İnsanoğlunun eğlenmek için icat ettiği televizyonu dedektif dikkatiyle izleyenlere bayılıyorum. Televizyon izlemek işimin bir parçası olmasına rağmen benim yakalayamadığım ayrıntıları yakalayanlara ise şapka çıkarıyorum.
Mustafa Aydınoğlu adlı okurumuz da onlardan biri... Habertürk TV’yi izlerken yakaladığı bir ayrıntıya takılınca şu e-postayı yolladı bana:
“Ece Üner boşandı mı? Uzun zamandır yüzük takmıyor.”
Soru, çalışmadığım yerden çıkınca yapılacak şey belli:
Meslektaşı Deniz Bayramoğlu ile evli olan Ece Üner’e niye alyans takmadığını sormak.
Ben de öyle yaptım ve “Elçiye zeval olmaz” diyerek aynı soruyu Ece Üner’e mesaj
“İZDİVAÇ”LARIN ÇÜRÜK ELMALARI
78 milyonluk Türkiye’nin dört tane evlilik programıyla baş edemediğine dair yazıma gerek mail, gerekse sosyal medya yoluyla bir yığın mesaj geldi. Mail atanlar veya konu hakkında yorumda bulunanların yazdıkları şaşırtmadı beni. Çünkü görüş beyan edenlerin ezici çoğunluğu bu programların kaldırılmasını istiyordu.
Bir kişi, “İstemeyen izlemesin, ben izliyorum” diye yazdı, iki okurum da Esra Erol’u onlarla aynı kefeye koymamam gerektiğini vurguladı.
Şunun altını bir kere daha çizeyim.
Toptancı anlayışa oldum olası karşıyım.
İşini namusuyla yapan kadar, sahtekârlığa başvuranlar da varsa, “kuru”nun arasında “yaş”ın da yanması adil bir çözüm olamaz.
O nedenle önce “yaş”la “kuru”yu ayırmak, sonra ateşi yakmak lazım.
Bizzat evlilik programlarını sunanlar tarafından aynı işi yapanlar hakkında ortaya atılan onca “kurgu, kandırmaca, maaşlı gelin adayları, şantaj ve tehdit” iddiasının araştırılarak, varsa suçluların yargı önüne çıkarılmadan bu defterin kapatılmasına karşıyım.
Bir izdivaç programında bir sezon boyunca kimse evlenmiyorsa, birilerinin onlara “Ne iş?” demesi gerekmez mi?
Bugün “izdivaç” adı altında her türlü “numara”yı yapanların, yarın başka bir programlarla seyircileri kandırmayacakları ne malum?
O yüzden önce “İzdivaç”lardaki “çürük elmalar”ın ayıklanması lazım.
GÜNÜN SÖZÜ
Her gün yüzlerce hayal kurarsın ve hiçbiri gerçek olmaz; ama bir gün
bir gerçek yaşarsın, hiçbir hayale sığmaz. (Paul Auster)