Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Nedir bu heykel sanatının yurdum insanıyla imtihanı, anlamak mümkün değil! Her yeni güne bir heykele verilen zarar haberiyle başlıyoruz. Bitmeyen bir “Siz yapın, biz yıkalım”, “Siz restore edin, biz kıralım”, “Siz temizleyin, biz üzerine boya atalım” döngüsü...

Bursa’nın Nilüfer ilçesinde düzenlenen Uluslararası Kuzgun Acar Heykel

HEYKELLERİN BİTMEYEN ÇİLESİ
Sempozyumu’nda Vietnamlı Van Hoang Huynh’un yaptığı zavallı heykelin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi, malum. Adı ‘Özgür Olmak’ olduğu için mi göze batıyor, “Ne bu efendim, özgürlük ahlaksızlık demek mi?” gibi düşünceler mi uyandırıyor, ne oluyor da göze müstehcen görünüyor, ne geçiyor zihinlerden, tahmin edemiyoruz ki... Bildiğimiz, beğen-miyor, onu yok etme hakkını görüyor kendisinde ve önce siyah boyayla sıvıyor üzerini. Baktı mesaj alınmadı, heykel temizlendi, bu sefer mavi boya atıyor ki daha anlaşılır olsun.

Haberin Devamı

Daha önce yazılı olarak “Edep ya hu!” emri almış heykel de gördük, herhalde sırada bu var.

Nilüfer’deki Kuzgun Acar Sempozyumu zaten dertli bir etkinlik. Ukraynalı heykeltıraş Gutyrya Vyacheslav’ın armağan ettiği ‘Adem ile Havva’ heykeli de müstehcen bulunmuştu zamanında.

İzmir’de metro istasyonundaki ‘Müzisyen’ heykeli sonra... Bunlar hep birkaç ayın olayları. Kırılmalara doyamadı o heykel de. Sebep? Müstehcen! “Metrodan inenlere sorduk, ‘Gözlerimize inanamadık, bu bizim topluma uymaz’ dediler” diye bir iki haber desteğiyle de sonu getirildi.

Michelangelo bizde yaşamadı diye yatıp kalkıp dua etmeliyiz, bir çöpü kalmazdı bugüne.

Sadece müstehcenlik olmuyor dert tabii. Orhan Veli’nin martısına huzur vermemenin başka bir açıklaması olmalı. Ya da heykel vandalizminde bu sabahın sıcak gelişmesinin: Yoğurtçu Park’taki Fikret Mualla heykeli de kırılmış.

Evet, hep beraber lanetliyoruz Twitter’da: “Elleri kırılsın”. Ve fakat kırılmıyor ki, sorun orada.

Güzel haberler de var

Baktım, bir haber daha: Yurdumuzun ilk heykel müzesi açılmış, Sivrihisarlı heykeltıraş Metin Yurdanur tarafından, Ermeni Surp Yerortutyun Kilisesi’nin bahçesinde. “Kızıl taşlardan yapıldığı için diğer ismi Kızıl Kilise” diyor haberde. Gel de korkma, hem Ermeni kilisesi hem kızıl, hem de heykeller var içinde.

Haberin Devamı

Çok güzel bir haber aslında. Metin Yurdanur kilisenin bitişiğindeki evini Belediye’ye süresiz devretmiş, konak belediye tarafından restore edilip anıt müze ve heykel atölyesine dönüştürülmüş. Atatürk’ten Kazım Karabekir’e, Muzaffer Sarısözen’den Nene Hatun’a, Yunus Emre’den Karacaoğlan’a ünlü isimlerin heykelleri de var dağların yamacında; ‘Özgürlüğe Uzanan Eller’, ‘Balerinler’, ‘Madenciler’ gibi temaları olanlar da...

Sevinmek lazımken endişeleniyor insan. Umarım başlarına özel koruma dikmek gerekmez.