Artık Alaçatı konuşuluyor

Bodrum mu, Çeşme mi? Yerli tatilci takım tutar gibi yapar bu tartışmayı! Bu yıl ise Bodrum’a rakip olarak Çeşme değil, Alaçatı konuşuluyor. Artık kimse Aya Yorgi’deki beach partili plajları, Ilıca Sahili’ndeki mekan ve otelleri konuşmuyor. Alaçatı’da da rüzgarı arkasına, sörfçüler değil, eğlenceyi ve dekoru sevenler alıyor.

Kimisi, Türk işi Mikanos kafası diyor, lezzetlerinden dem vuruyor, kimisi de cumbalı taş mimarisine bayılıyor. Sezonun bitmesine az kala, Alaçatı da kendini anlatıyor.

Mesela her şeyin reçelini yapan kahvaltı kafası yerini modern ya da sağlıklı seçeneklere bırakmış. Misk ve Bom Dia kasede yulaflı, Chia’lı fit kahvaltılar hazırlıyor. Sakız Reçeli de taco’lu farankfurterli bir kahvaltı hazırlıyor. Öğlenleriyse Alaçatı’nın yenisi olanların, suya sakız atılan pahalı kahvelerde köye ısınma turu devam ediyor. Alaçatı’da yemek kurgusu meyhanelerde ve liman tarafındaki balıkçılarda klasikleşmiş durumda. Bunların dışında iyi akşam yemeği deneyimlerinden birini Yek’te yaşayacağınızı söyleyebilirim.

Bir dönemin en konuşulan şeflerinden Kemal Demirhasal, hayal kırıklılığı yaşadığı İstanbul tecrübesinin ardından küllerinden yeniden doğuyor. Harika bir menü, muazzam servis, klas müşteri ve eğlenceye bağlayan ambiyans... Bence Türkiye üstü bir iş yapmış şef!

Köy canlı müziğe teslim

Köy içi eğlencesi, canlı müziğe teslim olmuş durumda. Her köşede farklı isimlerin ‘aynı repertuvar’ performansları var. Walkin ve On Air, eğlence sonrasına bağlanan canlı performans mekanlar arasında en tercih edileni... Geçtiğimiz yıl açılan Limon da, şimdiden köyün klasiklerinden biri olmayı başardı. Serkan Koca’nın kurgusu, Yasin Becek, Turgay Işık ve Hasan Başkaya harmanıyla sadık müdavim kitlesine kavuştu. Mekanın en farklı eğlencesi pazar günleri ‘Rubato’ sahnesi... Yemekle birlikte çok ciddi müzik yapıyorlar. Köy içinde bu yıl açılan Esnaf, aynı İstanbul’da olduğu gibi rezervasyonsuz içeri giremeyeceğiniz dolulukta... Alaçatı sahillerindeki gece mekanlarıysa, biraz daha ‘after’ kafasında, gençlere hitap eden DJ performansıyla eğlendiriyor. Köy içinde efkârlı gezen tipler, buralarda göze batsa da kalabalığa uyuyor.

Alaçatı’nın gündüz havasındaysa, daha rafine bir sosyallik var. Uzun, sığ plajlardaki işletmeler, yemek ve eğlenceyi dozunda birleştiriyor. En gözdeleri arasında Zio, Spiaggia Grande ve Maddeo var. Spiaggia Grande’de Ayta Sözeri sahnesi herkesin dilinde... Gündüz eğlencelerinde Erkut Sezer’li beach partilerinin bitmesiyle, ambiyans kaybı yaşayabilirler.

Patronluktan mutfağa

Zio Beach’teyse, mekanın sahibi Fatih Alkan başlı başına ayrı konuşulması gereken bir figür! 500 TL’lik ıstakozlu pizzası ve burgeri, pahalı algısından konuşulsa da, burası tam anlamıyla deneyimsel bir restoran olmuş. Sahilde lahmacun yemenin moda olduğu şu dönemde, böyle bir cüretin sebebiniyse “En sevdiğim yemek konsepti öğlen ve deniz” sözleriyle anlatıyor. Konuşulan pahalı yemeklerin dışında, ‘Fatih’in Rüyası’ ismindeki antre, merhum Paul Bocusse’a bile şapka çıkarttıracak cinstendi.

Etnik ve sakin bir öğlen isteyenlerin tercihi Alaçatı Beach Resort’un içindeki Alaçatı 11 Beach oluyor. Markanın işletmesini, sezonun yarısından itibaren Didem Özgen üstlenmiş durumda. Huzurlu, sakin ve rafine bir yemek-eğlence arayanların ilk tercihi burası oluyor. İçerisinde bulunan üçüncü nesil kahveci Voi’de, sahillerin en güzel kahve karışımlarını içebilirsiniz. Yemekler ‘fit’ konseptte... En tercih edilen ise Hawai reçeteli Poke!

Haklı çıkaran performans

Yaklaşık 15 yıl önce “Onu, şarkı söylerken bir daha nerede göreceğiz?” diyerek gitmiştim Gloria Gaynor konserine... Zorlukla yürüyordu ama sahnede bir başkaydı! Nef Reserve’ün kapalı davetinde tekrar sahne alacağını duyunca, yine aynı hisler içindeydim. Sahne öncesinde kısa bir sohbetimiz oldu. Yürümekte çektiği zorluk ‘sahnede kalır mı’ şüphesini getirdi. Boşuna ‘eski toprak’ deyimi kullanılmıyor! Gloria, sahnede bir harikaydı, değme yeni sanatçılardan daha enerjikti.