Gündem Bilgisayarda oynanan savaşlar oyun değildir

Bilgisayarda oynanan savaşlar oyun değildir

02.11.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Çocukların hikâyeleriyle büyüdüğü, Milliyet Miço’nun yaratıcısı Yalvaç Ural, 1953’ten beri biriktirdiği teneke oyuncaklarını Rahmi Koç Müzesi’ndeki Fenerbahçe Vapuru’nda sergiliyor

Bilgisayarda oynanan savaşlar oyun değildir

Şekli ve zamanı ne olursa olsun her çocuğun en yakın arkadaşlarıdır oyuncakları. Kimisi için bez bir bebektir bu, kimisi için kırık tekerlikli bir araba... Pek çok çocuğun hikâyeleriyle büyüdüğü Yalvaç Ural da geçen yıllara rağmen bu arkadaşlar ile bağları koparamayanlardan. Türkiye’nin en uzun soluklu çocuk dergilerinden Milliyet Miço’nun yaratıcısı Ural, 1953 yılından bu yana bitpazarından, eskicilerden, antikacılardan, dostlarından toplayarak biriktirdiği teneke oyuncaklar koleksiyonuyla izleyiciyi çocukluğuna geri döndürüyor. Rahmi Koç Müzesi bünyesinde bir gemi müze olan Fenerbahçe Vapuru’nda kalıcı olarak sergilenen koleksiyon yaklaşık dört neslin çocukluğundan izler taşıyor. Yalvaç Ural’la bir dönemin unutulmazı teneke oyuncakları ve günümüz çocuklarını konuştuk.

Haberin Devamı

Bu teneke oyuncakların nasıl bir önemi var hayatımızda?

Bu teneke oyuncaklar her şeyden önce çocukların otomat sisteminin nasıl çalıştığını keşfetmesini sağladı. Çocuk bu sistem içinde bir devinimin nasıl yapıldığını öğrendi. Böylece mekanik sistemi keşfetti. Kendi oyuncaklarını kendileri tamir eden çocuklar yetişti teneke oyuncaklar sayesinde. Bu çocuklar büyüdü ve tamir işini ustalıkla yapmaya devam etti. Evdeki radyoyu, ütüyü tamir etti. Mühendis kafalı bir nesil yetişti yani. Akılcı, dünya üzerine düşünen, gerçeğe dönük şeyler üreten çocuklar...

Peki ya günümüz oyuncakları?

Bilgisayarda oynanan savaşlar oyun değildir. Daha bugün bir gazetede Konya’da bir çocuğun oyun oynarken hırsından onu bunu kırdığını ve sonunda öldüğünü okudum. İçindeki hiperaktiviteye yenik düşme, kendini kaybetme... Bunlar çok tehlikeli şeyler. Strateji adı altında ne kadar adam öldürürsen o kadar güçlendiğin oyunlar bunlar. Savaş oyunu bir strateji oyunu olamaz. Bir öngörü sahibi olamıyorsun bir kere. Satranç öyle mi? Bir hareket yaparken ardından gelecek altı hareketi ve bu hareketlere verilecek cevapları düşünmek zorundasın.

Haberin Devamı

Yetişmekte olan nesil üzerinde nasıl bir etkisi olacak bu oyunların?

Herbert Marcuse’un “Tek Boyutlu İnsan” diye bir kitabı var... Bu çocuklar da tek boyutlu işte. Oynadıkları oyunlar üç boyutlu ama kendileri tek boyutlu olmaya yönlendiriliyor. Dünya olarak zor günlerden geçiyoruz. Bu süreçte de çocukları hiç düşünmüyoruz. Kız çocuklarımızı giyinip süslenmeye, erkek çocuklarımız da güçlü olmaya yönlendiriliyor. Bu güç de kaba güç... Adam öldürmeye, kavga etmeye dayalı bir güç.

Oyuncaklarla hep ilgili miydiniz; koleksiyon nasıl gelişti?

Babam bana üç tane oyuncak almıştı. 5, 6 ve 7 yaşlarındaydım. Zamanla onların yanlarına arkadaşlarını aldım. Ben de oyuncaklarımı söküp tamir eden, tahtalardan kamyonlar yapan bir çocuktum. 29 yaşında çocuk edebiyatı alanında yazmaya karar verdiğimde oyuncaklar yeniden ilgimi çekmeye başladı. İşin içine girdikçe oyuncağın kitaptan önce geldiğini kabul etmeye başladım bir yazar olarak. Oyuncaklar, yaşamla çocuğun ilintili olduğunun en büyük göstergesi.

Haberin Devamı

Sergi de bu bağlantının bir göstergesi mi peki?

Biz bu sergiyle diyoruz ki yetişkinlere: Bakın, siz bunlarla büyüdünüz. Size bunları aldılar; siz ne aldınız? Tablette bir oyunu yüz kere oynamak, dolap beygiri gibi aynı dairenin etrafında dönüp hiçbir şey düşünmeden yaşamak bir çocuğun gelişimine değil ancak gelişimsizliğine katkısı olur. O yüzden bu sergi önce anne babayı kendine getirmek için var. İkinci olarak da bu buradaki oyuncaklar Türkiye’deki çocukluğun tarihini yansıtıyor bir nevi.