Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

2014’te erkekler en az 281 kadını öldürdü, 109 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti, 104 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulundu, 560 kadını yaraladı.
Bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlerin ortaya koyduğu 2015 yılının ilk dört aylık tablosu, Türkiye’nin ‘kanayan yarası’na hiçbir şeyin çare olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. 2015’in ilk dört ayında, erkekler 94 kadın öldürdü, 42 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti, 102 kadına zorla seks işçiliği yaptırdı ve 100 kadını taciz etti. Erkekler ocakta 26, şubatta 21, martta 27, nisan ayında da 20 kadını öldürdü.
Nisan ayında öldürülen 20 kadının yüzde 40’ını kocaları, yüzde 20’sini sevgilileri, yüzde 15’ini eski partnerleri öldürdü.
Yedi kadını resmi nikahlı kocaları, birini dini nikahlı kocası, dördünü sevgilileri, birini eski kocası, birini eski nişanlısı, birini eski sevgilisi, ikisini tanıdıkları / arkadaşları olan erkekler, birini akrabası, birini arkadaşının damadı, birini damadı öldürdü.

Kanayan yaramız: Erkek şiddeti
Kadınların yüzde 20’si boşanmak / ayrılmak istedikleri veya evlenme / barışma tekliflerini reddettikleri için hayatlarını kaybetti. Nisan’da erkekler 11 ilde 18 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti.
Tecavüz mağdurlarının yüzde 61’i 18 yaşından küçük kız çocukları. Tecavüzlerin yüzde 16.6’sının failleri taksi, minibüs ve servis şoförleri, yüzde 16.6’sının failleri kız çocuklarının sosyal medyadan tanıştığı erkekler, yüzde 11’inin failleri kamu görevlileri.
Mayısın ikinci pazarını her yıl olduğu gibi bu yıl da Anneler Günü olarak kutluyoruz. Bizi 9 ay karnında taşıyan, doğuran ve büyüten annelerimiz için ne yapsak az…
Böylesine anlamlı bir günde Türkiye’de kadına şiddetin raporunu paylaşmama kızanlar olabilir. Hak da veriyorum bu fikirde olanlara. Peki, her sene Anneler Günü’nü aynı coşkuyla kutlayan bir ülkeye yakışıyor mu bu utanç tablosu?
Bu tablo böyle devam ederse - ki ediyor - bu pazar anneleriyle sevinçle kucaklaşan 300 civarında kadın seneye ‘Anneler Günü’nde hayatta olmayacak. Kanayan yaralarımızdan ‘erkek şiddeti’ onları aramızdan alacak.

Haberin Devamı

‘ANNELER GÜNÜ’NDE   BİR UTANÇ TABLOSU

Haberin Devamı

VENEDİK NOTLARI

Ahmet Güneştekin’in ‘Million Stone’ adını verdiği sergiyle yaptığı ikinci Venedik çıkarmasını yazmıştım hafta içinde… Şimdi sıra Venedik seyahatinin magazininde… 56’ncı Venedik Bienali nedeniyle oteller aylar öncesinden tutulduğu için, merkeze yakın konaklama yeri ayarlamak mucize… Güneştekin’in sergisi için Venedik’e gelenlerin tümü merkeze biraz uzak, ama en yeni otelde konakladı. Deniz taksiyle San Marco Meydanı’na 20 dakika mesafedeki tatil köyü havasındaki JW Marriott, yeni açıldığı için ilk müşterileriydik.
Venedik’te iki gece geçirdik. Akşam yemeklerinin ilkini Palazzo Rocca Visconti’de, ikincisini ise Hilton’un bahçesinde yedik. Ahmet Güneştekin’in 56’ncı Venedik Bienali’yle eş zamanlı ‘Milion Taşı / Million Stone’ sergisi için Türkiye’den davet edilen basın mensubu sayısı 26’ydı.
İki akşam yemeğinde de, şıklıklarıyla dikkatleri üzerine çeken isimler aynıydı.

