Bursaspor-F.Bahçe maçının ardından spor yazarlarının görüşleri
.
1
Hadi canım sizde - Ediz Sırapınar (Milliyet)
“Körün istediği bir göz Allah verdi iki göz” misali bir ortam vardı dün Bursa’da Fenerbahçe için... Son dört lig maçında sıfır çeken ev sahibi yeni hocası Mutlu Topçu ile gözüne kestirmişti Kayseri deplasmanından dört golle uğurlanan sarı-lacivertli ekibi... Seyirci de farklı değildi... Tribünler stat açıldığından beri ilk defa fullemişti!.. Daha hakem düdük çalmadan sahaya yağan yabancı maddeler geçtiğimiz hafta Vodafone Arena gibi bir cehennemden çıkmayı başarabilen Fenerbahçe adına aslında devede kulaktı... Nitekim Bursa’daki gerilimi, gereksiz öfkeyi, sertliği pek de aldırış etmeden oyuna başladı konuk ekip... Van Persie’nin yokluğunda ilk 11’de oynaması beklenen Fernandao, belli ki Kayseri’de oyun planına uymadığından Advocaat’ın gazabına uğramıştı... Hollandalı’nın uyarılarına bu kez dikkat eden Fenerbahçe 11’i ileride baskı yapmadan, oyunun boyunu uzatmadan savunmada kalarak karşıladı rakibini... Plan klasikti... Orta alanda kapılan toplar Lens ve Aatıf ile hızlı hücumlara dönüştürülecekti... Nitekim bu ataklardan birinde 20. dakikada Lens’in ceza alanına kestiği top Sivok’un koluna çarpınca hakem Halil Umut Meler penaltı noktasını göstermekte tereddüt etmedi... Moussa Sow’un golüyle öne geçen Fenerbahçe oyunun tamamen kontrolünü ele geçirdi... Üstüne atılmak için elinden geleni yapan Jovic’in devre biterken gördüğü kırmızı kart geldi... Bu da galibiyetin aslında sigortası gibiydi... Doğal olarak ikinci yarıda herkes Fenerbahçe’nin farkı açmasını, rahat bir skorla evine dönmesini bekliyordu... Ama her maç altını çizerek söylediğimiz kalitesizlik, Advocaat’ın sahada hayalet gibi dolaşan Aatıf’a gösterdiği tölerans, oyuncuların nasıl olsa kazandık rehaveti sarı-lacivertli ekibe pahalıya patladı... Gardı bir türlü düşmeyen ev sahibi Halil Umut Meler’in son dakikalarda çok tartışılacak penaltı kararı ile bir puanı kurtardı... Dün gece konuşulacak iki adam vardı... Biri kusursuz bir oyun oynayan Alper Potuk’tu... Sahada her şeyi yaptı... Adam kovaladı, top çaldı, pozisyon hazırladı. Bir dakika durmadı... İnanın emeklerine yazık oldu... Ve ikincisi hakem Halil Umut Meler... İkili mücadelelerin çoğunu süzemeyen, kartlarını nabza göre gösteren, futbolu bilmeyen Meler mi Türk hakemliğinin geleceği olacak... Hadi canım sizde... Beşiktaş’ın bir gün önce Karabük’te kaybetmesinden sonra yeniden şampiyonluk hayalleri kurma fırsatı önüne gelen Fenerbahçe dün Bursa’da fişi resmen çekti... Biraz kendi kafasızlığından, biraz hocanın tek bir planla başarı kovalamaya çalışmasından, biraz da hakem hatalarından...
