Cadde 100 YIL SONRAKi iSTANBUL

100 YIL SONRAKi iSTANBUL

24.12.2011 - 22:00 | Son Güncellenme:

Bilim dergisi BBC Focus’a göre 100 yıl sonra, bitkiler siyah olacak.

100 YIL SONRAKi iSTANBUL

Genetiğiyle oynanmış gıdalarla açlık sona erecek. İşe gidilmeyecek; evler ofis olacak. Hidrojenle çalışan kapsüller trafiği bitirecek. Nüfus azalacak... Peki ya İstanbul? 100 yıl sonrasının İstanbul’unu sorduğumuz ünlü yazarlar, gelecekten ümitsiz

Haberin Devamı

MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ

“KÜLTÜR MERKEZi OLACAK”

* Her yerde inşaat var. Ormanlar, bitki örtüsü yok ediliyor. Eskiden Marmara Denizi’ndeki balıklar fevkaladeydi. Şimdi hem sayısı azaldı, hem de tatları kalmadı.
* İstanbul, gün geçtikçe tahammül edilemez bir şehir oluyor. Nüfusun azalması lazım. Ne kadar iş imkanı olursa o kadar insan geliyor.
* Anadolu bomboşken İstanbul’dan sanayi bölgesi olur mu? Sanayi İstanbul’dan, hatta Marmara civarından çıkarılmalı. Ankara’yı geçtikten sonra bomboş araziler görüyorsunuz. Yazık değil mi? Köydekiler boş oturuyor, iş bulamıyor. Derbeder durumdalar.
* Bana kalsa İstanbul’u küçültürüm. Nüfusu Anadolu’ya dağıtırım.
* 100 yıl sonra aç kalacağız. Her şeyi kendimiz yapabiliyoruz ama buğday, meyve ve sebze dışarıdan geliyor.
* İstanbul deprem bölgesi. Büyük kısmı yıkılacak. Sonrasında eğer akıllı adamlar çıkar da iyi bir şehir planlaması yaparsa, İstanbul kültür merkezi olabilir.

Haberin Devamı

MEHMET YAŞİN

YEMEK YERiNE HAP YUTULACAK”

* 100 sonra da Boğaz kentin en güzel noktalarından biri olacaktır. Ama parklarda bile yeşil alan kalacağını sanmıyorum. İstanbul nüfus olarak yaşanmaz hale gelecektir.
* Evler belki modernleşecek, daha dayanıklı olacak ama gökyüzüne dayanan bir İstanbul olacak. O zamanın teknolojisiyle bulutlara kadar uzanan evler hayal ediyorum.
* Trafiğin bugünkü gibi çözümsüz olmayacağını düşünüyorum. Otomobillerin bir bölümü uçacak.
* Yemeğe çok zaman ayırılmayacağı için yemekler filmlerde de gördüğümüz gibi küçük porsiyonlar ve haplar halinde olacak. “Hadi oturalım da 1-2 kadeh rakı içelim” diyen insanların yaşadığı bir İstanbul olmayacak.
* Boğaz’da balık olmayacak. Belki iklim değişikliğinden dolayı Güney’in sıcak sularındaki balıklar buraya gelecek. İstanbul’un lüferi, istavriti, uskumrusu zaten yavaş yavaş yok oluyor. 100 yıl sonra ortadan tamamen kalkacak.

Prof. Dr. SEMAVİ EYİCE

“KARAKTERi KAYBOLACAK”

* Günümüzde İstanbul’un tarihi dokusu gözümüzün önünde eriyip gidiyor. Açıkçası ben İstanbul’un geleceğinden ümitsizim. İstanbul’un tarihi ve karakteri yok ediliyor. Yüksek binalardan rant elde ediliyor diye herkes bunlara göz yumuyor.
* 100 değil, 50 yıl sonra İstanbul diye bir şehir kalmayacak. İstanbul’un karakterini oluşturan küçük meydancıklar... Oralarda küçük bir cami, çeşme, çeşmenin yanında bir kahvehane, orayı gölgeleyen
1-2 ağaç... Bunların hiçbiri yok. Koca koca çınar ağaçlarını kestik. Muhafaza edilseydi kıyamet mi kopardı?

Haberin Devamı

ÇETİN ALTAN

“TÜRKÇE BiTECEK”

* 100 sene evvelki İstanbul’un büyükleri, şimdi Eyüp Mezarlığı’nda yatıyor. O mezar taşlarını okuyabiliyor muyuz? Bugünkü Türkçe 400 kelimeyle konuşuluyor. Parlamento 500, gazeteler 800 kelime kullanıyor. Halbuki Shakespeare 40 bin, Victor Hugo 29 bin kelimeyle yazardı. 100 sene sonra Türkçe diye bir şey kalmayacak.
* İstanbul’da deprem olacak, bunu herkes biliyor. Benim torunlarım da dahil, bir kuşak ziyan olacak.

ARET VARTANYAN

DÖRT BiR YANDA GÖKDELEN FIŞKIRACAK

Kanlıca’nın orta yerine uzanıp, Hisar’a doğru gözlerimin kaybolacağı bir manzara öyle ya da böyle olacak. Olgun, güçlü kadın biraz daha yaşlanmış. Hâlâ inatla, ona ne kadar hoyrat davransalar da üzerinde yaşayanları kucaklıyor. Yüzyılların izlerini örtmek için yapılan makyaj pek yakışmamış. Kanallar, köprüler, dört yandan fışkıran gökdelenler... Boğaz’ı geçen hızlı trenler, martıların simide ulaşma umudunu tüketen teknolojik deniz araçları... Birkaç katlı yollarda şoförsüz otomobiller... ‘Beşinci Element’ filmindeki şehirlere dönmüş olsa bile İstanbul, yine ona bakmasını bilen gözlere göz kırpacak. Ezan ve çan seslerinin birlikteliğinde, çok kültürlülüğünde, havanın tüm ağırlığına karşın bir yerlerden sızan yosun kokusunda, tüm modernliğine karşın ruhunda salaşlığını koruyan meyhanelerinde ve daha yüzlerce, binlerce ruhuna sinmiş detayda... İstanbul kesinlikle dünyanın öne çıkan birkaç kentinden biri olarak yaşamına devam edecek. Sınırların ötesine taşan, sayısız uygarlığa ev sahipliği yapan İstanbul, insanlığın yeniçağdaki evrimine açılan kapılardan biri olacak. Bu da kaçınılmaz olarak insanı, teknolojiyi, geçmişi ve geleceği, dünyanın değişen rengini İstanbul’un sokaklarına taşıyacak. Önemli olan şu anda İstanbul’u paylaşan bizlerden o tabloya neler kalacağı...