Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aile zaten kendi içinde türlü türlü girdap barındıran bir kurumken, içindeki en ilginç ikili alt gruplardan biri de, kız kardeşlik müessesesidir. Ya da abisi ya da erkek kardeşi değil ablası olan biri olarak bana öyle geliyor, bilmiyorum. Tam da bu sebeple, kız kardeşleri anlatan kitaplar, filmler ilgimi daha bir başka çeker. Bizde de çok örneği yok. O nedenle Ramin Matin’in bu hafta gösterime giren ‘Kusursuzlar’ı daha konusu itibariyle beni cezbetti.

Orta sınıftan iki kız kardeş
Bir kere orta sınıftan iki kız kardeşti, kahramanları. Bir, bizde kadın hikayesi pek az anlatılır; iki, orta sınıf epeydir anlatılmaya değer hiçbir sıkıntısı olmayan insanlar topluluğu muamelesi görmekte. Bütün hikayeler, gerilimler, dertler tasalar kırsalda ve varoşlarda yaşanıyor sanki.
Nitekim Ramin Matin de bu konuda eleştiriler aldığını söylüyor, Nil Kural’ın Milliyet Sanat dergisi için yaptığı söyleşide. En iyi film ve yönetmen ödüllerini aldığı Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “Niye burjuva filmi yapıyorsun?” diye sorgulayanlar olmuş.
“Türkiye’de orta sınıf hakkında bir film yapmak ayıp sanki” diyor. Halbuki orada da çok ilginç karakterler, yaşamlar, anlatılacak hikayeler var ve ‘Kusursuzlar’ da bunun başarılı örneklerinden biri.

Yolunda gitmeyen bir şeyler var
Kız kardeşlerimiz Lale ve Yasemin, 30’lu yaşlarındalar ve çocukken gittikleri kasabaya, anneannelerinin evine başbaşa tatile gelmişler. İlk bakışta ne huzurlu, ne tatlı bir durum... Lale anestezi uzmanı, Yasemin eczacı. Denize gidiyorlar, akşam kardeş kardeş yemeklerini yiyorlar, bahçede uzanıp eski günleri yad ediyorlar.
Fakat filmin atmosferine ilk andan itibaren sinen bir gerilim var ortada. Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hissediyorsunuz, tam çıkamıyorsunuz işin içinden.
Belli ki kapanmamış hesaplar var iki kardeş arasında ve zaman zaman tam açılacak gibi olup yeniden kapanıyor.
Lale’nin telefonlarını açmadığı bir sevgilisi ya da kocası var, onunla bir derdi olduğunu düşünüyorsunuz. Yasemin zamanında Lale’yi birtakım aile işleriyle bir başına bırakıp gitmiş, ona kızgın olduğu tahmin ediliyor. Anne-baba nerede sonra? Hep tahminler, tahminler... Bu arada komşu evde oturan bir genç adam çıkıyor ortaya, Kerim; iki kardeş arasındaki çatışmayı iyice belirginleştiren bir eleman olarak.

‘Başka Sinema’ salonlarında
Filmin yapımında da imzası olan Emine Yıldırım’ın yazdığı senaryo, öyle başarıyla örülmüş ki, ortadaki gerilim bir görünüp bir kayboluyor, seyircinin merakını da sonuna kadar ayakta tutuyor. Bir bakıyoruz birbirini çok seven iki kardeş var ortada, bir bakıyoruz iki düşman. Ve aralarında da bir sır... Belki tek eleştirimi bu noktaya yöneltebilirim, seyirci o sırdan biraz mahrum bırakılıyor diye düşündüm film bittiğinde. Merak ettiğimiz her şeyi tam öğrenmiş olmadık. Ama bu, anlatılmak istenen ana meseleye zarar vermiyor.
Yasemin ile Lale, daha önce izlemedinizse keşfettiğinize çok sevineceğiniz iki oyuncu; Esra Bezen Bilgin ve İpek Türktan tarafından oynanıyor. Kerim’de İbrahim Selim için de aynı şey geçerli.
‘Kusursuzlar’ bu yılın kaçırılmayacak filmlerinden biri. ‘Başka Sinema’ salonlarında gösterime giriyor, seanslar için http://www.baskasinema.com/filmler/kusursuzlar adresini takip edebilirsiniz.