Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şirince’de doğan ve meslektaşlarının desteğiyle emeklemeye başlayan Tiyatro Medresesi, yeni bağışçılarını bekliyor

Bir tuğla da siz koyun

Neyse ki böyle bir ülkeyiz... Bir yanda tiyatroya, sanata devlet desteğiyle ilgili sıkıntılar yaşanırken, diğer yanda umudumuzu yeşertecek yürekli girişimler oluyor. Mesela “Eti ne budu ne?” diyeceğiniz genç insanlar bir araya gelip bir Tiyatro Medresesi kuruyorlar. “O da ne ola ki?” sorusuna peşin yanıt: Tüm gösteri sanatlarına, araştırmacılara ve öğrencilere açık olacak bir buluşma, öğrenme, öğretme ve yaratma mekanı.
Medrese, Seyyar Sahne ekibinin oyunlarından elde ettikleri gelirle, Şirince’de doğdu, meslektaşların desteğiyle emeklemeye başladı, şimdi ayağa kalkmak üzere.
Aslında birkaç gün önce ilk tiyatro kampıyla hayatına başlamış oldu. Şu anda 15 kişilik bir öğrenci grubu Medrese’de çalışmakta, yiyip içip, yatıp kalkmakta. Ama şu ana kadarki maddi birikim, inşaatın ancak birinci katına yetmiş. İnşaat sona erdiğinde muhtelif çalışma salonları, 200 metrekarelik gösteri salonu, yemekhane, kütüphane, yatak odaları, amfitiyatroyla dört başı mamur bir merkezimiz olacak. Yurt içi ve yurt dışından çeşitli disiplinlerden sanatçıların buluşacağı, birlikte üreteceği bir çekim merkezi...
İş ki değirmenin suyu kesilmesin. Bizden duyurması, Medrese’nin kurucularından, eğitmen ve oyuncu Erdem Şenocak; yakın çevrelerinden aldıkları destekle başlayıp tiyatrocu dostların ve seyircilerin katkılarıyla büyüyen rüyalarının yarıda kalmaması için çağrıda bulunuyor. Bugüne dek 19 tiyatro grubu Medrese yararına oyunlar oynadı, destekçilerin isimleri tuğlalara, odalarda, koltuklara kazınarak ölümsüzleştiriliyor. 250 TL ve üzeri bağışta bulunan destekçiler, Medrese’de misafir ediliyor.
Hani şu, “Her şeyi devletten beklemeyin” klişesi var ya, onun tam yeri burası. Zaten beklemenin faydası yok, iyisi mi harekete geçin. Medrese’nin tuğlaları, koltukları, kemerleri desteğinizi bekliyor. www.pam.org.tr adresine bir girin bakın derim...

Haberin Devamı

24 saat arabalı vapur

Dün Mehveş Evin yazdı, bu kadar deniz trafiği imkanı olup bunu bu derece heba eden ikinci bir şehir olamaz yer yüzünde. Motorlarla, vapurlarla, deniz otobüsleriyle kolayca çözülebilecek bir konu, hayatımızın kabusuna, bitmeyen bir çileye dönüşüyor, düğümlendikçe düğümleniyor. Nedense “Trafiği çözmek” deyince, akıllara bir tek köprü inşa emek geliyor.
Buna karşılık dün İDO’dan sevindirici bir haber geldi. Bugünden itibaren köprüdeki çalışmalar bitene kadar Sirkeci-Harem hattındaki arabalı vapur seferleri 24 saat kesintisiz devam edecekmiş. Avrupa Yakası’ndan Bostancı’ya giden deniz otobüslerinin de son saati 22.00’den 24.00’e alınmış. Ayrıca basılı tarifede yer almayan ek seferler de koydu İDO sıkışık saatlere. İnternet sitesinden bulabilirsiniz. Örneğin, 19.00-20.30 arasında Kabataş’tan Bostancı’ya sefer yoktu. Şimdi 19.40 ve 19.45’de de var.
Tabii gene az. Mesela bu hatta, hafta sonu hiç sefer yok. Nedendir anlamak mümkün değil. Boğaz hattı öyle, atıl durumda. İnsanın hayatını bu derece kolaylaştıracak bir hizmetten niye bu kadar az yararlanabiliyoruz biz zavallı İstanbul halkı olarak?