Wild Beasts - 'Present Tense'

Britanya’nın önemli gruplarından Wild Beasts, uzun olarak nitelenebilecek bir ara dönemi sonlandırdı ve ‘Present Tense’ adlı yeni bir LP ile geri döndü.

Onların şarkılarındaki yön farkını, henüz 2004 yılında kendi çabalarıyla duyurusunu yaptıkları self-titled EP’lerinden az çok biliyoruz. Sonrasında gelen her yeni projeyle de bu durumu güçlendirdiler, tutumlarını daha da netleştirdiler.

Indie hatlarının civarında dolaşan bir topluluğun ne yapması gerektiğinden ziyade ne yapmaması gerektiği bellidir. Lady Gaga’dan Remix işine girmek bunlardan birisi midir, belki; ama genel resim orada duruyor. Sınırın Wild Beasts tarafında tam 12 yıldır çalışmalar sürüyor ve o şarkıların neredeyse tamamı bulundukları yerin birer asli üyesi olduklarının farkındalar.

Wild Beasts, mesaisi başlar başlamaz kendini gecenin adamı koltuğunda bulan gruplardan olmadı. Kendilerinin de ilk dönem röportajlarında belirttikleri üzere biraz zaman işi buradaki anlatılar. İlk stüdyo albümleri için kuruluşlarının üzerinden 6 yıl geçmesini bekleyecektik örneğin. O giriş sürecinde tam 3 EP duyurulacaktı, işin ısınma turları ve temeli sabitleme kısmıydı bu. Ardından, Malmö’de kaydedilen debut stüdyo albüm “Limbo, Panto” çıkageldi. Art Rock cemiyetine sıkıştırılamayacak kadar temiz, Dream-Pop’a bırakılamayacak kadar konsept bir albümdü “Limbo,Panto” ve bu durumun baş sorumlularından biri de prodüktör koltuğunda adı geçen Tore Johansson’dı.

Debut albümlerin önemi büyüktür, bağlı oldukları topluluk adına yol göstericiliğe soyunurlar çoğu zaman. İşte “Limbo,Panto” da Wild Beasts için böyle bir anlamın çevirisini üstleniyordu.

Domino Records’tan hayat bulan ilk uzunçaların sonrasında, grup daha emin olarak ilerleyişini sürdürdü. Bu kez mesafeyi mümkün olduğunca kısa tuttular ve ikinci albümlerini “Two Dancers” adıyla hemen ertesi yıl duyurdular. İki no’lu albümlerin üzerindeki o “kendini tekrar kanıtla” baskısı en alt seviyedeydi ve vokal Hayden Tharpe, Ben Little’ın gitarı ile tuşlular tarafından daha cepheden destekleniyordu. Deneysel Rock eksenine yerleşen ‘All The Kings Men’den, Power Pop uzantılı ‘Two Dancers I-II’ye değin duyduğumuz şarkıların birbirleriyle iletişimleri kusursuzdu. Birleşik Krallık müzik listelerinde o yılın en iyi 50 çalışması arasında yer aldı “Two Dancers” ve Wild Beasts’in yavaş ama emin adımlarla tırmanışını sürdüğünün yeni bir kanıtı oldu.

“Bize kattıklarından çok memnunuz. Aslında biz Britanya Adası’na özgü sessiz bir albüm yaptık, bu kadar çok kişiye ulaşması biraz şaşırtıcı oldu.” diyor grubun bass gitaristi Tom Fleming bir röportajında. 2011 senesinde piyasaya sürülen üçüncü albüm “Smother” üzerine konuşuyor Fleming ve LP’nin kendilerine açtığı yeni yoldan bahsediyor. Gerçekten de büyük bir etki bırakmıştı buradaki şarkılar. ‘Lion’s Share’, Loop the Loop’, ‘Invisible’ ve kapanıştaki ‘Endd Come Too Soon’… 2010 yılındaki One Love sahnelerinden sonra ikinci kez memlekete uğradıklarında da merkezde bu albüm vardı ve Babylon’da sold-out bir gecede karşılamıştık onları.

Okyanusun öte yakası da nihayet mesajı almıştı. “Smother” ile Wild Beasts’in İngiltere dışına sızdığını söylemek zor değil. Daha fazla kişiye çalmaya başlamalarının, daha sık konser daveti almalarının ve Indie içerikli müzik listelerinde ilk 10’da yer bulmalarının kaynağı 2011 merkezli bu şarkılardı.

Şimdi ise 3 yıl önceki olumlu kırılma daha da detaya inecekmiş gibi duruyor. Çünkü yeni LP “Present Tense”te de Wild Beasts, tıpkı ikinci ve üçüncü uzunçalarında yapmayı başardığı gibi yine bıraktığı yerden devam ediyor.

“Wanderlust” açılımını yeni bir kapı olarak belirtiyorlar yakın tarihli bir röportajlarında. Salt albümü açmıyor burası, aynı zamanda ilk single görevini üstlenerek 3 yılın boşluğunun hangi kodlarla sona erdiğini fısıldıyor. Wild Beasts, synthesizer kullanımıyla daha fazla elektronik aksana yöneleceğini “Smother” ile açıklamıştı. O açıklama metni “Present Tense” ile hayata geçmiş. Yalnızca “Wanderlust” seviyesinden söylemiyorum bunu; hemen arkasındaki “Nature Boy”un da içinden geçerek albümün B yüzüne kadar ulaşan bir elektronik tavır mevcut ve bu tavrın en az ana akımı elinde tutan Dream Pop kadar belirgin olduğunu söylemek zor değil.

Esasen tek tarzın gölgesinden gitmiyor ve belki de ilk defa bu kadar muhtelif kanalları kullanıyor Wild Beasts. Grup haricinde iki farklı prodüktör Lexx ve Leo Abrahams’ı görüyoruz burada. Şarkılar sadece basit alt bağlantılar sunmuyor, iki ara yüzün birbirine geçmesiyle de meselenin üzerini kapatmıyor İngiliz topluluk. İnişler ve çıkışların bile bütünlükte durmayı başarabilmesinden söz ediyoruz. 8 numaradaki ‘A Dog’s Life’ sözünü ettiğim bu denge durumunun en açık örneklerinden biridir. 'Daughters'ın ise albümün kartviziti olduğunu belirtelim.

Aralık ayının ilk haftasında, bu yeni albümleri vesilesiyle yine bir İstanbul akşamında izleme şansını bulmuştum Wild Beasts’i. Orada, tek dinlemeyle yeni şarkıların üzerinde dolaşmak kolay olmamıştı, ama şu an “Present Tense”in, grup adına “Smother”dan bile daha ötede konumlandığını söyleyebilirim.

Kimi gruplar adımlarını yavaş ve temkinli atıp pek aceleci davranmazlar. En büyük avantajları da budur. Wild Beasts de o gruplardan biri.

"Smother"ın ardından yeni bir döneme geçmeyi başarmışlardı. Şimdi de "Present Tense" ile o yeni döneme devam ediyorlar.

Haberin Devamı

Albümde Yer Alan Şarkılar

Haberin Devamı
  1. Wanderlust
  2. Nature Boy
  3. Mecca
  4. Sweet Spot
  5. Daughters
  6. Pregnant Pause
  7. A Simple Beautiful Truth
  8. A Dog's Life
  9. Past Perfect
  10. New Life
  11. Palace


Twitter / @BekirzgrAybar
bekirozguraybar@gmail.com

Haberin Devamı