2
Advocaat'ın eseri - Tayfun Bayındır (Milliyet)
Hedefi şampiyonluk olan bir takımın kadrosu ne kadar dar olsa da, ne kadar kötü transfer yapmış olsa da, hakemler tarafından sıklıkla engelleniyor olsa da mutlaka ama mutlaka bir B hatta C planı olmalıdır... Fenerbahçe’nin Advocaat tarafından üretilen ve yarım yamalak uyguladığı rakibin oynamasına izin vermeyle ilintili planı dışında bir planı yok. Böyle olunca 47 dakika bir kişi eksik oynayan rakibinize karşı bir şeyler yapamazsınız. Rakibiniz bir kişi eksikken de onların gelmesini beklemek, ayrıca kenardan hücumu zenginleştirecek herhangi bir hamle görmemek Fenerbahçe’nin oyun planlaması anlamında ne kadar aciz olduğunun en net görüntüsüdür... Dün bunu Bursa karşısında Fenerbahçeliler yaşayarak, izleyiciler de seyrederek gayet net gördüler. Fenerbahçe, koskoca 90 dakikada bir tek Alper ile pozisyon buldu. Maçın son anında Sow’un yakaladığını da pozisyon dersek iki olur. Onun dışında yok... Yani işin gerçeği şu, penaltı olmasa sarı-lacivertli ekibin gol atması neredeyse mümkün değil. Haftalardır aslında bu böyle. Fenerbahçe, 11’e 10 oynamayı beceremiyor. Kenarda Advocaat ise onca tecrübesine karşın oyunu okumada ve özellikle oyuncu değiştirmelerinde yetersiz kalıyor. Çok net bir biçimde maçın berabere bitmesinin sorumlusu Dick Advocaat’tır. Daha ilk yarıda Aatıf ‘Benim bu kadroda yerim yok’ mesajını verdi. Advocaat bu mesajı alana kadar Fenerbahçe, gol pozisyonu bulabilme becerisini kaybetti. Sonra sahanın en iyisi, Fenerbahçe’yi ileriye taşıyan tek oyuncu Alper’i kenara alıp en olmayacak oyuncuyu yerine soktu. Ozan girer girmez, duran top pozisyonu verdi Bursaspor’a. Sonucunda da o komik penaltı geldi. Aslında Advocaat bunu alışkanlık haline getirdi. Hatırlayın, Beşiktaş ile oynanan kupa maçında da iyi Alper’i kenara almış, maç eksiği olan Ozan’ı oyuna sokmuş, eksik Beşiktaş o andan itibaren atak üstüne atak geliştirmiş, iki de pozisyon üretmişti... Elinizde böyle yaşanmış tecrübe varken, aynı hatayı neden tekrarlar bu seviyedeki hoca anlamak mümkün değil. Bütün bunlar Advocaat’ın tecrübesine hiç ama hiç yakışmadı. Gelelim Umut Meler’e... ‘Nihayet, iyi bir hakem yönetimi ile karşılaştık’ diye yazmayı planladığım sırada Fenerbahçe aleyhine çaldığı penaltıyla bir çuval inciri berbat etti. Bursa’ya verdiği penaltı ne kadar doğruysa, Kjaer’in vücuduna yapışık eline çarpan top için çaldığı penaltı o kadar yanlıştı. Yazık etti güzelim yönetimine.
3
Tek pozisyon! - Güntekin Onay (Vatan)
BURSA, abartılı bir sertlikle başladı maça. Bu anlayış ilk 20 dakikada 3 sarı kart getirdi ev sahibi ekibe. İlk 45 dakikada sahada futbol yoktu. Bir mücadele oyunu izledik. Öyle ki 2 takımın da Sow’un penaltı vuruşu dışında 3 direğin arasına isabet eden şutu yoktu. Pozisyonsuz maçta bol itiş kakış vardı. Bursaspor ilk yarıda 13 kez faul yaptı ve bir anlamda bu sert oyunun bedelini de 10 kişi kalarak ödedi. F.BAHÇE geçtiğimiz maçlardan farklı olarak Lens’i ağırlıklı olarak sol kanatta oynattı. Aatif ilginçtir merkezde kaldı ve Sow ağırlıklı olarak sağda görev yaptı. Bu 3’lü sürekli olarak alan değiştirerek Bursa savunmasının dengesini bozmaya çalıştı. F.BAHÇE, 2. yarıda 10 kişi oynayan rakibi karşısında doğal olarak topa daha fazla sahip olan taraftı. Burada önemli olan ikinci golü bulup Bursa’nın gardını tamamen düşürmekti. ALPER’İN kişisel gayretiyle bu şansı yakalayan sarı-lacivertliler, 56’da fişi çekme şansını kullanamadı. Alper, F.Bahçe takımının dün akşam en çok göze batan oyuncusu oldu. Çok topla buluştu ve çalıştı. Alper dışında en etkili isim olarak gözüken Lens, Bursa savunmasını zorlamakla birlikte çok top kaybı yaptı ve genel anlamda kendi çizgisinin altındaydı. Bursa ise maç tek farkla devam ettiği sürece puan için şansı olduğunun bilinciyle hareket etti. Kendi yarı sahasında bekleyip kontrataklar ile veya duran toplarla beraberlik aradı. 11’E 10 DA ÜRETEMEDİ F.BAHÇE’NİN kredisi yok. O yüzden iyi futboldan öte bir galibiyet serisine ihtiyacı var. Bu kabul edilebilir bir durum ancak Advocaat, 10 kişi oynayan bir rakip karşısında 2. devre bazı hamlelerle daha ofansif bir kurguya dönebilirdi. İkinci golü bulacak arayışlar olmayınca da son bölümde tedirginlik yaşadı ve kalesinde golü gördü. 10 kişilik takıma karşı geçen hafta korner atmadan maçı bitiren F.Bahçe dün de 10 kişilik rakibe karşı 1-0 önde oynamasına rağmen sadece tek pozisyon üretti. Akan oyunda pozisyon üretememe sorunu çok belirgin. Rakibin, devrenin tamamını 1 kişi eksik oynaması göz ardı edilecek bir durum değil. sarı-lacivertli ekibin çoktan maçı koparması gerekiyordu.
