Cadde ‘Başarı için doğru hastayı seçmek önemli’

‘Başarı için doğru hastayı seçmek önemli’

13.05.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Hayalini kurdukları klinikte birlikte çalışan  Op. Dr. Mirza Fırat ve eşi Uzman Dr. Nidal Baraş, “Müdahale öncesinde kişiyi iyi değerlendirmek lazım. Başarı için doğru hastayı seçmek önemli. Bazıları görüntüsü değişince, mutlu olacağını zannediyor” dedi.

‘Başarı için doğru hastayı seçmek önemli’

Sağlık turizminde son yıllarda başarıyı yakalayan Türkiye, estetik konusunda da adından söz ettiriyor. Avrupa’nın yanı sıra, Endonezya, Kolombiya, Avustralya ve Hindistan’dan ülkemize hastalar geliyor. Türk doktorları, özellikle ‘Ortadoğu burnu’ konusunda uzmanlaştı. Ermenistan, Gürcistan, Kuzey Irak, İsrail, Lübnan ve Suriye’yi içine alan bölgenin insanlarını etkileyen bu etnik yapı, burnun kemerli, eğri ve ucu düşük olarak tanımlanmasına deniyor.

Haberin Devamı

Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Mirza Fırat ve eşi Uzman Dr. Nidal Baraş, hem bu konuya değindi hem de son estetik trendleri ve girişimsel yöntemleri anlattı.

- Uzmanlık tezinizi 2014’te botoks üzerine yapmışsınız. O yıllardan bu zamana hangi gelişmeler yaşandı?

Mirza Fırat: Botoks, sadece plastik cerrahide değil, birçok farklı branşta kullanılıyor. Her geçen gün bir tedaviye katkısı oluyor. Biz, kendi alanımızda özellikle kırışıklık tedavisinde tercih ediyoruz. Yüzde ortaya çıkan kaz ayakları, alın, mimik ve iki kaş arasındaki çizgileri engelliyor. Düzenli uygulamayla, yıllar geçtikçe kalıcı çizgileri geciktiriyor.

- Genelde belli bir yaşa geldikten sonra estetiğe ihtiyaç duyulduğu söyleniyor ama doktorlar tam tersini belirtiyor. Sizin yorumunuz nedir?

Haberin Devamı

Nidal Baraş: İnsanlar, ‘Yaşın kaç ki botoks yaptırıyorsun?’ diyor. Buna koruyucu botoks diyoruz. Kırışıklık oluşmadan önce, daha düşük dozlarda, daha küçük enjeksiyonlarla göz çevresi ve alına yapılan botoksun kırışmayı 5-10 sene ileriye attığını söyleyebiliriz. Botoks yüksek dozda yapılmadığı için mimikler de kaybolmuyor. Uzaktan bakan bir kişinin anlaması mümkün değil. Yaş ilerledikçe, botoksun dozu artıyor ve bu da yapay bir yüz yaratıyor. 60 yaşındaki bir kadınla, 28 yaşındaki bir kadının ihtiyaç duyduğu botoks miktarı aynı olmuyor. Zaten 60 yaşındaki birine botoks yetmez ve fayda etmez.

- İnsanlar, ameliyatlar yerine girişimsel işlemleri daha çok tercih ediyor. Bunun avantajları neler?

M.F: Kişiler, işlem yaptırmak istiyor ama bunun fark edilmemesini tercih ediyor. Hedefleri, hem doğal görünmek hem de bunu saklamak. Burun ameliyatı, liposuction ve meme operasyonu gibi büyük değişimleri saklamayamıyorlar. Ama büyük fark oluşturan küçük dokunuşların saklı kalmasını istiyorlar. Dolgu, botoks, somon DNA ve mezoterapiye talep, ameliyatlardan daha fazla.

N. B.: Zaman kavramı da önemli. Bu teknikleri, kısa sürede yaptırabiliyorlar. Bir de artık daha genç yaşta başvuruyorlar çünkü bu uygulamaların yaşlanmayı önleyici yönlerini de biliyorlar. Yüzü tamamen kırıştıktan ya da sarktıktan sonra büyük ameliyatlar yaptırmak istemeyen bilinçli hastalar, 25-30’lu yaşlarda botoks, kök hücre tedavileri ve dolgularla bunu geciktiriyor.

Haberin Devamı

- Estetik yaşı düştü, 18 yaşındakiler bile yaptırıyor. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz?