Ekibin şıkları ve ağır topları
Güneri Cıvaoğlu, davetlere giderken giydiği renkli kıyafetlerle, Ertuğrul Özkök’e bile, “Yine hepimize fark attın” dedirtti. Gezinin en eğlenceli ismi ise Mehmet Y. Yılmaz’dı. Elif Dürüst, her zamanki gibi yine şıktı. Gazeteciler Fehmi Koru, Eyüp Can Sağlık ve yazarımız Gülay Afşar, ekibin ‘en ağır’ takılanlarıydı. Alem’in yeni yayın yönetmeni Melis Aygen’le Habertürk’ün ana haber sunucusu Balçiçek İlter, iki davette de giydikleri kıyafetlerle dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. İlk akşam Balçiçek İlter gibi kırmızıyı tercih eden Aygen, Hilton’daki davette beyazlar içinde ‘Barbie’ gibiydi.
Seyahate Vatan yazarı olarak katılan Berna Laçin, her zamanki gibi neşeliydi. Her yanına gelenin “Annem sizin hayranınız” demesi bile Laçin’in keyfini kaçırmadı. Laçin, Hilton’un bahçesindeki kokteylde ayakkabılarını eline alıp, çimlerde yalın ayak dolaştı.
Anadolu’da iz bırakan kadim medeniyetlerden sanat damıtan Ahmet Güneştekin’in Marlborough Gallery gibi dünyanın en saygın beş galerisinden birinin tam desteğini alarak yurt dışında gerçekleştirdiği ikinci sergisinin keyfini yaşadığımız seyahatin son günü İstanbul’dan gelen Zeki Alasya’nın ölüm haberi hepimizin moralini bozdu. Bu vesileyle bugün son yolculuğuna uğurlayacağımız Zeki Alasya’ya bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Haberin Devamı

‘ANNELER GÜNÜ’NDE   BİR UTANÇ TABLOSU

DÜNYANIN EN RENKLİ ADASI

Yurt dışında fırsat olursa bir daha gidip görmekten keyif alacağım yerleri sıralasam; Venedik adalarından Burano’yu, ilk 10’un içine mutlaka yazarım. İlk kez eşim ve oğlumla birlikte çıktığımız İtalya tatili sırasında gitmiştim Burano’ya…
Ortadan akan suların böldüğü sokaklar… Sokakların her iki yanında birbirinden farklı renklere boyanmış maket gibi evler… Her evin önüne park etmiş kayıklar… Kimi el işi, kimi makinede dokunmuş danteller ve turistik eşyaların satıldığı yerler, kafe- ler… Kasabayla köy arası bir yer… Öylesine dingin bir yerleşim yeri ki, sokakları ortadan bölen sular bile ayak uyduruyor buna… Renkli binaların aksi öyle bir yankı yapıyor ki Burano’nun sularında, baktıkça huzur veriyor insana…
Ahmet Güneştekin’in ‘Milion Taşı’ sergisi için Venedik’e gidince, ilk fırsatta Burano’ya kaçma fikrini açtım birlikte dolaştığımız ekibe… Çalık Holding’in Kurumsal İlişkiler Direktörü Mehmet Gel, Habertürk’ten Fehmi Koru, a haber’den Aysu Mola, Sabah’tan Olkan Özyurt’un da bulunduğu bir ekiple bindik deniz taksiye, doğru Burano’ya… Venedik’in bu renkli adasında geçirdiğimiz süre, gidiş - dönüşte harcadığımız zamandan daha azdı, ama olsun… Sokaklarında çekilen nefis fotoğraflar birçok bilgisayar kullanıcısına wallpaper olan Burano’daki bir saat, birkaç yıla bedel. Yolu İtalya’ya veya Venedik’e düşenlere şiddetle tavsiye ederim dünyanın en renkli adasını…