4
Rakibi maça ortak etmek! - Mehmet Ayan (Vatan)
MUTLU Topçu, maçtan önce topa sahip olan bir takım oluşturmak istediğini söylemişti. Bu, kağıt üzerinde F.Bahçe’nin arayıp bulamadığı rakip profili. 4-2-4’e yakın bir 4-2-3-1 ile sahaya çıkan Bursa, bırakın topa sahip olmayı, atak girişiminde bulunmakta bile zorlandı. Çünkü gerim-gerim gerilmişlerdi. Sanki Beşiktaş maçını hiçbiri izlememiş; F.Bahçe deneyiminin bu gerginlik iklimini sonuca dönüştürecek bir birikim olduğunu öngörememişlerdi. Olan biten, atmosferik ortam F.Bahçe lehine sürgit devam etti. Penaltıyla da taçlandı. PENALTI pozisyonunda da görüldüğü üzere F.Bahçe eğer Lensli bir plana sahip olamıyor ya da onu işletemiyorsa sonuca gidemiyor. 11’e 10’da da tablo aynı! Koca 45 dakika 1 kişi üstünlüğünü de hayata geçiremiyorsan, senin bir futbol oyunundan söz edilmez. Yaptığın sadece oynatmamak. Kaldı ki derbide de, Başakşehir maçında da mevzun hep ‘oynatmayarak kazanmaktı.’ Bu bir yere kadar anlaşılabilir. Ancak, lider puan kaybetmiş ve zirveye en az 2 puan yaklaşma şansın varken, üzerindeki forma da sarı-lacivertse olmaz; olmamalı; olamaz. ZORLA ‘GEL’ DEDİLER 10 kişilik Bursa müthiş oynamadı. Ama sen zorla gel dedin; zorla 88’e kadar oyunda tuttun rakibi. Ligin aldığı puan/kadro kalitesi bağlamındaki en ‘iyi’ takımlarından birini zorla içeride tuttun. Hakem bir penaltı verdi; 2 puanı bıraktın. HALİL hoca maçı iyi yönetemedi. Disiplin kararlarında ve 2 penaltıda hatalıydı. Penaltılar çok tartışmalı. Sahada Jovic dışında en az 2 adam daha atılabilir. Tek şansı maçın berabere bitmesi. İki taraf da ‘mız-mız’ edemez. F.Bahçe’nin zaten artık ne mız-mız etmeye ne bağırmaya mecali olur. Şampiyonluk artık matematik defterinde kalacak rakamlardan oluşan koca bir hayâl!
5
Kara kol! - Mustafa Anıklı (Milliyet)
Fenerbahçe, Bursa'dan elini kolunu sallaya sallaya çıkmak istiyordu. Çünkü Beşiktaş'ın kaybettiği Kardemir Karabük maçıyla kolu kanadı kırılmış, kupa maçının ardından arayı açmak bir yana, Başakşehir, Galatasaray ve Fenerbahçe ile kol kola gezmeyi tercih etmişti! Böyle avantajlı bir durum sonrasında galibiyet için kolları sıvayan Fenerbahçe, henüz 22. dakikada Sivok'un uzattığı koluyla penaltıyı buldu. Kaleci Harun uzandı, kolu kısa kaldı. Lens elini kolunu sallaya sallaya sahada dolaşırken, hızlı hücumlarda ise kol verme görevi Alper Potuk'a aitti. Sol kolda İsmail Köybaşı bir ileri, bir geri derken, Hasan Ali'nin yokluğunu hiç mi hiç hissettirmedi. Keşif kolu olarak sürekli Bursaspor kale çizgisine yakındı. Tıpkı sol açık gibi... Bursaspor'da ise bir inançsızlık hakimdi. Maça başlarken bile, puan almayı düşünemeyecek kadar ürkek, tedirgin; teknik direktör Mutlu Topçu, bas bas "Atılacağım" diye bağıran Jovic'i çıkaramayacak kadar basiretsizdi. Bu durum az daha puanı yeşil-beyazlıların kollarının arasından koparıp götürecekti. 90 dakikalık dilimde penaltı vuruşuyla birlikte sadece üç kez rakibi yoklayan Bursaspor, hakem Halil Umut Meler'i kafakola(!) almış olacak ki Kjaer'in göğsüne yasladığı kolundan dönen topla bile penaltıyı kazandı. Verdiği ilk penaltı belki tartışılır, kişiye göre yorumlanabilirdi. Ama ikincisi "tartışmasız"dı. Penaltıdan eser yoktu. Fenerbahçe'ye kara bir gece yaşatan kol, maçı karakolda bitirecekti. Neyse ki olmadı. Bursasporlu taraftar, beklemediği bir anda gelen golle bir puana ulaşırken, alkışlamaktan kolları koptu!
6
