Gündem Borç gündüz ezilme geceleri de derttir

Borç gündüz ezilme geceleri de derttir

11.07.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Yardımlaşma çerçevesinde ödünç alıp verme meşrudur, hatta borç vermenin sevabı da vardır. Ancak dini kurallar dışında borçlanma ahlakı çökertebilir ve kul hakkı nedeniyle kişiyi âhiret azabına götürebilir

Borç gündüz ezilme geceleri de derttir

İslâmî ölçülere göre insanın çevresine yük olmaksızın, şahsının ve bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin ihtiyaçlarım temin etmesi ana görevidir. Ancak zaman zaman çevre ile yardımlaşma zarureti duyulabilir.
Bunun içindir ki İslâm dini yardımlaşmayı emretmiştir. Yardımlaşmanın önemli bir şekli olan ödünç alıp - vermeyi de meşrulaştırmıştır.
Borç vermek sevaplıdır
Dinimiz “Bir parayı-malı ödünç vermek sadaka olarak vermekten hayırlıdır; sevaplıdır” ölçüsünü koyarak ödünç vermeyi teşvik etmiştir. Ödünç almayı ise ancak hayatî zaruretler karşısında onaylamıştır.
Nafaka temini için iş kurma, konut edinme ve tedavi gibi sebepler dışında borçlanma İslâm’ın öğretileri ile bağdaşmaz. Çünkü bırakınız faizlisini, faizsiz gereksiz borçlanma çevreye lüzumsuz yük olmanın ötesinde ferdin dünya ve âhiret hayatını olumsuz yönde etkileyicidir.
Bu sebeple Peygamberimiz her bir mümini muhatap tutan şu emri vermişlerdir:
“Güven içinde yaşarken borçlanarak nefislerinizi tedirgin etmeyiniz.”
Borçlanma, gerçekten hayatı etkileyicidir, özellikle devrimizde borçlanma pek çok sakıncayı ihtiva etmektedir.
Borçlanma ahlâkı çökertebilir
Borç, kafayı meşgul, kalbi tedirgin eder. Sürekli borçlanmalar ise kişiyi yalan söylemeye, sözünden dönmeye zorlar. Yalan ve vadinden dönme ise İslâmî şahsiyeti çiğnetir. Âhiret hayatına zarar verir. Bunun içindir ki Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“Gereksiz olarak borca girip satın almayın... Borçlanma dindarlıktan ve şahsiyetten götürür.”
“... (Çünkü) borçlanan konuşur fakat yalan söyleyebilir. Söz verir ama cayabilir.”
“(Bunun için) borçtan sakının. Çünkü borç gündüz ezilme, gece de derttir.”
Günümüzde ev ve giyim eşyası gibi malları borçlanarak taksitle alma ise, israfa ve lükse düşürmenin yanı sıra kişiyi faiz sisteminin de destekçisi kılmaktadır. Taksitçiliğin faiz sistemini beslediği açık bir gerçektir. Dolaylı bir şekilde de olsa haram olan bir uygulamaya yardımcı olmak ise haramdır.
Ekonomisi faize dayalı toplumlarda enflasyon kaçınılmaz olduğundan para olarak alınan borç, tam olarak ödense de, değer kaybıyla ödendiği için alacaklının hakkı gereğince ödenmemiş olur. Bu ise Allah için borç vererek iyilik yapanı zarara uğratmaktır.
Âhiret mutluluğuna engel
Borçlanmanın bir diğer önemli sonucu da ödeyememe durumudur. Zira işsizlik, hastalık ve iflas gibi sebepler borçların ödenmesini engelleyeceği gibi ansızın gelen ölümde borçları ortada bırakabilir. Bu durum ise ahiret felâketine sürükleyicidir. Çünkü Peygamberimizin açıklamalarına göre şehitlik üzere ölüm bile kul hakkı olan borcun sorumluluğunu düşürmez. Kişi cennetliklerden olsa bile borcu varisler tarafından ödeninceye kadar ruhu kabirde hapsedilir.
Bunun içindir ki Peygamberimiz duâlarında borçtan ve borçlanmaya mecbur bırakacak durumlara düşmekten daima Allah’a sığınmıştır.
Ayrıca halı, avize, koltuk takımı ve televizyon gibi ev eşyası ve özel otomobil gibi araçların borçlanarak alınması da İslâm’ın sunduğu ölçülerle bağdaştırılamaz. Çünkü bunlar hayati bir ihtiyaç değildir.
Mevcut işimizi büyütmek için şirketleşmek gerekirken faizli kredi alarak borçlanmak ise katiyetle haramdır. Haramları işlemek ise cehennem azabına götürür.
Müslüman, açıkladığımız zaruri sebepler dışında borçlanmamalıdır. Ödememe niyetiyle borçlanan, borcunu ödemeyen veya zamanında teşekkür ve duâ ederek güzelce ödemeyen kişi günahkârdır. Müminler arası nda yardımlaşma duygularının zayıflamasına sebep olan bu gibi kişiler hayrı engelleme günahını da işlemiş olmaktadırlar.

