Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gene bir ‘ilişkilerde yaş farkı’ muhabbetidir gidiyor. Halis Toprak ile 17 yaşındaki karısının durumu üzerine kalem oynatmayan kalmadı. Şimdi sıra konunun bilirkişilerine mikrofon uzatmaya geldi.
Kimdir bu ‘bilirkişiler’?  Hayatının bir döneminde kendisinden çok küçük yaşta bir kadınla beraber olmuş veyahut zaten bunu alışkanlık haline getirmiş, ‘yaş 70, iş bitmemiş’ imalarını dillerinden düşürmeyen er kişiler... Onlara soruluyor habire, “Caiz midir?” Herhalde bu mercilerden olur çıkarsa durum aklanacak.
Gelgelelim yıllar önce kendisinden 35 yaş küçük üvey kızıyla evlenen Refik Erduran, kendisiyle Sabah gazetesinde yapılan röportajda onay vermiyor söz konusu evliliğe. “Fiziksel olarak da, manevi olarak da” itici buluyor.
Kendi durumunun bununla kıyaslanmasını ise zinhar kabul etmiyor.  Onlarınki tam tersi “Toplumda örnek alınacak uygarlık ve olgunluk örneği” imiş. 

Annenin kocası

Yok artık! Tamam kimsenin kimseyi yargılayacak hali yok, Refik Erduran’ın üvey kızı da annesinin boşandığı adamla evlenirken kendini bilecek yaştaymış, yaptığı seçim de kendi tasarrufudur kuşkusuz. Ama bunun “toplumda örnek alınması gereken” bir davranış olduğunu iddia etmek biraz fazla olmuyor mu?
Bir kere yaş farkını geçtim, her şeyden önce söz konusu olan insan ‘annesinin kocası’dır, arkadaş kocasına  sevgilisine karşı cins gözüyle bakmak bile kabul edilesi bir davranış değildir, hele ki anne... Burada çok medeni bir aile ilişkisi vardı, alan razı veren razıydı mavalını kimse kimseye okumasa iyi olur, hepimiz insanız, sancılı bir durum olduğunu tahmin etmek güç değil. 

Doğanın torpili

Dediğim gibi, bunu yargılamaya da kalkmaz, kendi iç işleri diye bakardım aslında, sayın Erduran çıkıp ne derece örnek bir ilişki yaşadığına, buna karşılık Halis Toprak’ınkinin ne kadar çarpık bir durum olduğuna dair tam sayfa bir röportaj vermeseydi...
İster istemez pek çok kadın gibi benim de aklıma tersi durumlarda olabilecekler geliyor... Doğanın erkeğe geçtiği torpili toplum eliyle biraz fazla abartmıyor muyuz?
Tamam erkeğin yaşı ilerledikçe kadın karşısında birtakım avantajları olabilir ama bu kadar da değil... Ayşe Arman’ın da dün yazdığı gibi, “72 yaşında bir erkek 72 yaşında bir erkektir” neticede. Ne kadar ona doğaüstü özellikler atfedersek edelim bu gerçeği değiştiremeyiz. Adı Halis Toprak da olsa, Silvio Berlusconi de...

Haberin Devamı

Örnek alınacak durum

Hızı durdurun!

Hep daha hızlı, durmak yok, düşünmek yok. Sürekli hareket edelim, duranın üstünden atlayalım, daha iyisi üstüne basıp geçelim!
Çağımız hız çağı. Sürat bir numaralı kılavuzumuz. Daha hızlı koşarsak belki yetişebiliriz bilmediğimiz menzile.
Çalışalım deli gibi, üç işte, beş işte birden... Geceleri kulüplere atalım yorgun bedenimizle mutsuz beynimiziÖ Kendi kendimize kalırsak düşünebiliriz, düşünürsek zor gelir belki bu oyuna tam gaz devam etmek artık.
Biz gürültü patırtı içinde devam ederken yarışımıza, birileri gelir şalteri indirirse ne olacak peki? O gözlerimizi kör, kulaklarımızı sağır eden tempo durursa bir gün?
Kendi nefesimizi duymaya hazır mıyız? Kalp atışlarımızı?
Romanya’da kendilerini hayatın deli hızına kaptırmış üç genç; yan yana düştüler bir gün. Mutsuzdular, bunun bile farkında değildiler. Elele verip şalteri indirdiler bir an için. Önce oyun gibiydi yaptıkları, sonra hayatlarının tek gailesine dönüştü.
Gece kulüpleri, eğlence merkezleri sustu. Bütün ülke bu ‘anarşist’leri konuşur oldu. Gece yarısı ortaya çıkıyorlardı, tempoyu durduruyorlardı, neydi dertleri?
Siz de kendinizle baş başa kalmaya hazırsanız, bir cumartesi akşamı Beyoğlu Mask’a gidin. Romanya’nın genç kuşak yazarlarından Gianina Carbunariu’nun yazdığı, imzasını cesur işlere atan Özen Yula’nın sahnelediği bir oyun oynanıyor orada. Adı “Stop the Tempo”.
Üç genç ve yetenekli oyuncu; Sezgi Mengi, Sanem Öge ve Selin Zafertepe oynuyor. Bilhassa “Canım Ailem” dizisinin Yiğit’i Sezgi Mengi’yi bambaşka bir rolde şahane bir performans sergilerken izliyorsunuz. Ayrıca yaz sıcağında iyi bir oyun görüp mutlu çıkıyorsunuz... İyi şeyler de oluyor ne güzel...