Bir Huzur Düşmanı: TAKINTI

Daha geçen hafta görüşürüz demiştik, neden aramadı? Akşam yemekte her şey çok güzeldi, neden hala mesaj atmadı? Neden ayrılmak istedi? Ben nerede hata yaptım?

İşler umduğunuz gibi gitmediğinde suçu hep kendinizde aramayın. Belki de eksik değil fazla yapıyorsun. Aşk iki kişiliktir, tüm duyguları onun yerine de düşünerek sen yaşatamazsın, yürümez, olmaz. Senin üzerine düşen denemek, eğer bir fırsat varsa değerlendirmek. Ama bu bir sınav değil ki en çok çalışan kazanacak, en çok süslenen başarılı olacak. Öncelikle bunun farkına varmak lazım. İstediğin gibi bir ilişkin yoksa başarısız hissetmek neden? Matematik problemi değil ki bu! Deneyeceksin, yanılacaksın, tekrar deneyeceksin, aradığını bulacaksın, belki sonra kaybedeceksin ama yılmayacaksın. Hepimiz daimi bir değişim içerisindeyiz, ölümden başka bir garanti yok. Hayatı doğal akışında yaşamak zor gelmemeli, aksine heyecan duymalıyız. Her gün halimizden memnunsak kıymetini bildiğimiz, değilsek daha iyisi için umutla dolduğumuz bir başlangıç olmalı.

Haberin Devamı

Sen yönünü belli ettiğinden eminsen artık neden ve nasıllarla kendini yiyip bitirme. Ne yaparsan yap her şeyi kontrol edemezsin, karşı tarafın da niyeti olmalı ki o iş olsun. Niyet buradaki en önemli faktör. Misal, sen o gün biraz huysuzsundur; isteyen kişi der ki beni görünce heyecanlandı çünkü o da beni beğeniyor… başka şeye canı sıkılmıştır ama kabak benim başıma patladı… huysuz ama en azından yapmacık değil, benim yanımda doğal… der de der. Göz gönlün görmek istediğini görür. Gönlü yoksa da ne kadar uğraşsan ne desen olmaz.

Kime aşık olacağımızı seçemiyoruz belki ama aşık olmak da gayet tabi bir seçimdir. Mutlu olmayı seçmek gibi. Kimse durduk yere aşık olmaz. Önce aşkın eksiliğini hisseder, sonra gönül kapılarını açar, devamında etrafındakileri o göz ile değerlendirmeye başlar. Kişi o olgunluğa erişmemişse; aşkın, sevginin, gerçek bir ilişkinin eksikliğini hissetmiyorsa sen ne yapsan nafile. İstediğin kadar uğraş, hissiyatın karşı tarafa geçmez.

Peki ne yapmak lazım? Olan biteni kişisel algılamayın, o da böylesi bir dönemden geçiyor diyebilin. Kendinizi düşünün, modunuz yerindeyken vasat bir komedi filmi sizi güldürebiliyor, canınız sıkkınken en komik durum bile tepenizi attırabiliyor değil mi? Sağlam hisler öyle eften püften konulardan eriyip tükenmez. O gün orada öyle olmasaydı bugün burada başka birşey olurdu. İstediği olmayınca takıntı haline getiren, ağlayıp sızlanıp ortalığa saçılan çocukları düşünün. O çocuklardan olmayın. Bitirmeyi bilmek lazım ki yenisi başlayabilsin.

Haberin Devamı

Kafanızın rahat olduğu, huzurlu bir hafta olsun,

Sibel ŞENGÜL