M. F.: 17-19 yaş arasında estetik ameliyatı olanların büyük kısmı burunlarından şikayetçi... Ergenlik sonrasında burnu kemerli, düşük ya da eğik olanlar, bunalıma girebiliyor. Burada kemik gelişimi önemli. Kızlarda 16, erkeklerdeyse 17 yaşında kemik gelişimi tamamlanıyor ve yüz oturuyor. 18 yaş altında ebeveyn onayı gerekiyor. Burun operasyonlarının yüzde 60’lık bölümü 18-24 yaş grubuna yapılıyor. Etnik olarak ‘Ortadoğu burnu’ dediğimiz bir yapımız var. Türkiye, Ermenistan, Gürcistan, Kuzey Irak, İsrail, Lübnan ve Suriye’yi içine alan bölgenin insanlarını etkileyen bir durum bu. Kemerli, eğri, ucu düşük ve nefes alma sorunlarının yaşandığı bir burun yapısı bu. Mesela Uzakdoğu’da burundan nefes alma problemleri ve kemer yoktur çünkü burunlar basıktır.

Haberin Devamı

‘Başarı için doğru hastayı seçmek önemli’

- Bunalım konusuna dönersek, bu uygulamalar kişinin ruhsal durumunu nasıl etkiliyor?

N. B.: Aslında estetik müdahale isteyen kişiyi psikolojik olarak da değerlendirmek lazım, hem ameliyat öncesi hem de sonrasında. Acaba psikolojik durumu buna uygun mu? Bu, doğru bir karar mı? Beklentisi ne? Mutlu olacak, doğru hastayı seçmek önemli. Herkesi ameliyat etmemek lazım. Çok isteyen ama opere etmediğimiz hastalar var çünkü bunlar bir şekilde ruhsal sorunlarını dış görüntüsüne bağlıyor. Görüntüyü değiştirince, mutlu olacağını zannediyor. Doğru kişiyi seçerseniz, ameliyat başarılı, kişi de mutlu oluyor.

- Sektörün en büyük sorunlarından biri, kişinin istediği değişimle, doktorun ortaya koyduğu şeyin birbirinden uzak olması. Bu nasıl önlenebilir?

M. F.: Ameliyat öncesindeki görüşmelerde, hastanın aklını biraz okuyabilmek lazım. Gerçek dışı vaatlerde bulunmamak gerekiyor. Ellerinde fotoğraflarla gelip, ‘Bunun aynısından istiyorum’ diyen de var, gerçekçi davranan da... Victoria’s Secret mankeninin karesini gösterip, ‘Bu vücudu istiyorum’ denebiliyor. Bunun olmayacağını anlatıyoruz. Bazısı dinliyor bazısı da ikna olmuyor.

Haberin Devamı

Nefertiti estetiği ön planda

N. B.: Şu sıralar badem göz estetiği revaçta. Hem kaş kaldırılıyor hem de gözün dış açısı biraz daha yukarıya taşınıyor. Kedi gözü dediğimiz şey bu... Gözler aşağıya doğru baktığında, kişiye üzgün ve enerjisiz bir ifade veriyor. Eskiden kaş kaldırma 50 yaşından itibaren yapılırdı ama artık 20’lilerde bile uygulanıyor. Hem ülkemizde hem de dünyada trend bir uygulama.

Yanaktan yağ aldırma var... Ağız içinde 1 cm.’lik kesiyle, yanaktaki yağ yastıkçığı alınıyor. Ağız kenarıyla çene kaslarının arasındaki yağlı bölge alınıyor. Makyajda kontur denen şeyi kalıcı olarak yapıyoruz. Badem göz ve yanaktan yağ aldırmayı yaptırmayan Hollywood yıldızı yok gibi! Bu ikisini tamamlayan çene işlemleri de var. Çene dolgusu veya protezleriyle çene belirginleştiriliyor. Böylece Angelina Jolie ve Kim Kardashian görüntüsü elde ediliyor. Bizim coğrafyada buna genel olarak Nefertiti estetiği deniyor.

M. F.: Nefertiti boyun germe olarak da geçiyor ama tam bir boyun germe işlemi değil. Çeneyi belirginleştirmek, varsa gıdıyı almak amaçlanıyor. Bazı hastaların çene altı bölgesi yağlı oluyor ve çene konturunu gizliyor.

- Yaz kapıda ve kadınlar plajlara hazır olmak için harekete geçti. Bu aylarda neler yaptırıyorlar?

N. B.: Mevsimsel olarak ameliyat çeşidi farklılık gösteriyor. Yaz başında liposuction çok talep görüyor, özellikle de nisan-mayıs aylarında. Karın germe ise ikinci sırada. Burun estetiği için genelde sonbahar tercih ediliyor. Erkekler de en az kadınlar kadar bakımlı. Bu aralar liposuction’a ilgileri var. Burun estetiği ve jinekomasti de rağbet gösterdikleri uygulamalar arasında.

Bu yöntemle vücuda ince ayar veriliyor

- Hi-Def Liposuction nedir?

M.F.: HD, kelime anlamı olarak yüksek çözünürlü demek. Klasik yöntemde, yağı çekmek için bir sıvı veriyoruz vücuda. Bu kanama ve ağrıyı kesiyor. Daha sonra aspiratörle yağlar alınıyor. Ancak kontür verme ve daha yüksek miktarda yağ çekmeyi sağlamıyor bu teknik. Şimdiyse, vazer liposuction
kullanıyoruz. Ultrasonik ses dalgalarıyla yağlar yumuşatılıp, eritiliyor ve
ince kanüllerle çekiliyor. Bu yumuşama, vücuda ince ayar vermeye yardımcı oluyor. Bazı bölgelerden daha az veya fazla yağ çekerek, kas gölgeleri ve bel oyuntusu oluşturuyoruz, kıvrımları güzelleştirebiliyoruz.

