Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

MFÖ’nün F’si Fuat Güner’in ilk solo albümü ‘Aziz’ yeniden basıldı. Sonbaharda ikinci albüm geliyor


Dün Sabah gazetesinde ve muhtelif internet sitelerinde bir haber vardı: “Mazhar Alanson ile Fuat Güner ilk kez karşı karşıya!” Neden? Çünkü Fuat Güner’in (bu arada Sabah kendisine ‘Fuat Özkan’ adını uygun görmüş, başka hiçbir kaynak da düzeltme gereği duymamış ne hoş ki...) albümü ile Mazhar Alanson’un albümleri aynı zamanda piyasada olacakmış. Ne zaman? Sonbaharda!
Sonraki bilgiler iyice kafa karıştırıcıydı, çünkü “Fuat Güner’in 1999’da ilk kez yayınlanan dört şarkılık

‘AZiZ’iN TAMAMI HAZiNE DEĞERiNDE
single’ı yeniden piyasaya sürülüyor” diye devam ediyordu haber. Single mı? Benim bildiğim, Fuat Güner’in tek bir solo çalışması vardır, o da kendisinin ilk adını taşıyan ‘Aziz’ albümüdür. Single değildir, içinde 10 adet birbirinden sağlam parça vardır, benim de hayatta en sevdiğim albümlerden biridir. Nitekim Naim Dilmener de ‘En iyi 100 albüm’ listesine dahil etmiş onu.

Haberin Devamı

En güzel sözler Kızılok’tan
Hep üzülmüşümdür, piyasada bulunmayışına. Geçen yıl 20 yaşındaki yeğenim duyup “Bu kim, hemen alayım ben de” diye heveslenmişti de, “Maalesef bulamazsın” demiştim. Bu yüzden geçen hafta EMI’dan gelen haber çok sevindirmişti beni, ‘Aziz’ yeniden basılıyordu.
Sabah’ın haberi ‘Yoksa kesip single’a mı çevirdiler güzelim albümü’ endişesi yarattıysa da CD’yi görünce rahatladım. Endişeye mahal yok, ‘Aziz’ 1999 yılındaki haliyle, bugünün 20 yaşındaki bir gencini bir anda kavrayacak sound’uyla yeniden piyasada. Anladığım kadarıyla söz konusu haberdeki kafa karışıklığı da Fuat’ın bir buçuk ay içinde DMC’den çıkacak yeni albümünden kaynaklanıyor. Gelgelelim o da single değil.
Yeni şarkılarını heyecanla beklerken, benim yeğenim gibi pek çok kişi için ‘yepyeni’ olacak ‘Aziz’ albümünden söz edelim biraz.
Sözü - müziği Fuat Güner’e ait yavaş bir parçayla, ‘Yağmur Ol da Gel’ ile açılıyor albüm. MFÖ albümlerinin en gizli saklı köşelerinde duran kıymetli besteleri vardır Fuat’ın, bu da onlardan biri.
Ardından tempo yükseliyor ve benim için bu albümün en önemli üç şarkısından biri geliyor: ‘Senin Adın Yok Olsun’. Sözleri Fikret Kızılok’un. Zaten ‘Aziz’deki en güzel şarkıların sözleri Kızılok’a ait. Artık uzaklardaki ozanımıza selam etmek için iyi bir fırsat. ‘Senin adın yok olsun / yok dedikçe burada ol...”
Sonra üst üste iki Fuat Güner şarkısı. ‘Olmaz’ ve ‘Sen’. Ve işte sürpriz: ‘Sen’, bir Fuat Güner - Nilüfer düeti! Çok güzel sözleri olan, duygusal bir şarkı.

Haberin Devamı

11 yıl sonra yeniden
Albümün - Atilla Özdemiroğlu imzalı ‘Sana Kilitlendim’ hariç - tüm düzenlemelerini de üstlenen Erdal Kızılçay’ın bir bestesi var sırada: ‘Gülün En Dikenlisi’. Tempomuz gene yüksek.
Ve işte başta söz ettiğim üç şarkıdan ikincisi: ‘Yaşım 17’. Fikret Kızılok sahiden döktürmüş. ‘Gece, sen, karanlık bir bilmece’ diye başlayıp ‘Karşı damda bir kedi, üstelik yaşım 17’ diye devam eden sözler. İnsanın içine işleyen bir melodi. Gerisi de herkesin kendi 17 yaşı, kendi ‘siyah beyaz sevişmeleri’.
İki Kızılok - Güner ortak yapımıyla devam ediyor serüvenimiz. İlki ‘Gel’, diğeri benim üçüncü favorim olan ‘Kendime Bir Mektup Yazdım’. Diğerlerini sevmediğim anlamı çıkmasın, albümün tamamı bir hazine ve her gün başka bir yanı keşfedilecek bir yolculuk. Ama ‘Kendime bir mektup yazdım bu gece / Bir de telefon, yine meşguldüm kendimce’ de yabana atılır cümle değil, kabul edelim.
‘Çocuksu Bayramlardayım’ (Söz Alev Sönmez) ve ‘Sana Kilitlendim’le bitiyor yolculuk. Bir eski sevgiliye yazılmış ‘Bir gün bakarsın, karşındaki yine benim’ sözleri 11 sene sonra yeniden solo albüm yapmaya soyunarak MFÖ’nün, o en sakin kanadına tutkun olanları sevindiren Fuat Güner için çok anlamlı bir final. Karşımızdaki yine o, biz de eski dostu kucaklarken yeni albümü heyecanla bekliyoruz.

“Küçük Sırlar” ahlaksız mı?

‘AZiZ’iN TAMAMI HAZiNE DEĞERiNDE

Dizi başladığından beri çeşitli gazetelerde, sitelerde “Aman gençlerimize kötü örnek olunuyor” haykırışları, RTÜK’ü göreve çağırmalar sürüyor ya, iki haftadır meraktan oturup ‘Küçük Sırlar’ izliyorum. Acaba ne gibi olmadık ‘ahlaksızlıklarla’ karşılaşacağım diye.
Herhalde ben çok ‘dejenere’ olmuşum ki, bana çok tuhaf gelen bir şeyle karşılaşmıyorum. Tamam, aklını fikrini modayla, markalarla bozmuş, birbirlerinin kuyusunu kazan bir takım gençler var ortada. Bunlardan hayatta da hakikaten var bu arada.
Evet, bu bir entrika dizisi, ‘ailemizin dizisi’ olma iddiasıyla çekilmedi zaten. Üstelik ‘kötüleri’ metheden bir hali de yok. Kaldı ki seyirci olarak izlediğimizin iyi mi, kötü mü olduğunu ayırt edebiliriz, her gördüğümüzü hemen örnek almayız çok şükür diye düşünüyorum.
Dizinin iyiliğini kötülüğünü tartışmıyorum burada, bir diziden hayata dair mesajlar kılavuzu bekler halimizi tuhaf - zaman zaman da
ürkütücü - buluyorum sadece. Yasak aşk olmayacak, küfür olmayacak, içki, uyuşturucu, seks olmayacak, ne seksi, öpüşme dahi olmayacak. Televizyon dizilerinden birer açık öğretim programı işlevi görmelerini beklemek tuhaf değil mi?