Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Efendim, Süper Lig’in tepesi şimdilik Beşiktaş’ın, ligin bitimine kaç hafta kaldı, on iki... Yani, torbada 36 puan var, hangi takımlar bundan nemalanır, şimdilik soru işareti...

Nereye varmak istiyoruz, bu oyunda hiç bir ‘farkın’ garantisi yoktur. 1994-95 sezonunu anımsıyorum. Beşiktaş’ı Daum, Trabzonspor’u Şenol Güneş, Galatasaray’ı ise Saftig yönetiyordu. O sezon şampiyonluk ipini de Kartal göğüsledi.

O sezonun şampiyonluk hikayesi çok ilginç skorlara sahne oldu... Galatasaray, sahasında Samsun (0-1), Gaziantepspor (1-2) ve Antalyaspor’a (0-3) yenildi. Haa arada şampiyonluk ipini göğüsleyen Beşiktaş’ı da İnönü Stadı’nda 3-2 yendiğini de hatırlatmak da yarar var. Benzetme yerindeyse, Beşiktaş, üç hafta içinde gece uyudu, sabah kalktı, uyandı üç hafta içinde lider oldu, ipi göğüsledi.

Haberin Devamı

Dememiz o ki, on iki hafta kala hem Fenerbahçe, hem de Galatasaray’ın hâlâ zirveyi yakalama şansı var, onlar için her şey bitmiş değil... Üç puanlı sistemde on puanlık farkın çok önemi yoktur, bunu söylemeye çalışıyoruz.

Haa Beşiktaş, iki güçlü rakibi karşısında müthiş avantaj elde etmiştir. Bunu sezon sonuna kadar koruyabilir mi, koruyamaz mı, mesele budur.

Bir de Başakşehir var. Onu göz ardı etmek, yanılgıların en büyüğüdür. Kolay kolay yarışı bırakmaz, kaldı ki iyi de futbol oynuyorlar. Bu tabloda kalkıp, Beşiktaş’ı şampiyon ilan etmek, ne kadar doğrudur?

Tamam, ülkemizin en iyi futbolunu Kartal oynuyor, buna gıkımız çıkmaz. Bulunduğu konumu fazlasıyla hak ediyor. Ancaak sürprizler oyunu olan futbolda ayağınızı yere sağlam basmaz, rehavete kapılırsanız, vay halinize, tepetaklak gidersiniz alimallah!

Yabancı hayranlığı

Ahhh benim güzel ülkem, ahh... Futbolumuzun kapılarını şu yabancılara açmaları yok mu, olmayan saçlarım ayağa kalkıyor! Davul - zurnayla karşılıyoruz, baştacı yapıyoruz, arkasına teneke bağlayıp, gönderiyoruz. Gönderirken de cebini doldurmayı ihmal etmiyoruz. Biri geliyor, biri gidiyor, milyonlarca dolarımız kuş misali uçup gidiyor!

Dirk Advocaat’ı didikleyecek halimiz yok, deneyimli bir fotoğraftır... Ne var ki, Fenerbahçe’ye verdiği de ortadadır! Benim penceremden iyi bir teknik adam, elindeki malzemeye verimlilik kazandırandır, bunu bilir, bunu söyleriz. Söyleyin Allah aşkına Fenerbahçe’nin kadrosu kötü mü? Aslaa! Neredeyse yıldızlar topluluğu, hangisini transfer etmezsiniz?

Haberin Devamı

Öyle zirve yarışında geriye kaldığınız anda yan yollara sapmayacaksınız, basın toplantısında size yöneltilen kaliteli sorulara sinirlenmeyeceksiniz, ‘hodri meydan’ falan demeyeceksiniz! Advoocat’ın getirdiği, ancak oynatmadığı (!)

Karavaev’in açıklamaları, yabana atılır cinsten değil, irdelenmesi gereken bir konudur. “Advoocat, hiç taktik çalıştırmıyor” diyor Karavaev! Doğru mu, değil mi, bilemeyiz? Ama ateş olmayan yerden de duman çıkmaz. İyi bir teknik adamın, geriye düştüğü anlarda A ya da B planı yoksa, ki Fenerbahçe’de yok neyi tartışacağız?

Görüyoruz ki Galatasaray’ın da farkı yok. Al birini vur ötekine! Igor Tudor, geldi gelmesine de Aslan’da değişen bir şey var mı? Muslera ve Sneijder oynayacak, Aslan ayağa kalkacak? Güldürmeyin Allah aşkına!

Haberin Devamı

Eee günü ya da sezonu kurtarmak adına ‘yabancılara’ kucak açar, onlara sığınırsanız olacağı da budur arkadaş! Sanırsınız ki, yerli hocaların suyu çıkmış! Alın size Şenol Güneş, alın size Abdullah Avcı, Rıza Çalımbay, Aykut Kocaman, Sergen Yalçın, hangisini saysak? Bi de onların kapılarını tıklatsanız, ne dersiniz beyler! Aykut Kocaman’lı Fenerbahçe’yi futbolsever olarak mumla arıyoruz, ya siz?

Takım oyunu

TRTSPOR’daki “Spor Bahane”, adlı program tüm hızıyla sürüyor. 26 Ekim 2016’da start aldık, 20. bölümümüzü geride bıraktık. Farklı formatla ekranlara bir renk kattığımızı düşünüyoruz.

Beğeni de var, eleştiri de... Eleştirilerden de dersler çıkarmaya çalışıyoruz, alıyoruz da. Daha iyisini yapma adına müthiş bir efor harcadığımızı da söylemek isterim. Böylesi kaliteli yapıtı ekranlara getirmek, başarmak, elbette bir ekip işidir, takım oyunudur. Sevgili yönetmenimiz Mustafa Davutoğlu, Spor Bahane’nin asıl teknik direktörüdür. İşini laf olsun diye değil, severek, yaşayarak yapıyor. Kılı-kırk yarıyor, sıfır hata olması için müthiş bir efor ortaya koyuyor. Partnerim İlknur Özzengin’i anlatmaya gerek yok, dersini müthiş çalışıyor, tarzıyla, kurduğu cümlelerle, akıcı konuşmasıyla Spor Bahane’ye güç katıyor.

Perde arkasında kimler yok ki? Değerli meslektaşım İbrahim Kırkayak, Ankara’da olsa da, müthiş bir lojistik destek veriyor, yine Ankara’dan Osman Köse kardeşimizin de emeğini göz ardı edemeyiz. Serkan Yaman, pozitif enerjisiyle hep yanımızda... Spor Bahane’ye kadın eli de değmezse olmaz, Tuğba Karahasanoğlu, Tuğba Özgökçe ve Yağmur Akalp, kameraman arkadaşlarımız, ve reji odasındaki dostlarımızın katkılarını unutamayız. Bizleri ve de konukları yayına hazırlayan sihirli elleriyle güzelleştiren Makyöz Zehra Has, kardeşimize de teşekkür borçluyuz, iyi ki varsınız.

1994-95 aklıma geldi de