Cadde ANTiBiYOTiK PANiĞi - iNSANLIK BAKTERiLERLE SAVAŞINI KAYBEDiYOR MU?

ANTiBiYOTiK PANiĞi - iNSANLIK BAKTERiLERLE SAVAŞINI KAYBEDiYOR MU?

14.11.2013 - 19:25 | Son Güncellenme:

Hekim kontrolünde alınmayan her antibiyotik, toplum sağlığını tehdit ediyor. İnsan vücudu, bakterilerin başkalaşması ve güçlenmesi için doğal bir laboratuvar haline dönüşüyor. Bakterilere bağlı enfeksiyonların tedavisinde 300 yıl geriye gidiyoruz

ANTiBiYOTiK PANiĞi - iNSANLIK BAKTERiLERLE SAVAŞINI KAYBEDiYOR MU

Memorial Şişli ve Ataşehir Hastanesi Klinik Laboratuvarlar Koordinatörü, Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Kenan Keskin, antibiyotiğin tarihini anlattı: “Günümüzde tedavisi son derece kolay olan bakteri kaynaklı enfeksiyonlar, tarihte en korkulan hastalıklardı. 1629’da İtalya, ardından Büyük Londra, 1700’lü yılların başında Marsilya, 50 yıl sonra Moskova ve Osmanlı’da görülen salgın hastalıklar, dünya nüfusunun büyük bölümünün ölümüne yol açtı. İnsanoğlu bu dönemde doğal afetlerden, yangınlardan ve savaşlardan daha çok salgın hastalıklardan yıkıma uğradı, bakterilerin neden olduğu enfeksiyonlara karşı çaresiz kaldı. Bu çaresizlik, 1928 yılında, Londra’nın St. Mary’s Hastanesi’nde çalışmalarını sürdüren Prof. Alexander Fleming, tıp tarihinde devrim yaratan ilk antibiyotiği, yani “penisilin”i bir rastlantı sonucu bulana kadar sürdü. Bu, bakterilerle insanlık arasında geçen savaşta kazanılan ilk zaferdi.
Penisilin, ilk bulunduğu dönemde çok az dozda, çok büyük etki elde edebilen bir ajandı. Fakat zaman içerisinde bakteriler de penisiline karşı direnç geliştirerek insanlığa karşı kaybettikleri savaşın rövanşını almaya başladı. Bunun üzerine bilimadamları, bakterilere özel antibiyotikler geliştirdi. Bundan sonra savaş, bakterilerle bilimadamları, hekimler ve ilaç sanayi arasında hiç bitmeyecek bir hal aldı. Bakteriler yeni direnç mekanizmaları geliştirdikçe yeni antibiyotikler hazırlandı. Fakat günümüzde bilinçsizce tüketilen antibiyotikler yüzünden kronik hale gelen bu savaşı kaybetmek üzereyiz.

Haberin Devamı

Durumun ciddiyeti anlaşılamıyor
Bu savaş, insanlar tarafından sanal alemde bilgisayar virüsleri kadar soyut bir biçimde algılansa da organ nakli gibi önemli operasyonların antibiyotik tedavisi olmadan yapılamayacağı düşünüldüğünde durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılıyor. Aslında bu savaş bir tarafın diğer tarafa sürekli üstünlük sağlayacağı bir hal almıyor. “İnsanlık bu savaşı kaybedebilir” gibi yorumlar yapılsa da tıp dünyası bu savaşı bırakmamakta kararlı.
Bakteriler güçleniyor
Grip ve nezle gibi virüslere bağlı hastalıklardan dolayı hekime sorulmadan alınan antibiyotikler, bakterilerin en büyük silahı haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü, antibiyotiklerin yarısının gereksiz yere kullanıldığını işaret ediyor. Bu durum antibiyotik direncini kırıyor, diğer bir deyişle antibiyotiğin belli bir bakteriyi öldürme veya üremesini durdurma özelliğini kaybetmesine yol açıyor. Dirençli bakteri, antibiyotik karşısında hayatta kalarak çoğalmaya devam ederken, hastalığın daha uzun sürmesine, tedavinin uzamasına ve maliyetinin artmasına sebep oluyor. Ayrıca dirençli bakteriler hastanın durumuna bağlı olarak idrar yolu, akciğer, cilt, doku ve organlarda enfeksiyonlara da zemin hazırlıyor.
Antibiyotikler, aynı bakteriyle ikinci ya da üçüncü kez karşılaştıklarında ilk karşılaştıkları kadar güçlü olamaz. Bunun nedeni, bakterilerin aynı antibiyotiğe karşı oluşturdukları dirençtir. Antibiyotiklerin gereksiz kullanımı ise bakterilerin antibiyotikle daha çok karşılaşmasına ve sonuç olarak daha hızlı direnç geliştirmesine neden oluyor.
Ayrıca bağırsak ve vücut florasında bulunması gereken faydalı bakteriler, gereksiz antibiyotik alımından olumsuz etkileniyor. Sayıları azalan faydalı bakteriler etkinliklerini kaybediyor ve fırsatçı bakteriler baskın hale geliyor. Ve hastalık oluşturuyorlar.”

Haberin Devamı

‘Uzun tetkikler gerekebiliyor'
Doğru antibiyotiği vermek için hastalığa neden olan etken bakterinin saptanması gerekiyor. Bunun için hastanın doğru muayene edilmesi şart. Enfeksiyonun yeri ve kaynağı, doğru tedavinin belirlenmesinde bize çok değerli bilgiler sunuyor. Üriner sistem, kalp ya da açık yaradan oluşabilecek enfeksiyonlar ve buna bağlı olarak antibiyotik tedavileri farklılık gösteriyor. Örneğin üç gün önce dişini çektirmiş bir hastada oluşan enfeksiyonun neden kaynaklandığını, kana bakterinin nereden karıştığını bilmek ve bakterinin ne olduğunu anlamak zor değil. Ancak bazı durumlarda bakterinin kaynağı ve tanımlanması bu kadar kolay olmuyor, bunun ciddi ve uzun araştırmalar gerekebiliyor.

Yazarlar