Bu operasyonla, bölgedeki yağların yüzde 60-70’i alınıyor hepsi değil. Kişi, 15-20 kilo alırsa, mevcut yağlar büyüyor ve baklava görüntüsü abartılı hale geliyor. İç yağlanma nedeniyle şekil bozuluyor.

Bitmeyen bir tartışma

- Estetik burun ameliyatlarını KBB uzmanları mı yoksa estetik doktorları mı yapmalı tartışması var. Sizce hangisi yapmalı?

M. F.: Her iki hekim grubu da başarılı şekilde gerçekleştirebilir. Kim bu işi daha iyi yapıyor, ona yönelmek lazım. Kabaca işlem aynı, her iki doktor da nefes almayı düzenleme ve şekilsel işleri ön planda tutuyor.

- İkisinin birden aynı ameliyata girmesi daha sağlıklı değil mi?

Hayır değil, çünkü burun ameliyatı bir bütün. Burnun içini açtığınızda, konkalar ve septumları görüyorsunuz. Estetik sadece dışarıdan yapılmadığı gibi, nefes alma da sadece içeriden yapılan bir işlem değil. Nefes alma sorunu olan bir insanın aslında en büyük problemlerinden biri, kıkırdak şeklinin bozuk olmasıdır. Estetik dokunuş, nefes alma sorununu da çözüyor. Tecrübesi olan her hekim, bunu layıkıyla yapabilir.

- Estetikte doğru bilinen yanlışlar neler?

N. B.: İnsanlar botokstan korkuyor. Aslında estetik işlemler arasındaki en masumu… Etkisi tamamen ortadan kalkan bir yöntem. Kişiler, ‘Beni erken yaşlandıracak, mimiklerimi yok edecek ya da yüzüm sarkacak’ diye korkuyor. Burun estetiğiyle ilgili kamuoyunda çok fazla bilgi kirliliği var. Tekniği bizden çok konuşan hastalar bulunuyor ve bu bilgilerin çoğu yanlış oluyor.

- Her ikiniz de doktorsunuz, bu durum hayatınızı nasıl etkiliyor?

N. B.: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezunuz. Benim ihtisasım iç hastalıkları üzerine ama geleceğe dair planlarımız arasında estetik bulunuyordu. İhtisasımı bitirdikten sonra medikal estetiğe yöneldim. Bazı eğitim ve kurslarla, eşimin de desteğiyle ilerledim. Hayalimiz, birlikte bir estetik kliniği açmaktı ve bunu gerçekleştirdik.

‘Başarı için doğru hastayı seçmek önemli’

40 ülkeden hasta geliyor

- Sağlık turizmi konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Türkiye burun estetiğinin merkezi... Yurt dışında böyle bir algı var. Yabancılar, ‘Daha önce Türkiye’de işlem yaptırmıştım. Çok memnun kaldım, herkes ilgi gösterdi’ diyor. Türk hekimleri ‘Ortadoğu burnu’ konusunda çok deneyimli hale geldi. Kuzey Avrupa’daki bir doktorun bu alanda bu kadar tecrübesinin olması mümkün değil. Tecrübe fazla olunca, teknik gelişiyor. Dünyanın 40 farklı ülkesinden insan geliyor Türkiye’ye, bu konuda kendini ispatladı ve ekonomiye de büyük katkılar sağlıyor.

Cildi korumak için

-Yaşlara göre cildimizde hangi değişimler yaşanıyor?

Yaşlanmak, hücre yenilenmesinin yavaşlamasıdır ki, bu durum ciltte çizgiler, mimik kırışıklıkları, torbalanma veya sarkmalar şeklinde kendini gösterir. 30’lu yaşlarla başlayan bu süreç, kolajen üretiminin azalmasıyla 40’lı yıllarda iyice hızlanır. Kolajen ve hyaluronik asit bakımından zayıf cildimizde, yukarıda saydığımız belirtiler belirgin hale gelir. 50-60’lı yaşlarda yenilenme kabiliyetini kaybetmiş bir cilt dokusu bizi bekler. Yaşlanmayı engellemek elbette ki mümkün değil, ancak süreci yavaşlatmak ve her yaşın kendi doğasına yakışır güzelliğini sürdürmek mümkün. Cildiniz için bunları yapabilirsiniz:

- Sağlıklı beslenin

- Bol su tüketin

- Cildi temizleyin, makyajdan arındırın

- Cildi nemlendirin

- Güneş ışınlarından koruyun

- Sigara tüketmeyin.

Yazarlar