Gündem Bir yüzü geçmiş bir yüzü gelecek

Bir yüzü geçmiş bir yüzü gelecek

14.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Fotoğraf sanatçısı Kamil Fırat, Mimar Sinan’ın Selimiye Camii başta olmak üzere miras bıraktığı mimari yapıların kubbelerini fotoğrafladı ve bunları bir sergide izleyiciyle buluşturdu

Bir yüzü geçmiş  bir yüzü gelecek

Tophane-i Amire’de önceki akşam fotoğraf sanatçısı Kamil Fırat’ın eserlerinden oluşan ‘Gök, Kubbe / Boşluk’ adlı bir sergi açıldı. Sergide Mimar Sinan’ın çıraklık eseri Şehzadebaşı Camii, kalfalık eseri Süleymaniye Camii ve ustalık eseri Selimiye Camii başta olmak üzere miras bıraktığı mimari yapılarının fotoğrafları bulunuyor. Yaklaşık 70 eserden oluşan sergi, bu mimari yapıları kubbeler üzerinden inceleyerek farklı bir bakış açısı sunuyor. 30 Temmuz’a dek görülebilecek sergi vesilesiyle Kamil Fırat’la konuştuk.

Haberin Devamı

- Mimar Sinan’ın çıraklık, kalfalık ve ustalık eserlerinin sizin için önemi nedir?

İlk olarak Mimar Sinan’ın özyaşam öyküsünün anlatıldığı ‘Tezkiretü’l- Bünyan’ adlı el yazması eserde mimarın toplam altı eserinden söz ediliyor. Bu eserlerden üçü ise bu sergideki eserler. Ancak benim bu yapıları seçmemin nedeni Mimar Sinan’ın bu üç yapıda daha önce yaptıklarından farklı bir şey yaptığını düşünmemdi. Onun bir boşluk inşa ettiğini düşünüyorum. Tam bir boşluğun oluştuğu yapının Selimiye Camii olduğunu düşünüyorum.

- Bu yapıların kubbeleri sizin için nasıl bir önem taşıyor?

Burada gördüğümüz aslında saf bir kubbe değil, beni daha çok bu kubbenin içindeki boşluk ilgilendiriyor. Daha önce ben kubbe çalışması yapmıştım, sadece kubbeleri fotoğraflamıştım. Burada ise kubbenin ötesine geçen bir aura inşa ettiğini düşünüyorum. Dolayısıyla bu üç yapı bunun temsili olarak ortaya çıkıyor. Kubbe bir yapı ögesi.

Haberin Devamı

Hem geçmişe hem geleceğe

- Mimar Sinan’ın dünyası hakkında bu üç kilit eser bize neler söylüyor?

Bir yüzü geçmiş  bir yüzü gelecek

Eserlerde tabii ki de Mimar Sinan’ın iç dünyasına ait çok ipucu var, dolayısıyla bunu açıklamak pek kolay değil. Ancak onun bir deha olduğunu düşündürüyor. Deha dünyada çok az bulunan bir şey tabii ki de insanlık tarihinde çokça beğenilen insanlar var ama deha bambaşka bir şey.

- İçinde bulunduğu dönemin Mimar Sinan üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?

Onun yüzü hem geçmişe hem geleceğe hem Doğu’ya hem de Batı’ya dönük. Kendisi de bunu söylüyor zaten; “Birçok Acem ve Arap illerini dolaştım oradaki bütün yapılara baktım” diyor. Ona baktığımızda Anadolu’nun binlerce yıllık tarihini görüyoruz.

- Mimar Sinan kubbelerinde ‘boşluk’ duygusunu mu temel almıştır?

Benim inancım o yönde. Yoksa bu konuyla ilgili herhangi bir not ya da herhangi bir kavramsal tarafını yazdığı bir şeyler yok, ancak bana hissettirdikleri böyle.