Gündem Bayram gününde ölü bir şehir

Bayram gününde ölü bir şehir

02.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

1 Mayıs’tı dün... İşçinin emekçinin bayramı. Sabah saatlerinde işe gelmek için Kurtuluş’ta evden çıktım. Kapıdan çıktığım an gaz gözlerimi yaşartmadı ama kokusunu gayet net biçimde aldım. Üzerimde bir helikopter sürekli yuvarlak çizerek uçuyordu. Kurtuluş Caddesi’nden Pangaltı’na, daha doğrusu Çağlayan’a doğru yürümeye başladım. Basın kartımı çabucak ulaşabileceğim bir cebime koydum. Fotoğraf makinem da yanımdaydı.

Bayram gününde ölü bir şehir


Kurtuluş Caddesi’ndeki çoğu esnaf dükkânını açmamış, açanlar ise tedirgin ifadelerle kapılarda duruyordu. Yürüdükçe bir bayram günü ölü bir şehir görmenin hüznünü yaşadım. Neredeyse bütün ara sokakların ana caddeye bağlandığı noktalar, hemen hemen Çağlayan’a kadar polis barikatıyla kesilmişti. Vatandaşlar bu barikatların arkasından polise dertlerini anlatmaya çalışıyor, sokak hapsinden kurtulmaya çabalıyordu. Polis noktalarından basın kartımı kullanarak geçebiliyordum.
Abide-i Hürriyet Caddesi’nin Bomonti ve Şişli’yi bağlayan noktasına geldiğimde gözümde bir an Vahşi Batı’daki bir Amerikan kasabası canlandı. Bomboş bir cadde, hafif bir rüzgâr, yerden toz kalkmıyor ya da kuru çalılar uçuşmuyor ancak hayal gücünüz siz isterseniz bunları da görüntüye ekliyor. Hatta caddenin her iki yanında bekleyen ve caddeden geçenlere bakan, bellerinde silahları olan kovboyları da görebiliyorsunuz. Bu arada rüzgârın getirdiği gaz kokusu bir anda “Burası İstanbul ve günlerden 1 Mayıs” dedirtiveriyor gecikmeden.
Gazeteye doğru yoluma devam ediyorum. Benim geçtiğim saatlerde yürüdüğüm güzergâhta herhangi bir çatışmayla karşılaşmıyorum. Ancak, 200 metrede bir barikat ve sayısız polis. Kimi resmi üniformalı, kimi sivil ve çantalı. O kadar çok polis var ki, cadde üzerinde bekleyenlerin dışında kafeler, börekçiler hatta küçücük yeşil alanlar bile polis dolu.