Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bir dönem bir şarkıyı - albümü tutturmanın yolu onu televizyondaki klip kanallarında göstermekti ya, şu an onun yerini diziler almış durumda. “Parayı veren klibini döndürür” inanışıyla zaten itibarı zedelenen klip kanalları kendi kısır döngülerinde aynı şarkıları döne döne yayınlayadursun, birden bir dizide karşınıza çok keşfedilesi bir şarkı çıkabiliyor.

Misal, ‘Gönül İşleri’nin final bölümünde geçen hafta sözünü ettiğim Çiğdem Erken albümünden ‘Öyledir Geçer Zaman’a rastlamak haftanın en güzel sürprizlerinden biriydi. İkincisi de çarşamba gecesi seyircisini hiç sürprizsiz bırakmayan ‘Poyraz Karayel’de yaşandı: Geçen hafta Ahmet Kaya’dan ‘Acılara Tutunmak’ı söyleyerek gönül telimizi titreten ‘Zülfikar’ ile ‘Çiğdem’ bakışırken, ‘Poyraz’ ile ‘Ayşegül’ birbirini düşünürken, ‘Sefer ile Sema’ konuşmadan anlaşırken fonda Mabel Matiz’in yanık sesini dinledik... “Gel anla halimden, güllerim uyansın bahçelerimde” diyen sesini...
Son yılların en özgün şarkı yazarlarından biri olan Mabel Matiz’in üçüncü albümünü alıp cd çalarda döndürmeye başlamak için bundan ala fırsat olmazdı...
Adı ‘Gök Nerede’ albümün... 7 - 8 şarkıyı yan yana getiren albüm yaparken, Mabel Matiz’inkinde tam 14 şarkı var. Bir ona bir diğerine takılıp kalıyorsunuz. Albümde hem sözü hem müziği kendisine ait olmayan 1 - 2 tane parça var sadece. Bunlardan biri de Evgeny Grinko’nun meşhur ‘Vals’i. O insanı acayip bir şekilde hipnotize eden müziğe söz yazmış, Mabel Matiz. Can Güngör’ün Grinko’nun piyanosuna sadece yaylı ve perküsyon katan düzenlemesiyle tüyler ürperten bir ‘tek kişilik vals’ olmuş. Düzenlemelerin hemen hepsi Can Güngör’e ait zaten.

Hayatın karanlık tarafına baktırıyor
Ben hâlâ albümün dehlizlerinde dolanmaktayım. Bir ‘Tuzla Buz’ tutup kendine bağlıyor, bir ‘Dört Duvar’... Çalkantılı bir ruhu var albümün, bırakmıyor sakin sakin dinleyesin. Arada ‘Adını Sen Koy’ dinlendiriyor biraz, ‘Ahu’ oynatıyor. Çok bilinmeyen, sakız olmamış cover seçimlerinden her zaman çok memnun kaldığım Mabel Matiz, Nazan Öncel’in ‘Bir Hadise Var’ını söylemiş bu kez. O da öyle bir uymuş ki ‘Gök Nerede’nin ruhuna...
Hayatla, düzenle, insanla derdi olan ama yine de aşka, yarına, insana umut bağlayan bir ruh bu. Mabel Matiz’in şarkıları hayatın karanlık ve kanayan tarafına baktırıyor insanı, ama bir yara bandı da yapıştırmayı ihmal etmiyor.
Madem ki bugün 1 Mayıs, sözüne Sinem Sal ile, müziğine Cihan Mürtezaoğlu ve Ali Kocatepe ile birlikte imza attığı, ‘güneşe, merhamete, kardeşliğe’ adadığı “Yasak ne ayol?” diye soran ‘Geziyorum Dünya İşte’ ile bitirelim sözü: “Üstat! Biz çiçek yetiştiriyoruz ağzımızda! Açalım da gör! Açalım da gör!”

Haberin Devamı

Mücadeleye devam!

Haberin Devamı

İzlediğim en aksamayan, akıp giden törenlerden biriydi, 19. Afife Tiyatro Ödülleri. Kabul etmek lazım, arada çok da gerekli olmayan esprilerden vazgeçemese de Korhan Abay usta bir sunucu ve bu töreni sıkıcı ‘uzatmalardan’
kurtarıyor.
Ödül almaya ve vermeye çıkanların konuşmaları da çoğunlukla kısa ve güzeldi. Ne kadar kısa, o kadar etkili, bunu bir gün herkes anlayacak umarım.
Neler kaldı sende o geceden derseniz; ‘Cambazın Cenazesi’ oyunuyla Cevat Fehmi Başkut Ödülü’nü alan gencecik yazar Firuze Engin’in ‘aman kızım çıkıp politik bir şey söyleme’ diyen babasına rağmen verdiği, ‘sahnede ve sokakta mücadeleye’ devam mesajıyla Yapı Kredi Özel Ödülü’nü alan büyük tiyatro savaşçısı Şahika Tekand’ın ona katılarak verdiği ‘bu daha başlangıç, mücadeleye devam’ sözü derim...
Bir de Tuğrul Tülek’in en iyi erkek oyuncu heykelini kucaklarken “Biz bu ülkede nükleer santral istemiyoruz” deyişi...
Teşekkür konuşmaları güzel tabii ama bazen bir cümleniz ve onu dünyaya söylemek için iki dakikanız vardır,
kullanmak gerekir.
Bu cümleler de gözden kaçmasın, kayda geçsin isterim...