Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

En çok metroya binerken ve inerken düşünüyorum, kabalığımızın geldiği noktayı. Eğer atak olup önüne geçmeye çalışan kişiyi itmez, ondan önce davranıp ayağına basmaz, dirseğinle kenara savurmazsan mümkün değil, binebilmen. Geçen gün orta yaşlı, kibar bir kadın bindi yüksekçe bir sesle söylenerek. Bir delikanlı, onlar beklerken sağdan usta bir manevrayla önlerine geçip binivermiş. Kadın da kibarlığını asla bozmadan söyleniyor, “Biz hepimiz bekliyoruz, niye öne geçiyorsunuz” diye...

Genç adam eliyle oturacak yer gösteriyor, “Aha orda yer var ne dır dır ediyorsun” gibisinden. “Önemli olan oturmak değil ki, saygı” diyor kadın. Tamamen yabancı dilden konuşmaya başlıyor yani: ‘Saygı’... Devrelerin yandığı, genç arkadaşın arızaya geçtiği an. Bir nefes alıp püskürüyor: “Saygıyı senden mi öğrenecem lan!”

Haberin Devamı

Tanıdınız herhalde bu cümle kalıbını... Artık yediden yetmişe, tepeden tırnağa her yerde. Sıkıştığımız anda yapıştırıyoruz... Karşımızdaki bizden büyükmüş, kibar kibar bir dert anlatıyormuş, önemli değil! Ondan mı öğrenecez lan?

Nezaket fena halde ‘out’. Artık kabalık zamanı. Bir dolu başka faktör kadar, herkesin birbirine ‘eleştiri’ kisvesi altında hakaret ettiği yarışma programlarının da bir hediyesi bu. ‘Ayıp’ diye bir şey kalmadı. Hani vardır ya, “O söylenmez, ayıp olur” diye bir şey, hayır efendim her şey söylenebilir, bunun adı da ‘dobralık’.

Ayıptı, söylenmezdi...

Çağlar öncesinden konuşuyor gibi olacağım ama hakikaten birinin kılığına kıyafetine böyle uluorta laf etmek, karşısına geçip “Ne zevksizsin” demek filan, gerçek hayatta karşılığı olan şeyler değildi kısa süre önce. Hiçbir arkadaşınıza “Bu ayakkabıların bir felaket, tişörtün de hiç yakışmamış” demeyi aklınızdan geçirdiniz mi? Yapmazsınız, ayıptır. Karşınızdaki kırılır. Arkadaşlığınızın sonu olur.

Ya da birine misafirliğe gidip yaptığı yemeği yerden yere vurdunuz mu? Benim bildiğim, biri bir şey pişirmişse “Eline sağlık” denir. Beğenilmese de “Bu kadar berbat bir şeyi nasıl yapabildin?” asla denmez. Bunu yaptığınız için ‘ikiyüzlü’ sayılmazsınız, karşınızdakini kırmamak adına kibar davranmış olursunuz ki, bundan da kimseye zarar gelmez. O pek kıymetli ‘dobralığınızı’ başka alanlara saklayabilirsiniz.

Haberin Devamı

Onların adına utanıyoruz

Elbette bunlar birer şov programı ve ‘eğlendirici’ olsun diye içine bir miktar çekişme, uyduruk tartışma eklenmesini anlıyorum. Ayrıca bir jüri var ve onlar ortaya konan giyimin, kuşamın ya da fırına verilen kekin, pastanın en iyisini seçecekler, eyvallah. Ama bütün diğer yarışmacıların toplanıp birbirlerini yerin dibine sokmaları neyin nesi?

İnsan izlerken eğlenmiyor, onlar adına utanıyor. Bu kadar pespayelikle aynı ülkede yaşamıyor olmayı diliyor.

Hadi biz izlememe hakkımızı kullanıyoruz ya da en fazla bilmiş bilmiş “Cık cık cık nereye gidiyor bu dünya?” diye ibretle bakıyoruz.

Ama büyüklere ve de küçüklere, yani hiç kimseye “Senden mi öğrenecem lan!” denmeyeceğini, birisi size yemek yaptığında teşekkür edileceğini, insanları eleştirirken kırıcı olmamak gerektiğini öğrenmeden daha, ekranda bu seviyesiz programlarla büyüyenler ne olacak?

Haberin Devamı

Gerçi fazla merak etmeye gerek yok, ne olduğunu görüyoruz işte; memleket koca bir mahalle kavgası, herkesin eli belinde...