Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Teknoloji en çok hafiyelik hizmetlerini geliştiriyor galiba. Gene pazartesi sabahı mail kutuma muhtelif “Sizin adınıza izleyelim” mesajları yağmış.
Vaat edilenler inanılmaz. Hayatınıza soktuğunuz potansiyel hainlerin ne yapıp ettiklerini dakika dakika öğrenebiliyorsunuz.
Belli ki talep var, sürekli artıyor bu özel hafiyeler... Benim gibi dedektiflik duygusu hoş bir romantik komedi olan “Mavi Ay” dizisiyle şekillenmiş bir kuşağın çocuğu için ürkütücü bir mertebe. Dinlenen telefonlar, uzaktan çekilen fotoğraflar bizim için hoş bir fanteziden ibaretti o zamanlar. Cep telefonu yoktu, internet, MSN, facebook, webcam, hayal bile edilemezdi. Ve galiba güven diye bir şey vardı, sevgiliyi, eşi, dostu takibe almak akla gelmezdi.

Önleminizi alın!
Artan iletişim olanakları sürekli ihaneti ve şüpheyi besler oldu anlaşılan. Sevgilinin pin kodları, mail şifreleri en büyük merak unsurları artık. Adamın - kadının dünyayla iletişimini ne kadar sınırlarsak, o kadar güveniyoruz ilişkimizin sağlamlığına.
Maillerden birinde şöyle pazarlanıyor söz konusu hizmet: “Aldatılma endişesine karşı başkalarının bilgisayar etkinliklerini ve MSN yazışmalarını kendi bilgisayarınızda görüntüleyebilir, denetleyebilirsiniz. Böylece sizi üzecek tüm olasılıkları önceden öğrenerek gerekli önlemleri alabilirsiniz.”
Alt metne bakar mısınız: Etrafınızdaki herkes, sizi aldatmaya hazırdır. Siz önleminizi alın. Sakın kimseye güvenmeyin!
Diğer yandan da yine teknoloji marifetiyle sürekli sevgi - dostluk - paylaşım metinleri yolluyoruz birbirimize ama. Tantra’lar, yok Buda öğretileri, aşk, sevgi getirmesi ümit edilen şans melekleri dolanıp duruyor mail kutularında. Tropik ada manzaraları eşliğinde “Carpe diem!” tembihleri bölüyor günümüzün koşturmasını.
Bir de “Hatırlıyor musunuz, hani eskiden...” temalı nostaljik yazılar... “Gazoz kapağı biriktirirdik, topaç çevirirdik, “Küçük Ev”i izlerdik, ne kadar mutluyduk, ne kadar...”

Güvene ne oldu?
Bir diğer dedektiflik bürosu da bu metinlere sığınmış nitekim hizmetini tanıtırken... Yaşamımızı kuşatan ucuz değerlerinin karşısına “sevgi - dostluk - güven gibi insan olmanın asıl değerlerini” koyuyor önce, sonra nasıl beceriyorsa “Başa çıkamadığınız sorunlarınızda yanınızdayız” diye bitiriyor sözü.
Asıl başa çıkamadığımız sorun tam da bu güvensizlik halbuki. O gazoz kapaklı çocukluk günlerinde çelme beklemezdik kimseden. Gözlerinin içine gülerek baktığımız insan bizim dostumuzdu, “Acaba arkamdan ne işler çeviriyor” diye düşünmek yoktu. Asıl mutluluk buydu.
Şimdi bu derece kontrol delisi olmuşken bilmiyor muyuz ki arkamızı döndüğünüz anda bizi aldatacak insan, bilgisayarını zaptetsek, cep telefonunu 24 saat kontrol altında tutsak, üzerine webcam takıp dolaştırsak da bir yolunu bulacaktır.
Buna karşılık bir insanın güveni bütün dedektiflik faaliyetlerinden daha bağlayıcıdır aslında. Bunun kıymetini bilmeyenin de hayatınızda yeri yoktur, koyverin gitsin...

Üçü bir yerde

Aldatılma endişesi

Yeteneğin babadan oğula - anadan kıza geçmesinin şart olmadığı, yıllar yılı sırf ana baba hatırına nice vasatlıklara katlandığımız bir gerçek. Bu bir soyadı gölgesinde ömür geçiren isimlere baktıkça insanın “Keşke başka bir meslek seçselerdi de kendilerini de bizi de üzmeselerdi” diyesi geliyor.
Ama bir de bereketli aileler var, her gelen boynuzun kulağın yanında yerini aldığı... Bünyesinde üç birbirinden güzel ve yetenekli kadın barındıran Sam ailesi gibi.
Yıllardır albüm yapmasa da kalbimizdeki yerini kaybetmeyen, her konseri iple çekilen Leman Sam, oyunculuğunun üzerine koyduğu şarkıcılığı ve besteciliğiyle baştan beri kendi kanatlarıyla uçan Şevval Sam ve yirmi yıla yakın müzik yaşamını bu yıl çıkardığı albümüyle taçlandıran Şehnaz Sam bu cumartesi akşamı Kuruçeşme Arena’da biraraya geliyorlar.
Aslında öteden beri evlerinde konuştukları dili bizimle paylaşıyorlar. Şarkısıları, türküsüleri, anıları, öyküleriyle çok şenlikli bir gece olacağı kesin...