Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Oldum olası protokollere pek ısınamadım. Takım elbise giyeceksiniz, kravat takacaksınız, süslü kelimeler kullanacaksınız!

Süslü kelimelere gelince... Herkes beni bilir, dilimin freni yoktur. İçimdeki neyse, aynen dilime yansıtırım, yani pat diye söylerim.

Son patronum rahmetli Erdoğan Demirören’le tanışıklığım 1980’li yıllara dayanıyor. Başarılı bir işadamı olduğu gibi, iyi de bir futbol ve Beşiktaş sevdalısıydı. Yönetimlerde hiç yer almamasına karşın, Beşiktaş ile sıcak ilişkilerini vefat edinceye kadar sürdürdü.

Haberin Devamı

Süleyman Seba ve arkadaşları 1981 kongresine hazırlandığı yıllar... Rahmetli hocamız Prof.Dr.Rüknettin Tözüm ağabeyimiz, Seba ve Metin Keçeli’yi yanına alarak, Erdoğan Demirören’le tanıştırdı, ondan destek istedi. O toplantıda geçen konuşmaları daha sonra Metin Keçeli’den öğrendim.

Seba ile Keçeli, “Kulübün 80 milyon lira borcu var, biz de seçime girmek istiyoruz” diyerek bu konuda destek istedi. Demirören’in toplantıda, “Yarısını silin, bana yazın. Sizler de kulübü yönetin” dedi. Ne var ki, sonraki gelişmeler nedeniyle Seba ve ekibi seçime girmedi, rahmetli Mehmet Üstünkaya başkan seçildi, üç sene kulübü yönetti.

Bunu niye anlattım, ben de çiçeği burnunda bir muhabir olarak, Sıraselviler’deki kulübün önünde zorunlu park ediyordum. Haber kovalamak adına, günümün yarısı orada geçiyordu. Bu süreçte Erdoğan Demirören, kulübü ziyaret ettiği sıralarda bize de selam vermeden içeri girmezdi.

Dedim ya, protokolü sevmem, süslü kelimeler kullanamam. Ne zaman Erdoğan Demirören ile karşılaşsam, “Merhaba Erdoğan amca”, diye hitap ediyordum. Çünkü tarzım buydu. “Bey” kelimesi tuhaf geliyordu, “amca” sıcaklıktı, samiyetti.

Patronum olmadığı dönemlerde, Beşiktaş’ın her kongresinde yanıma gelir, tatlı-sert fırçasını da atmaktan geri kalmazdı Erdoğan amca...

O benim, patronumdu ama her şeyden önce Erdoğan amcamdı... Güle, güle Erdoğan Amca, ışıklar içinde uyu...

Bir Beşiktaş sevdalısını daha uğurlayacağız, hepimizin başı sağ olsun.