlu’nun Sinan Gümüş’le Umut Bulut’u değiştirmesi inanılmaz hamleydi! NE yalan söyleyeyim hani çorap lastiğinin bacakta iz bıraktığı yeri kaşıyınca verdiği zevki dün gece oynanan futbol vermedi. Sıradan bir futbol akşamında Podolski’nin attığı gol yüzlerde sadece tebessüm oluşturdu... Golde Podolski’nin eli mi, yoksa ‘Tanrı’nın’ eli mi vardı bilmem. Maradona aklıma geldi birden... Hocam rapora gerek yok! HOCAM rapora falan gerek yok, her şey ortada. Sen güçlüsün bunu da atlatırsın diye tüm derdi sana kitlemelerine asla izin verme... Hocam göz göre göre seni seni yemeye çalışanlar kabak gibi ortadaykan sadece kazanmaya odaklan.. Bu galibiyet için değil hocam şu hep zihninde kalsın: “Hiç bir şeyden asla vazgeçme. Vazgeçenler sadece kaybedenlerdir.” A. Lincoln. (Vatan)
5
