Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

EY TÜRK KADINI, BiRiNCi  VAZiFEN ZAMANI DURDURMAK




Bir yazar arkadaşımız Hatice Aslan'a, "Topu topu 48 yaşında ama 58 gibi görünüyor. Fena kırışmış..." buyurmuş. Kimin haddine düşmüştür bu konuda başkasına, hem de gazete köşesinden öneride bulunmak?


Bu dünyanın, en çok da bu medyanın kadınlara sürekli daha genç, daha güzel görünmeyi dayatmasını çok tehlikeli buluyorum. Her daim en cazip malzememiz olan ‘neydi, ne oldu’ dosyalarıyla, ‘bir zamanlar kartaldı’ temalı foto galerilerle dört koldan gençlik sevdası pompalanıyor.
Kırışmayacaksın, buruşmayacaksın, kilo almayacaksın, sarkmayacaksın. Bunlar utanç verici durumlar. Tedavülden kalkmak, oyundan atılmak istemiyorsan, birinci vazifen zamanı durdurmak!
Fakat bu zaman denen şey durmadığına, eninde sonunda herkes yaşlandığına göre hastalıklı olduğu garanti olan bu durum ama, kadınlar tarafından da desteklenince, hatta savunulunca söz orada bitiyor benim için.

Haberin Devamı

Dudağım uçukladı
Önceki gün Sabah gazetesinde bir köşe yazısı okudum da ondan düşündüm bunları. Mevzu 'Lale Devri' dizisinin kaldırılmasıyken hop, oradan Hatice Aslan’a geçilmiş. Yazar arkadaşımız onu izlerken 'kadın kısmının bir yaştan sonra estetik cerrahiye ilgi göstermesi gerektiğini bir kez daha idrak etmiş', öyle diyor. “Yanlış mı anlıyorum acaba?” dedim, yok, "Ben oyuncuyum, ifadem bozulur dememek lazım” diye devam ediyor yazı ve iyice çığrından çıkıyor: “Aslen topu topu 48 yaşında ama 58 gibi görünüyor. Fena kırışmış...” Ve birkaç küçük operasyon geçirmesini önererek bağlıyor mevzuyu.
Hakikaten dudağım uçukladı. Hatice Aslan’ın hangi yaşta olduğuna bağlı olmaksızın gayet fıstık gibi olduğu gerçeğini bir kenara koyarak hayretlere düştüm. Bir insanın başka bir insana, bir gazetecinin bir oyuncuya estetik ameliyat olmasını önermek gibi bir hakkı var mıdır? Karşımızdaki kişi oyuncu, dikkatinizi çekerim. Eğer yetkinliğiniz varsa işini nasıl yaptığını, iyi bir oyuncu olup olmadığını tartışabilirsiniz, bu konuda kalem oynatabilirsiniz. Ama ‘kırışmış’ demek, ‘bıçak altına yatsın’ buyurmak nasıl bir şeydir? Mecbur mudur herkes gergef gibi dolaşmaya? Bazı insanlar da 50 yaşını devirse olamaz mı yani? Ama her şeyden önemlisi kimin haddine düşmüştür bu konuda başkasına, hem de gazete köşesinden öneride bulunmak? Ayıp diye bir şey vardır. Hayır, yoksa artık yok mudur?


'Ye, Dua Et, Sev'e yeni çeviri
Elizabeth Gilbert’ın çok satan kitabı 'Ye, Dua Et, Sev'in Julia Roberts’lı filmi gösterime girmeden önce bizdeki çeviride sorunlar olduğunu yazmıştım. Gilbert’ın kitabının birinci marifeti çok zeki ve eğlenceli diliydi ve Türkçesinde bu tadın olmadığından yakınmıştım. Geçen hafta Pegasus Yayınları’nın yaptığı yeni 'Ye, Dua Et, Sev' baskısı geçti elime. Sevinerek gördüm ki kitap iki yeni isim tarafından yeniden çevrilmiş. Takıldığım yerlere bir bir dönüp baktım, hepsinin degiştiğini gördüm. Bu durumda o zaman yazdığım artık geçerli değildir, kitabı yeni alacaklara duyururken yayınevini bu değişiklik için kutluyorum.


“Ekler bulunmaz burada”
Yurdum insanının sonsuz bir bahane üretme yeteneği var, hayranlık duyuyorum. Tuhaf bir durum mu var, ona daha da tuhaf bir gerekçe uyduruyorlar, anlamayıp tuhaf tuhaf bakan sen oluyorsun. O senin sorunun oluyor.
Önceki gün havaalanında gazete satın alıyorum, fakat günlerden pazar, gönül ekleri de elde etmek istiyor. “Filanca gazetenin eki var mı acaba?” diye soruyorum, içinde değil çünkü. Mağazadaki arkadaşın yüzünde bir “Beni uğraştırma şimdi” bakışı, “Yok, gelmedi” diyor rafın altına göz bile atmadan.
Ama işte karşısında ısrarcı bir bünye var, “Aaa niye, gelmedi mi, emin misiniz?” gibi sorularla bunaltıyorum adamı. Sonunda açıklamayı gediğine koyuyor: “Havalimanlarına ekler gelmez kolay kolay.”
Nasıl yani? Ben her zaman okuyorum, yeni mi çıktı bu? “Neden?” diyorum, hemen cevap geliyor: “Yolcular sağa sola atıyor, şikayet oluyor.”
Buyrunuz. Yolcular gazete eklerini sağa sola atıyorlarmış! Arkadaş bu açıklamadan tatmin olarak uzaklaşmamı bekliyor, herhangi bir mantığı varmış gibi. Sonuç mu? Rafın altından çıkıyor aradığımız ekler bir bir.
Ama biz ısrarcı olduğumuz için. Dağıtımcıların dikkatine.