Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Erdinç Acar ikinci aşk gösterisi uğruna 26 bin euro’luk saati denize atmış. Bir kadın, niye kendine aşık bir erkeği, ‘Benim için başka ne yapabilirsin’ testinden geçirir?

Sahibi olduğu Bodrum’daki Mavi Otel’den Türkbükü’nün karşı tepesine lazerle “Seni seviyorum Ece Erken” yazdıran Erdinç Acar, aşık olduğu kadın, “Benim için başka ne yapabilirsin?” deyince ne yapsa beğenirsiniz?
Erdinç Acar, “Senin için kolumdaki 26 bin euroluk saati denize atarım” demiş ve ardından da saati denize fırlatmış.
Acar’ın Erken’i zevkten dört köşe eden bu sevgi gösterisinden sonra işadamının arkadaşları, “Yazıktır, günahtır” deyip denize atlamış, ama aşk gösterisine kurban giden saati bulamamış.
Anlaşılan o ki Erdinç Acar da parayla gösteriş konusunda ağabeyi Erdal Acar’ın yolunda.
Çünkü Acar ailesinde para gırla.
Eskiden Erdal Acar saçardı dolarları, şimdi sıra Erdinç Acar’da.
Para da onların, zevk de.
Vergisini verdikten sonra istedikleri gibi harcamakta özgürler.
İşin o yanında değilim.
Benim derdim başka.
“Erkeğin güzelliği parası, kadının parası güzelliği” denir ya.
Erdinç Acar’da b..k gibi para olmasaydı ve kolunda da denize atınca yürek hoplatacak türden marka bir saati bulunmasaydı, acaba Ece Erken’e olan aşkını göstermek için ne yapacaktı?
“Aşkım, senin için feda edebileceğim tek bir şey var, o da üstten kurmalı bir kol saati” deyip onu mu denize atacaktı?
Bir kadın, niye kendine aşık bir erkeği, “Benim için başka ne yapabilirsin?” testinden geçirir?
Ve böyle bir durumda hangi erkeğin aklına 52 bin liralık bir saati denize atmak gelir?
Bu nasıl bir ‘Para senin köpeğin olur’ kültürüdür?

Harun Kolçak, bu ayıpla yaşayacak
“Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar” diyor ya bir türküde.
Şov dünyasının ünlüleri yüzünden bu türkünün sözlerini şöyle değiştirmek gerekir:
“Canlı yayında doğru söyler, ifadeye çağrılınca söylediğini unutur.”
Canlı yayında Müge Dağıstanlı ile Gülşen Yüksel’in gazına gelip, “Kıbrıs savaşında 10 esir öldürdüm” diyen Atilla Olgaç, ifadeye çağrılınca ne demişti?
“Kimseyi öldürmedim, aslında yakında çekeceğim, bir filmin senaryosuydu söylediklerim.”
Dağıstanlı ile Yüksel’in konuğu olunca coşan, ifadeye çağrılınca söylediklerini yalayıp yutanlardan biri de Harun Kolçak. O canlı yayında, ne demişti Kolçak?
“Sanat dünyasında önümde kümeyle kokain çekiyorlardı. Bıçağın ucuyla alıp burunlarına götürüp, çekiyorlardı. Hepsi de çok tanınmış isimler. Özellikle bu ünlülerden bazılarını herkes çok iyi biliyor, tahmin ediyor. Ama bu kişiler nedense hiç gözaltına alınmıyorlar. Kim oldukları da gayet iyi biliniyor.
Bir gün kokain partisinde az kalsın bu tuzağa ben de düşüyordum. O gün konyak içmiştim, iyi değildim. Denemeyi düşündüm. Ama sonra korktum. Çünkü o çok ünlü kişiler ortada kümeyle duran kokainden çekince gözleri kocaman oldu. Halleri feciydi. ‘Yaşasın en büyük benim, kraliçeyim’ diye dolaşıyorlardı. Kendilerini kral ve kraliçe gibi hissetmek için kullanıyorlardı zaten.”
25 yıl önce yaşananları canlı yayında daha dün gibi en ince ayrıntısına kadar anlatan Kolçak, ifade için Narkotik Şube’ye çağrılınca artık dilini mi yuttu, yoksa bildiklerini mi unuttu bilmiyorum, polise bir isim verip işin içinden çıktı.
Kolçak’ın verdiği bir o isim de, geçen yıl ABD’de ölen müzisyen Orhan Atasoy.
Ayıptır, ayıp.
Biraz utanma duygusu olur insanda?
Kokain çekip, kendini ‘Kraliçe’ sananların ismini vermeye yüreğin yetmiyorsa, bari kendini savunma imkanı olmayan, ölmüş bir insanı diline dolama.

Türklerİn ter kokusu deodorantınız olsun!
25 Haziran’da İstanbul’da konser verdikten sonra ülkesine dönen rock grubu Alice in Chains üyelerinin internet sitesinde yazdıklarını okudunuz mu?
“Türklerin deodorant sorunu var” diye yazmış grup üyeleri.
Peki bunu nasıl anladılar?
Kaldıkları otelin asansöründeki kokudan.
“Otelde üç kez boş bir asansörle yedinci kata çıktım. Her defasında kusmak üzereydim. Benden önce asansörü kimler kullandı bilmiyorum, ama kötü kokularını bırakmışlardı” diye yazmışlar.
Hem, asansöre kendinden önce kimlerin binip, o kokuyu kimlerin bıraktığını bilmeyeceksin, hem de “Türklerin deodorant sorunu var” diyeceksin.
Alice in Chains’in hangi otelde kaldığını bilmiyorum, ama Türkleri sevmediklerinden eminim.
Grup üyelerinin, konakladığı otelde, o ülke insanlarının değil, kendileri gibi turistlerin kaldığını bile bile, “Türklerin deodorant sorunu var” demesine ne demeli?
Grup iyi koku alıyor olabilir, ama analiz kabiliyetleri sıfır!