Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tuz buz olmuş bir ayna... Tektaşı düşmüş bir yüzük... Dağılmış bir inci kolye... Gözü oyulmuş bir oyuncak bebek... Kırık aynalar, rujlar, kalpler...
“Güldünya Şarkıları” simsiyah kutusunun içinden bütün bu paramparça imgelerle birlikte çıkıyor. Kadın dünyasına ait olan - olduğu düşünülen - her şeyle birlikte... “Kadınlar çiçektir, hayatımızın süsüdür, başımızın tacıdır...” ya hani...
Yeri gelince yere çalmaktan çekinmediğimiz tacı...

Güldünya Şarkıları

Bu albümü çok zamandır bekliyordum. Fikri Temuçin Tüzecan’a ait projenin danışmanlarından olan arkadaşım Naim Dilmener’den adım adım dinlemiştim gelişmeleri... Sonunda “Güldünya Şarkıları” çıktı işte.
Yıllardır bildiğimiz bir marşla, avukat Filiz Kerestecioğlu’nun yazıp Mustafa Ceceli’nin yeni düzenlemesiyle bambaşka bir ruh kattığı “Kadınlar Vardır” ile açılıyor albüm... Nazan Öncel’in sesini duyuyoruz ilk... “Susmamız oturmamız / Hep boyun eğmemiz / Hayatı seyretmemiz / İstendi bugüne dek”
Sonra Aylin Aslım, Aynur, Nilüfer, Zuhal Olcay, Sezen Aksu, Rojin: “Suskunduk ve bekledik / Yaşandı, seyrettik / Sonunda yeter dedik / Bir daha susmayana dek” Yerinizde doğrulup düşük omuzlarınızı dikleştiriyorsunuz zaten ilk adımda. Sonra albüme adını veren “Güldünya” geliyor... Suçu ailesinin istemediği birini sevmek olan, bedelini ağabeyleri tarafından kurşunlanarak ödeyen Güldünya Tören’in artık bir sembole dönüşmüş yüzü geziyor şarkının içinde. Aylin Aslım’ın şarkısını Sezen Aksu’dan dinliyoruz bu kez.

Şarkı değiş - tokuşu

Albümün hoşluklarından biri bu şarkı değiş - tokuşu. Nilüfer’in bestesi “Karar Verdim”i Aylin Aslım’ın, Sezen Aksu’nun sözünü Meral Okay, müziğini Uzay Heparı ile yazdığı “Masum Değiliz”i Şebnem Ferah’ın, onun “Sil Baştan”ını Rojin’in yorumuyla dinliyoruz.
Zuhal Olcay Funda Arar’ın sesinden tanıdığımız Febyo Taşel bestesi “Neyse” ile aşka meydan okurken, Funda Arar Onno Tunç imzalı bir Zuhal Olcay klasiğini, “Dünden Sonra Yarından Önce”yi seslendiriyor.
Bir zaman en radikal sözleri duymaya alıştığımız Ajda Pekkan bu kez ılıman sularda yüzüyor. Şehrazat yıllar önce Fikret Şeneş’in “Kapı açık arkanı dön ve çık” feryadını armağan ettiği kadına “Sevdiğinin arkasındaki gizli kahraman” rolünü uygun görmüş.
Ayten Alpman 40 yıl önceki şarkısı “Ve Tanrı kadını Yarattı”yı tekrar söylemiş ve “Pes” diyorsunuz dinleyince. “Adım Kadın” var sonra albümde. Bora Ayanoğlu’nun yazdığı ve Türk popunun ilk ‘feminist’ şarkısı kabul edilen... Hümeyra ile efsane olmuştu, şimdi Emel Müftüoğlu bir kez daha adını veriyor ‘kadın’a...

Gayrı resmi marş

Meydan okuyan kadının gayrı resmi marşı da var: “Hür doğdum hür yaşarım, kime ne kime ne...” Ülkü Aker’in sözleriyle... Ve de kim söylüyor bu kez? Nilüfer!
Gelelim yeni şarkılara... Şevval Sam’ın “Kibritçi Kız”ı... Çocukluğumuzun o en hüzünlü masalından yaralı bir aşk şarkısı yazmış Şevval. Sevgisiz bırakıldığınız, içinizin üşüdüğü bir anda, asıl ateşin sizin içinizde olduğunu, son kibritinizi yakıp o buz gibi sevdaya veda edebileceğinizi hatırlayın diye.
Albümün Kürtçe şarkısı Aynur’dan... “Qumrike - Kumrucuk...” Sonra Nazan Öncel’den işçinin kızı Leyla’nın öyküsü. “Hayat gülleden ağır / Bunlar hem kör hem sağır / Kalk Leyla kalk anlat her şeyi...” Bildiğimiz ‘sokak kızı’ Nazan Öncel’den sert bir çığlık...
“Güldünya Şarkıları”na kulak verin. Kadınlık halleri inci kolyeden, kırmızı rujdan çok başka bir yerlerde... , “Kadınlar çiçektir” diye diye yapraklarımız yolunuyor, fark edin lütfen...

Haberin Devamı

SMS mevsimi açıldı
Gene geldi SMS mevsimi... Bayram, seyran, yılbaşı, Sevgililer Günü... Cep telefonlarında şenlik var.
Bir dönem bir internet portalında çalışıyordum ve arkadaşım Ufuk’la işlerimizden biri ‘özel günlerde’ genel cep mesajları hazırlayıp insanlara sunmaktı. “Benim uzakta yaşayan bir amcam var, bayramını kutlayacağım ama ne diyeceğimi bilemiyorum” diyorsanız, buyrun burada hazır söylenmişi var...
Böyle böyle iyice soğudum ben bu SMS meselesinden. Gelen her mesajın samimiyetini sorguluyorum, kim bilir nereden alıntı diye bakıyorum.

Yüzyüze olmaz

Bir de bu kadar mı kötüye kullanılır bir şey. Artık her şey kısa mesajla halledilebiliyor. Aşkınız cep mesajıyla başlayıp aynı şekilde sona erebilir mesela... O “Telefonda olmaz, yüzyüze konuşalım” devri geçti artık.
Hayatımızın ne kadarı “Mesaj yolladım, almadın mı?” ile geçiyor bir düşünün lütfen. Üstelik ‘iletim raporu’ diye bir icat çıktı, artık tam kaçta aldığını bile biliyoruz. Hayal gücünün işi bitti. Alıcının o anki duygusunu iletemiyor ama size SMS farkındasınız değil mi, yüzünde bir gülümseme mi oluştu, yoksa kızdı mı? Sıkıldı mı?
Bunu anlamanın yolunu da bulsunlar iyisi mi... Artık hiç yüzyüze gelmeyelim, cep telefonlarımız anlaşsın yeter...