Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hayattan bir  ‘kurt adam’ öyküsü



Bir genç kız gözünü açtığından beri anne babası tarafından tek bir hedefe yönlendirilmişse, - okumak, iyi bir eğitim almak, illa ki Oxford’a kabul edilmek - onu yolundan ne çevirebilir? Daha doğrusu ona bu kesin hedefe giden yoldan sapma cesaretini ne verebilir? Bunun en genel geçer cevabı, ‘aşk’ galiba. Yaş 16 ise, insan gözünü ancak bu güçle karartabilir, bütün dünyaya kafa tutabilir.
Gelgelelim ‘dünyanın’ da kafası onunla beraber karışırsa, ortaya ağır bedeller, en hafifinden bütün bir ömre damgasını vuracak bir ‘hayat dersi’ çıkabilir.
Bu yılın Oscar adaylarından 'An Education' , her ne kadar dilimize 'Aşk Dersi' diye çevrilmiş olsa da, basbayağı ağır bir hayat dersini anlatıyor aslında. Zaten filmdeki hikayenin asıl kahramanı İngiliz gazeteci Lynn Barber, o yılları anlatıp bünyesinden atabilmek için 65 yaşına kadar beklemiş. Sonunda, 90’larını süren anne babasını üzmeyi de, kötü evlat olmayı da göze alıp dökmüş içindekileri.
Olaylar 1961 yılı İngilteresi’nde cereyan ediyor. Lynn, filmdeki adıyla Jenny, anne babasının tek çocuğu, sorumluluk sahibi bir evlat, iyi bir öğrenci. Önündeki yegane hedef Oxford, hayallerinde ise Paris’te yaşanacak Gauloise kokulu, Juliette Greco soundtrack’li bir hayat var. Bunun için okuyor, kendisine hayal ettiği hayatı kurabilmek, özgür olabilmek için.
Ve fakat, bir gün yağmurda elinde çellosuyla otobüs durağında beklerken 30 yaşlarında hoş, hatta tam anlamıyla şeytan tüyü sahibi bir adam olan David çıkageliyor ve Jenny’nin bütün düzenini alt üst ediyor.
Dersler kırılmaya, David’le gezilmeye, aileye bolca yalan söylenmeye başlanıyor. Hatta bu numaraların başını da, tez zamanda anne babayı da etkisi altına alan David çekiyor. Hikayeler uydurmakta, akıl ve gönül çelmekte üstüne yok. Nitekim Jenny de bütün gelecek hayallerini beyaz atlı prensinin ellerine teslim etmekte tereddüt etmiyor.

Başroldeki Mullighan’a dikkat

Sonucun ne tür bir hüsran olduğunu anlatarak filmin tadını kaçırmayalım. Ama şurası kesin, 17’sinde yaşadığı hayal kırıklığı Lynn Barber’ın peşini bir ömür bırakmamış. En çok da anne babasına kızıyor, ergenlik çağındaki kızlarını bu adamın eline teslim ettikleri, hatta “İyi bir kocan olursa iyi bir eğitimin olmasa da olur” diyerek o güne kadar kurduğu bütün inanç sistemini alt üst ettikleri için.
Tek bir faydası olmuş yaşadıklarının belki, o da sürekli insanlardan şüphelenen, kendisine söylenene inanmayan biri olduğu için başarılı bir röportajcıya dönüşmesi. Masumiyetini kaybedip mesleğini kazanmış, bu bir kazançsa.
Barber’ın anılarını, imza attığı her işe pırıltılı damgasını vuran Nick Hornby senaryolaştırmış, en çok 'Wilbur Ölmek İstiyor' ile tanıdığımız Danimarkalı yönetmen Lone Scherfig çekmiş. Jenny rolünde şahane bir Carey Mulligan var, izlemeye doyamıyor insan.
Eğer kurt adam öyküleri, Anthony Hopkins ve Benicio del Toro gibi iki karizmatik kurt adam izleme fikri size cazip gelmiyorsa, bu haftanın en iyi seçimi 'An Education' olabilir. Hem oradaki ‘kurt adam’ da diğerlerinden daha az korkutucu değil!