Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ekrandaki dizilerde öyle enteresan erkek karakterler var ki, insan izlerken hayrete düşüyor. Aşkı hayatlarının merkezine koyan, hayatlarını sevdikleri kadının gözünün içine bakarak geçiren, onu sürekli sürprizlere boğan, her zaman tutarlı, ne istediğini bilen, fedakarlıkta sınır tanımayan adamlar bunlar...

Bağlanma bunalımları geçirmiyor, “İlişkiye hazır değilim” diye mırın kırın etmiyor, özgürlüklerinin kısıtlanmasından korkmuyor, kelle koltukta atıyorlar kendilerini sevdiklerinin kollarına.

Aşık adam, nankör kadınlar

Haberin Devamı

Bakınız, ‘Kara Para Aşk’ın ‘Ömer’i... “Elif’im” diyor, başka bir şey demiyor. Hapishane duvarından uçurtma uçurmalar mı istersin, eve devasa Elif fotoğrafları asmak mı, gizli gizli tarifler alıp yemekler pişirmeler mi... Bir an bile vazgeçmiyor ‘Elif’in yüzünü güldürme sevdasından...

Sonra ‘Paramparça’nın ‘Cihan’ı... O dizinin hiç faça vermeyen tek karakteri... Sevdiği kadına inancını bir an bile kaybetmiyor, onunla ilgili hiçbir söylenene değil sadece onun ağzından çıkana ve kendi kalbine inanıyor... ‘Gülseren’ sürekli onu itelerken de, onu bırakıp başka bir şehre giderken de, sonsuza kadar bekleme kararından vazgeçmiyor.

“Bu yüzük sende durdukça benim için umut var demektir” gibi şahane cümlelerle sürekli güven telkin ediyor.

Bir de aşık oldukları kadının başka erkeklerden olan çocuklarını deli gibi sahiplenenler var. ‘Kara Ekmek’teki ‘Çetin’ de öyle, ‘Aşk Yeniden’deki ‘Fatih’ de...

Gerçek hayatta kendi öz çocuklarını bile bırakan, sevgilileri beklenmedik bir anda hamile kaldığında “Ben baba olmaya hazır değilim ki...” diye korkup kaçan erkekler yokmuş gibi, bunlar “O bebek benim” diye tutturuyorlar, “Babası benim onun, beraber büyüteceğiz çocuğumuzu.”

Her iki kadın da bu hesapsız kitapsız vericilik ve sevgi karşısında arızaya geçiyor üstelik, sıkıştıkları anda “Onun babası sen değilsin ki”yi yapıştırıveriyorlar, “Benim çocuğum o. Babası başka.” Bu ‘nankörlüğü’ de kaç kadın yapar bilemiyorum...

Masal izlemeyi seviyoruz

En son yeni başlayan yaz dizilerinden en iddialısı olduğu şimdiden belli olan ‘Güneşin Kızları’nda çıktı karşımıza ideal erkek. Yakışıklı, zengin, koskoca bir oteller zincirinin sahibi ve kör kütük aşık. Üstelik çıtır bir manken değil, üç yetişkin çocuğu olan bir kadın seçmiş ve ayaklarının altına dünyayı sermeye çalışıyor. Yaptığı sürprizlerin haddi hesabı yok. En son evlenme teklifi için pilotu ayarlayıp uçak bastı.

Haberin Devamı

“E yetti ama artık!” dediğimiz noktada, neyse ki olayın renginin başka olduğu belli oldu. Baktık ki ortada 1999 senesinden beri o kadını takip edip fotoğraflarını çeken, hasta bir karakter var. Emre Kınay da o kadar iyi oynuyor ki, arada bakışlarından anlıyoruz zaten ortada bir bit yeniği olduğunu, adamımızın göründüğü kadar aydınlık bir karakter olmadığını...

“Çok şükür!” dediğimi itiraf etmeliyim. Çünkü ekranları basan bu ideal erkeklerden fenalık geçirip kendi hayatımızı sorgulamaya başlamıştım. “Bu kusursuz adamlar dünyanın hani yarım küresinde yaşıyorlar ki biz hiç görmüyoruz?” diye. Tamam, ekranda masallar izlemeyi seviyor izleyici ama bu kadar gerçek üstülük ‘Pamuk Prenses’te bile yok...