Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bodrum bir tuhaf yer... Kimisi için güneş deniz, su sporları demek, kimisi için alkolün dibine vurulan, Halikarnas’ta köpük banyoları yapılıp barların üzerinde dans edilen bir kocaman gece kulübü...
‘İkoncan’ların memleketi muamelesi yapan da var buraya, yollarında eskiden kalma bir alışkanlıkla Halikarnas Balıkçısı’nın izlerini süren de... Belki yarımadanın en büyük özelliği bu, bütün bunları bünyesinde barındırması.
Sakin bir tatil yapmak da mümkün Bodrum’da, sabahlara kadar tepinmek de... Tatlı bir akşam esintisi eşliğinde müziğin usta isimlerini canlı canlı dinlemek de...
Ben sonuncu seçeneğin peşine düşenlerdenim. İstanbul’da kış boyu yakalayamayacağınız kadar çok ismi peşpeşe izleyebiliyorsunuz burada. Vedat Sakman Ortakent Defne’de, “Lale Devri Çocuğu” Bülent Özdemir Barka’da yaz boyu. Şehnaz Sam, hafta sonları Yalıkavak Marina’da yeni açılan Yacht Club’da sahneye çıkıyor çok zengin bir repertuvarla. Sonra tabii ki emektar Mavi var, gün gün değişen programıyla. 

Yaz kış açık mekân
Bodrum’u bütün tatilciler terk ettiğinde de kış uykusuna yatmayan Marina Yacht Club ise ayrı bir yeri hak ediyor. Ki işletmecisi Şenkar Öztüzün zaten Bodrum’un meşhur Avlu Bar’ın, arkadan Liman Köftecisi’nin ‘babası’, 2000 yılından beri de Marina Yacht Club ondan soruluyor. 
Haftaya Fatih Erkoç ile başlıyor Marina Yacht Club. İstanbul’da daha ziyade Kerem Görsev Trio ile verdiği caz konserleri ile seyirci karşısına çıkan Erkoç, burada cazdan popa uzanıyor, “Ellerim Bomboş” gibi, “Anı” gibi, hatta “Oynatmaya Az Kaldı” gibi dillere dolanmış şarkılarını da ihmal etmiyor.
Çarşamba gerçek bir efsane var sahnede: Grup Lokomotif. Tarihi 1975’e dayanan müthiş bir rock grubu Lokomotif, bilmeyenler için. Kulağınızın pasının silineceği, yerini solist Bahadır Sina’nın sesinin alacağı kesin.
Perşembe ve cumalar Sibel Tüzün’ün. Müziğin muhtelif dallarında gezindikten, pop’tan rock’a oradan Eurovision uğruna “Super Star”lığa soyunan Tüzün bu kez Selen Gülün ile birlikte özel bir caz projesi ile Marina’da.

Casalini’li geceler
Biz kapanışı Zeynep Casalini ile yaptık. Cumartesi ve pazarları onun gecesi. “Ben Kalender Meşrebim”ler de var repertuvarında, tabii ki “Duvar” da, “Nilüfer” de, “Dokunma Bana” da... Canlı müzik programlarının vazgeçilmez şarkılarından “Bana Yalan Söylediler” de hareketli bir parçaya dönüşmüş ellerinde, süper olmuş.
Gerçek bir ateş topu gibi Casalini sahnede. Geleni kendine kilitliyor. Bir tek Ferhat Göçer ile Ömür Gedik’i kilitleyemedi, onlar nedense ikinci şarkının ortasında milleti yararak gelip sahnenin en önüne oturup iki şarkı sonra da kalkıp gitmeyi tercih ettiler.
Yemekler lezzetli, fiyatlar makul. Bir Bodrum gecesi yaşayayım, hem iyi müzik dinleyeyim, hem de kazıklanmayayım diyenlerin mekânı Marina Yacht Club. Ama beni en yaz kış her gün sahnesinde iyi müzisyenlere yer vermesi etkiledi.
Bodrum Mavi gibi bir misyonu var buranın da. Canlı müzik yapılan barlarda çoğunlukla kalite yerlerde sürünürken birilerinin de hem doğru düzgün bir şeyleri destekleyip hem de başarılı olması umut verici değil mi?

Bodrum’da müzik başkadır


Plajda da “Aşk”
Eğer ilkokulda “Kitap okumak ne işe yarar?” sorusuna verilen cevaplardan “İnsanı bilmediği hayatlarla, dünyalarla tanıştırır” doğruysa, Bodrum plajlarında ciddi bir toplumsal yarayı tespit etmek mümkün. Hani yaz gelince dergiler, gazeteler “Plaj çantanızda ne bulunur?” temalı yazılarla dolar ya, ben buralarda yaptığım gözlemin sonucunu bildirmek istiyorum: Çantalarda havlu, güneş yağı, terlik ve Elif Şafak’ın “Aşk” romanı bulunmakta.
Geçen gün 12 şezlongda tam 6 adet pembe kapak saydım, daha da çantalarında olanlar vardı kuşkusuz. Ne güzel, daha çok okunsun, itirazımız yok elbette. Ama yukarıdaki cümle doğruysa, bilmediği, tanımadığı dünyaları arıyorsa insan kitaplarda, topluca “Aşk” ayinine katılmış olmamız endişe verici değil mi?