Haberin Devamı

Kuran’dan mesajlar

“Eğer borçlu olan kişi maddî sıkıntı içindeyse, borcunu kolayca ödeyebileceği bir zamana kadar beklemek ve ona vade tanımak gerekir. Fakat eğer bilirseniz, alacağınızı tümüyle ona bağışlayıp sadaka olarak vermeniz, sizin için daha iyidir. Ey insanlar! Kendinizi öyle bir güne hazırlayın ki, o gün hepiniz Allah’ın huzuruna çıkarılacaksınız. Sonra herkese hak ettiği tastamam ödenecek ve hiç kimseye haksızlık edilmeyecektir.”(Bakara 2/280-281)

Peygamberin dilinden

Bir defasında: “Allahım! Kâfirlikten ve borçtan sana sığınırım” şeklinde duâ edince bu duâyı işiten bir sahâbî: “Kâfirliği borca eşit mi kılıyorsunuz Ya Resûlellah!” diyerek sormuştur. Peygamberimiz de: “Evet eşit kılıyorum” buyurarak hayatî bir zaruret olmadıkça borçlanılmaması lüzumunu duyurmuşlardır.
Dînî ölçülerden anlaşılacağı üzere nafaka, mesken ve tedavi gibi hayatî zaruretler dışında borçlanma meşru değildir. Dinî ölçülerimize göre borçlanmanın meşru olmadığı durumlarda gereksiz yük olarak müslümanlardan borç istemek de, meşru değildir. Çünkü Peygamberimiz “İnsanlara yük olmayınız...” buyurmuşlardır.
Borçlandığı zaman ise mutlaka ödeme niyetiyle borçlanmalı, borcunu zamanında ve güzel bir şekilde ödemelidir. Peygamberimiz bu mevzuda şöyle buyurmuşlardır:
“Borçlusuna ödememek niye tiyle borçlanan kişi hırsızdır.”
“Ödemek gü cü olanın borcunu bekletmesi zulümdür.”
“... Sizin en hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyeninizdir.”

Haberin Devamı

SORU CEVAP

Cenaze namazında ‘borç’ sıkıntısı

Peygamberimiz borçluların cenaze namazını kıldırmaz mıydı?
Allah’ın Resûlü Peygamberimiz (sa.) borçlunun cenaze namazını kıldırmazdı.
Hz. Cabir (R.) anlatıyor:
“Bizlerden biri öldü. Onu yıkadık, kefenledik ve kokuladık. Sonra da onu Allah’ın Resûlü’ne getirerek, “Bunun cenaze namazını kılar mısınız?” ricasında bulunduk.
Allah şanını artırsın Peygamberimiz namaz kıldırmak üzere bir kaç adım attı. Fakat sonra da durup bize sordu:
- Borcu var mı?
- İki altın borcu var.
Bu durumu öğrenen Allah’ın Resûlü cenaze namazını kıldırmadı. “Mümin kardeşinizin namazını kılınız,” demekle yetindi. Cenaze ortada dururken Ebu Katade isimli arkadaşımız iki altın borcu üzerine aldı. Allah’ın Resûlü’ne geldik. Ebu Katade söz aldı:
- İki altın borcu üstlendim Ya Resûlellah!
- Borcu üzerine aldın mı? Merhum borç yükümlülüğünden kurtuldu mu?
- Evet.
Bu cevapları alan Allah’ın Resûlü cenaze namazını kıldırdı.”
Bu hadîs de bize gereksiz olarak borçlanmadan mutlaka ve mutlaka sakınmamız gerektiğini öğretmektedir.

Bir aylığına ödünç verdiğimiz paramızı, istememize rağmen 4 yıldır geri alamıyoruz. Ne önerirsiniz.?
Bismillah... Mailinizi özetledim. Peygamberimiz (sav) “Kişinin ödeyebilir olduğu borcunu ertelemesi zulümdür” buyuruyor. Sizler ödeme tarihine kadar bir birim sevap aldığınız alacağınızdan ötürü 4 yıldır kat kat fazlasıyla sevap alıyorsunuz. Verdiğiniz borcu istemenizde bir günah yoktur. Mecbur kalırsanız yargı yoluna da başvurabilirsiniz. Bu da hakkınızdır. Ancak bağışlama yoluna da gidebilirsiniz.
Burada borcunu ödemeyenlere de bir sözümüz var: Sizler borcunuzu ödememekle yalnızca zulmetmiyor, yardımlaşma duygularını da çökertiyorsunuz ki bu daha büyük bir haramdır.

Haberin Devamı

BİR HADİS

Haberin Devamı

“Ancak toplum malına hıyanetten, kibirden korunan ve bir de borçsuz olarak ölen kişi (azab görmeksizin) cennete girer.”

Not: Pek çok konuyu okuyarak veya dinleyerek öğrenmek isteyen okuyucularımıza web sitemizi ( www.ardev.org - Araştırma Dayanışma ve Eğitim Vakfı) ziyaret etmelerini tavsiye ederiz. Sorularınızı gazetemiz (ramazan@milliyet.com.tr) aracılığı ile de sorabilirsiniz.

Birlikten dirliğe iftarı

"Kuran-ın Boyası Ehli Beyt'in Mayası Birlikten Dirliğe" temalı iftar programı, Polat Renaissance Hotel'de düzenlendi. Kuran-ı Kerim okunan ve lokma duası yapılan iftarda, Balkanlar başta olmak üzere yurt dışından da çok sayıda Bektaşi dedesinin yanı sıra akademisyenler, iş adamları ve sanatçılar yer aldı. İftara, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Kütahya Bağımsız Milletvekili İdris Bal, MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Cem Vakfı Onursal Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan da katıldı.