Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

1 Ocak sabahından beri içimizi parça parça eden konuyla ilgili bir haber televizyonda... Birkaç saat önce 18 yaşındaki gül gibi kızını toprağa vermiş bir anne haykıra haykıra ağlıyor... “Benim kızım öyle şey yapmaz!”
Kederden çökmüş, metin durmaya çalışan, belli ki içine içine ağlayan bir baba yere bakarak konuşuyor... “Çocuğuma iftira ediyorlar. O bizden hiçbir şey saklamazdı...”
Bakar mısınız insancıkların düştüğü hale... Yeni yılı kutlayacakken çocuklarının ölüsünü kucaklayıp çıkarmışlar bir evden ve buna mı üzülsünler, namuslarını mı kurtarsınlar bilemiyorlar.

Namusu temizlemek
Nedir, insaf, merhamet gibi duygulardan fazlaca nasiplenmediği anlaşılan bir müdür, “Gençler yerlerde, belden yukarısı çıplak” gibi ne idüğü belirsiz bir açıklama yapmış. ‘Temizlemesi’ ana babalara kalmış.
Amaç ne belli değil, bu cümleleri ederken yüzündeki ifadenin tarifi de... 7 genç yarı çıplaksa, bu onların doğalgazdan zehirlenerek ölmesindeki olası ihmalleri unutturuyor mu? Hafifletici bir sebep mi oluyor?
Ama işte ihmal iddialarının yapamadığını bu herhalde ‘boş bulunularak’ söylenen sözler becerdi. Veysel Karani Demir kendi ettiği cümle yüzünden Başkent Doğalgaz Dağıtım A.Ş’den istifa etmek durumunda kaldı.
Şimdi çekildiği yerden ‘CHP medyası’na verip veriştirmeye devam ediyor. “Benim ve kurumun hiçbir suçu olmadığı halde sırf yanlış anlaşılan bir ifade üzerine, gençlerin ailelerine duyduğum saygı nedeniyle onurumla istifa ettim. Ya aynı gençleri ‘Alkol aldılar’ diye suçlayan medya yöneticileri aynı erdemi gösterecek mi?”

Suçlama mı?
“Üstleri yarı çıplak”tan ne anlaşılması gerekiyordu da çarpıtılıp başka yöne çekildi, onu bilemiyorum. Ama beni asıl bu olayda bütün bu ‘suçlama’ kapsamına giren fiiller ürkütüyor.
Üniversite öğrencisi gençlerin bir evde toplanıp yılbaşını kutlaması, eğlenmesi, içki içmesi bütün bunlar ne zamandan beri onlara çalınan bir ‘kara’ kabul edilmeye başlandı?
Gençlik böyle bir şeydir, hatırlıyor musunuz? Arkadaşlarla toplanılır, içki içilir, eğlenilir, aşık olunur... Hiçbiri suç değildir, utanılacak bir şey değildir.

Serhan’ın dövmesi
Kısa süre önce Serhan Şeşen’in ölümünde de aynı şeyleri yaşamadık mı? Sema hastanesinin “Bu olay bu kadar önemli miydi” diye soran başhekimi basına Serhan’ın motorsiklete binmesinden dövmesine uzanan konuyla alakasız bilgiler verirken, çocuğunu kaybeden Burhan Şeşen hala “Uyuşturucu kullanıyor muydu?” gibi sorulara cevap vermek durumunda kalıyor. Hayır, otopsiden de anlaşıldığı üzere kullanmıyordu ama kullanıyor olsa da bu sizin ona tomografi çekmediğiniz gerçeğini değiştirmezdi.
Bu çocukların mahremiyetine girme, onları yargılama, “Bunlar zaten başka bir dünyanın çocukları. İçki içerler, kendilerinden geçerler...” gibi imalarda bulunma hakkını kim veriyor bu ‘büyüklere’?
Pırıl pırıl çocuklarını kaybetmiş ana babaların acısını daha da katlama, onları yersiz açıklamalarda bulunmak zorunda bırakma hakkını peki?


Aşk bitmiyormuş
Müjdeler olsun, bilim nihayet ‘aşkın’ lehine bir açıklama yaptı: “Aşk sanıldığı gibi zamanla yok olmuyormuş, 20 yıldır birlikte olan bazı çiftler hala ilk günlerdeki gibi tutkulu olabiliyormuş.”
Ne kadar sevindiğimi anlatamam. Yıllardır kalbimizi çarptıran ulvi aşkı bir hormona indirgeyiveren, ona 6 ila 30 ay arası ömürler biçen, bütün romantizmimizin canına okuyan bilimden bu konuda ‘hayırlı’ bir çalışma beklemiyordum doğrusu.

Kuğular
Nitekim aksini kanıtlamak üzere çıkmışlar yola. New York’taki Stony Brook Üniversitesi’nden Arthur Aaron diyor ki, “20 yıldan uzun süredir birlikte olup hala aşık olduklarını söyleyen deneklerin kendilerini kandırdığını düşündüm”.
Ama işte, bu ‘deneklere’ sevgililerinin fotoğraflarını göstererek beyin taramaları yapmışlar ve bir de ne görsünler? Her 10 çiftten birinin reaksiyonları yeni aşık olmuşlarla aynı. Hala heyecanlanıyorlar, ‘aşkın ömrü üç yıldır’lara inat.
Bunlara da ‘kuğular’ adını takmışlar sonra. Eh, bu ‘hız çağında’ 20 yıl aynı kişiye tutkuyla bağlı kalabildiklerine göre... Kuğu olur, kumru olur, muhabbet kuşu olur, insan değildir o.