Mardan Palace’ı Rixos mu işletecek?
Antalya’da geçirdiğim dört gün boyunca en çok duyduğum konu Mardan Palace’ın durumu oldu.
Mardan Palace malum; Azeri asıllı Rus işadamı Telman İslamov’un, Mariah Carey, Monica Bellucci, Richard Gere ve Paris Hilton gibi Hollywood starlarının katılımıyla görkemli bir açılış yaptığı 1.4 milyar dolarlık oteli...
Mardan Palace’ın en büyük özelliği yüksek kârla satış yapan bir otel olması.
Oda fiyatları 485 euro’dan başlayıp 16 bin euro’ya kadar çıkıyor.
Üstelik bu fiyatlar “tam” değil, “yarım pansiyon” için...
Mardan Palace’ın hedef kitlesi de dolar zengini Araplar, Ruslar ve tatilde geçirdikleri her gün için birkaç bin euro harcama yapabilecek turistler...
Ama bu insanlar henüz rotalarını Antalya’ya çevirmediklerinden olsa gerek Mardan Palace için yaz sezonu çok da parlak geçmedi.
Bazen 700 civarına yükselen müşteri sayısının genelde 300-350 dolayında seyretmesi, otelin içindeki mağazaları da etkiledi.
Dükkânlardan bir kısmı zarar ettiklerini söyleyip, tahliye kararı alırken, bir kısmı ise umutlarını Fettah Tamince’ye bağladı.
Bunun sebebi Rixos’un sahibi Fettah Tamince, danışmanı Menderes Türel -ki kendisi Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin eski başkanı olur - ve Telman İsmailov arasındaki görüşmeler...
Zenginlerin rahat tatil yapması için ultra lüks tesisler yapan iki işadamı arasındaki görüşmeyi, “Telman İsmailov’un, Mardan Palace’ın işletmesini, VIP turizmini çok iyi yapan Rixos’a vermesi söz konusu” diye yorumlayanlar var.
Üstelik Antalya’da birçok turizmcinin, hatta Mardan Palace ile iş yapanların bile ciddi ciddi konuştuğu bir konu bu.
Eleştirmek ciddi iştir,bilgi ister, kültür ister!
Hafta başında “Altın Portakal’da neler oluyor?” ve “Vecdi Sayar’la festival, ancak yerinde sayar” başlıklı yazılarım Antalya’da bir hayli yankı uyandırdı. Antalya’nın yerel gazetelerinden Antalya Expres, pazartesi Cafe Milliyet’te yayınlanan yazımı, salı günü manşet yaptı. Aynı gazeteden Haşmet Öyken de yazılarım üzerine bir yorum kaleme aldı.
Çarşamba günü ise Antalya Körfez’den İdris Özyol adlı bir yazar, AKSAV’ın Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar ve “asistanları”nın festivale başvuran 43 filmin hangileri olduğunu açıklamama kararını eleştiren yazımı diline doladı.
Özyol’un yazısında yalan, saptırma, hakaret gırla...
Seviyesi bu demek ki!
Neymiş, Vecdi Sayar’ın “asistanları”na danışıp verdiği listeyi açıklamama kararı doğru, ama benim bu kararı eleştirmem yanlışmış!
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve AKSAV’ın Onursal Başkanı Mustafa Akaydın, “Festivale başvuran filmlerin açıklanmasında hiçbir sakınca yok. Vecdi Bey yanlış yaptı” deyip bana hak verirken Özyol’un bu denli öfkelenmesi niye diye merak edip araştırdım. Bendeki şansa bakın ki, Vecdi Sayar’ın “Asistanım” dediklerinden biri Özyol’un AKSAV’da çalışan eşi çıktı!
Hande Ataizi, kandırma bizi!
Yedi ay kaldığı Amerika’dan dönen Hande Ataizi’nin oradaki yaşamına dair sarf ettiği şu sözler ilgimi çekti:
“New York’ta kendimi dinledim, insan gibi yaşadım. Metroya bindim, halktan biri gibiydim. Çok mutlu oldum.”
Ataizi, Türkiye’de “insan gibi” yaşamıyor ya da yaşayamıyor demek ki!
Amerika’da “insan gibi” yaşayan ve bu nedenle de çok mutlu olan biri orayı bırakıp niye Türkiye’ye gelir ki?
Orada “halktan biri gibi” yaşayan bir insanın aklı niye, Türkiye’deki eski sevgilisinde kalır ki?
Onun İstanbul’da kiminle ata bindiğini, kimlerle yemek yediğini takip eder?
Niye hiç tanımadığı Başak Sayan’a telefon açıp, “Sevgilimle aranızda bir şey var mı?” diye sorar? New York’ta kendini dinlediğini söyleyen biri bunu yapmaz.
Yapıyorsa da o zaman “New York’ta kendimi dinledim” diye masalına kimseyi inandıramaz. Türkiye’de son model lüks otomobillere binen, canı istediğinde beş yıldızlı otele yerleşip aylarca burada kalabilen biri mutluluğu yakalayamıyorsa, ortada ciddi bir sorun var demek ki!
Ataizi, Türkiye’de yaşadığı lüks hayatı kendisine sunan şöhrete karşı bu denli hoyratça davranmamalı.
Ataizi’nin bünyesi hâlâ yakaladığı şöhreti taşımakta güçlük çekiyorsa o zaman da psikolojik destek almalı.