Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sevgililer Günü münasebetiyle ortalığı saran kırmızı kalp taarruzundan kaçmaya çalışır, bir yol bulamazken bir zarf geldi masama. "Sayın Asu Maro" yazıyordu üstünde: "Kışlarda Kalbinden Çıkma..."
Hah dedim, bu bir işaret. Birisi bana "Kalbine kapan, başka çaren yok" diyor. Devam ettim okumaya: "Dengesi kıl üzerinde duran bir kazanma, kaybetme tahterevallisinin üzerindeysen boşver, gitsin. Mutsuz kadınları dansa kaldırma."
İlginç... Zarfı açtım, içindeki kitabın adıydı 'Kışlarda Kalbinden Çıkma'. Kapaktaki isim, Aykut Tankuter. Reklam sektörünün koşuşturması içinde bir gün durup kendine bakmaya karar vermiş, 'Yalnızlığın Işıkları Deniz Fenerleri' ve 'Trenler Anılardan Geçer' adlı iki kitabı, film ve dizi senaryoları, bir de Altın Portakal'ı olan bir yazar.
Şimdi nasıl tanımlasam biraz eksik, biraz fazla kalacak bir dizi yazıyı bir araya getirmiş bu kitabında. Aşkı mı anlatıyor? Evet, Yalnızlığı? Kesinlikle. Yaralarımızı? Hepimizde olan ve şaşırtıcı biçimde birbirine benzeyen. Çocukluğu, anıları... Bugünü, yarını... Hayatı o zaman? Galiba en doğrusu bu. Bir hayat akıyor sözcüklerin içinden ve insanda sahiden bir koltuğa gömülüp battaniye altına girip, iyice kendine kapanıp izleme isteği uyandırıyor.

Haberin Devamı

Kalbinizden çıkmayın
Zamanın durduğu tavanarası
"Hayat koşsun, ben durayım. Zaman aksın, ben dışına çıkayım, bahar gelene kadar da orada kalayım" istiyorsunuz okurken. Kasvetli bir duygu değil, aksine huzurlu. Tam bir kış kitabı. Sayfa aralarına anlatmak istediklerini görsel olarak da desteklemek için bazı obje fotoğrafları koymuş Aykut Tankuter. Onlarla beraber zamanın duruduğu tavanarası atmosferi tamamlanıyor ve okuru da iyice sarıp sarmalıyor kitabın ruhu.
Milliyet Sanat dergisinde Miraç Zeynep Özkartal'ın sorularını yanıtlayan Aykut Tankuter, "Kendinize bakın" demiş birkaç kez: "Puzzle gibiyiz hepimiz. Siz önce kendi formunuz, bütün bir parça olun ki; yanınıza yaklaşacaklar da ona göre karar versin. Ama biz tam bir parça olmadan yanımıza gelenlerle bütün olamıyoruz."
Bunu bence insan her gün tekrarlamalı, eksik parçasının başka birinde olmadığını. Onu kendisi tamamlamazsa öbür yarısını arayan bir yarım elma olarak ömrünü tamamlayacağını.
Ve bu Sevgililer Günü hengamesinde aşkı arayan, özleyen, hatta yılıp aramaktan vazgeçmiş bütün kalpler için önerim olacak Goa Yayınları'ndan çıkan bu kitap. Kırmızı kalp - gül - iç çamaşırı terörünü izleyip sinir olacağınıza alın elinize, kalbinize kapanın.
Tam bu anda arkasını çeviriyorum kitabın, suçüstü yakalanmış gibi hissediyorum kendimi. "Her şey bir 'amaç' için yapılırken, okur da gelir bu oyuna. Çevirip bakar kitabın arkasına. İster ki bir 'neden' bulsun okuması için ve okursa ne olacağına dair de bir sonuç..."
Cem Mumcu yazmış bu satırları. "Bu kitabı okumanız için akla dair bir 'neden' yok" demek için yazmış. Ve 'bir sonuca' varamayacaksınız bitirdiğinizde.
Ama ihtimal, daha dikkatli bakmaya başlayacaksınız kendi içinize bir süre için bile olsa. Ve bakarken bakarken o hep aradığınız parçanızı bulacaksınız derinlerde bir yerde. Bilahare bir başka 'tam' insanla karşılaşma, belki bir sonraki Sevgililer Günü'nü onunla kutlama umuduyla birlikte. Az şey mi?