Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şehrimize üç gündür lapa lapa kar yağarken dinlemekte olduğum iki albümden söz etmek istiyorum bugün. Aslında üç, ama üçüncüsü 'Acı Aşk' filminin müziklerinden bazıları olup ne yazık ki toplu halde piyasada bulunmamakta. Ama mesela Emiliana Torrini’den 'If You Go Away'i, muhteşem Dresden Dolls’dan da 'Miss Me'yi dinleyerek filmin arızalı havasını soluyabilir, Levent Yüksel’in de tez zamanda 'Seni Yakacaklar'ı bir albümüne koymasını umabilirsiniz.
Dinlediğim ikinci albüm, geçen yaz Uluslararası Caz Festivali kapsamında Esma Sultan’da izleme şansına sahip olduğum ‘isot sesli’ Yasmin Levy’den 'Sentir'. Artık tanıyoruz Yasmin Levy’yi, hele hele İbrahim Tatlıses ile canlı yayında yaptığı 'Seni Sana Bırakmam' düetinden sonra. Tabii böyle tanıtmak haksızlık, The Guardian kendisini 'Dünya müziğinin yeni süperstarı' diye sunarken ama...
Manisa’nın İzmir’e çok yakın bir kasabasında dünyaya gelen müzisyen Itzhak Levy’nin kızı olan Yasmin, babasının izinden yürüyor ve daha çok Flamenko ile harmanladığı Sefarad şarkıları söylüyor, Ladino dilinin yaşaması için bir misyoner gibi çabalıyor. Özellikle 2007 tarihli 'Mano Suave' albümünün satış rakamları onun bu çabasının hiç de boşa çıkmadığının kanıtı.
Yeni albümü 'Sentir'de ise gene Sefarad şarkıları, kendi besteleri ve bazı sürprizler var. Misal, Leonard Cohen’in 'Hallelujah'sı. İspanyolca sözlerle söylüyor Yasmin Levy parçayı ve ‘hem tanıdık, hem yepyeni’

Karlı günlere iki kadın sesi
bir şey çıkarmış ortaya. Cidden dinlemeye değer. Sonra bir yaşındayken kaybettiği babasının arşivden geler sesiyle yaptığı bir düet var, çok duygulu. Zaten albümün tamamı öyle, sözlerin İngilizce ve Fransızca tercümeleri var kapakta ama tek kelime anlamasanız, Yasmin Levy’nin sesi ve yorumu yetiyor ortada fena halde hisli, hatta yürek paralayan bir durum olduğunu anlamaya.

Haberin Devamı

Düzenlemeler iyi, şarkılar iç ferahlatıcı
Peki o zaman, o paralanan yürekler için de bir öneride bulunalım. Ayşe Özyılmazel’in albümünü dinlemekte geciktim, türlü sebebi var, itiraf etmeliyim ki en önemlisi, beğenmemem halinde o insanı çileden çıkaran 'kadın gazeteciler birbirini sevmiyor' klişesiyle bir kez daha karşılaşmak. Ve fakat, ne mutlu ki albüm beni hiç böyle bir ikilemde bırakmadı.
Türk popunun gelmiş geçmiş en iyi şarkıcılarından biri olan Neco’nun kızının iyi bir sese sahip olmasında şaşılacak bir şey yok tabii. Ama üstüne üstlük şarkılar da iyi, düzenlemeler çok iyi, tamamı iç ferahlatıcıydı. Mert Ekren’i keşfettiğim için çok mutluyum bu vesileyle, rap’ten Balkan ritmlerine türlü çeşit müziği bir güzel içiçe geçirmiş.
'İstanbul’un Kızları' ve 'Enerji' şimdilik bilinen şarkıları albümün. Bana sözü müziği Mert Ekren’e ait 'Çocuk' başta olmak üzere 'Evler Yansın', 'Temmuz', 'Taşıyo Baksana' ve de 'Abla' çok iyi geldi. Belki Ayşe’ninki gibi hep haklı çıkan bir ablaya sahip olduğum içindir.
Önerim, bu albümün ‘medyatik bir figür’ olarak Ayşe’yi filan bir kenara bırakarak ön kabulsüz dinlenmesi.
Ayrıca kapakta niye ‘bize’ nanik yapıyor olsun anlamadım, belki hayata yapıyordur, o da bunu hak etmiyor mu Allah aşkına?