Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu yılki Altın Kelebek Ödül töreni bir kez daha gösterdi ki; oyunculuk başka bir meslek, sunuculuk başka. Biz bunu anlamamakta fena halde ısrarcıyız.
Bir insan ünlü bir oyuncuysa, bir de yakışıklı ya da güzelse; bunu, onun bir töreni baştan sona alıp götürebileceğinin teminatı sayıyoruz.
İşin acı tarafı, buna o güzel ya da yakışıklı oyuncu da inanıyor olmalı ki, böyle bir sorumluluğu üstleniyor. “Tamam, ben yazılmış bir rolü oynayabiliyorum ama acaba uzamaması, aksamaması, sarkmaması gereken bir gecenin bütün akışını seyircileri sıkıntıdan öldürmeden götürebilir miyim? Beklenmedik bir şeyle karşılaştığımda maharetle durumu kurtarabilir miyim?” demiyor.
Sonuç:
İyi bir oyuncu olarak tanıdığımız Mete Horozoğlundan bir potlar, soğuk şakalar, kendisine bayılanları bile çileden çıkartan laf kalabalıkları geçidi...
Ayrıca, ne kadar rahat olduğunu göstermek için mi, her ne sebeptense artık, sahneye çıkanlara “Eyvallah abi” demeler...
Bütün bu performans, kendisini Twitter’ın en çok konuşulanları listesine taşımayı başardı. Ve Mete Horozoğlu ne ilk, ne de son.
Bu izlediğimiz kaçıncı iyi oyuncu-kötü sunucu kombinasyonu?
Ama mecbur musunuz Allah aşkına? Siz; her oynadığı iş ilgiyle izlenen, iyi bir oyuncusunuz... Değiyor mu, başka bir meslek olan sunuculuğa kalkışıp, bu şekilde dillere düşmenize?

Haberin Devamı

BU ÖDÜL ATEŞE UÇAN PERVANELERE

Twitter’ın TT listesinde Altın Kelebek gecesinden bir isim daha vardı: Güne hem haber alıp, hem moralimizi bozmadan başlamamızı sağlayan İrfan Değirmenci.
Bu ne kadar zor bir şey, farkındasınız değil mi bu ülkede ve bu dünyada?
Elini nereye atsan bir kara haber... Ama İrfan Değirmenci, Ertuğrul Albayrak ve ekipleri; hayatın en sert gerçeklerini ortaya koyan iyi habercilik yaparken, bir yandan araya ufak umut kırıntıları serpiştirmeyi de ihmal etmiyor. Tam içiniz daralırken, hayatın tatlı bir yanını göstererek, gülümsetmeyi başarıyorlar.
İrfan Değirmenci zaten sabahın yedi buçuğunda bir enerji bombası olarak çıkıyor karşımıza. Yüzünde insana ‘bir gün her şey iyi olacak’ duygusu veren bir ifadeyle aktarıyor haberleri.
Gezi döneminde sokakta olan biteni en iyi aktaran haber ekiplerinden biriydiler. Nitekim İrfan Değirmenci haber spikeri olarak Altın Kelebek’ini alırken yaptığı konuşmayla da Twitter’a damgasını vurdu.
“Kelebekler” dedi, “Geçen yıl sokaklarda, parklarda her zamankinden daha özgür, daha renkli ve daha kırılgandılar.”
Ardından da sözü Soma’ya getirerek ödülünü ‘Ateşe uçan pervanelere ve alın terini, emeği, helal lokma yemeyi bilen tüm güzel canlara’ armağan etti...
Biz de kutlayalım bir kez daha...

Haberin Devamı

YAZIK DEĞİL Mİ BU ÇOCUĞA?

Herkes gibi ben de bayılmıştım ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisinde...
Yaşının çok üzerinde bir yeteneği vardı, izlemeye doyamıyordu insan. Ama giderek magazin programlarında da yaşının çok üzerinde açıklamalar yapmaya başladı, tadı kaçmaya başladı işin.

YETENEĞİ BAKİ
Şimdi ‘Küçük Ağa’nın başrolünde... Yeteneği baki... Ama benim vicdanım dokuz yaşındaki bir çocuğun gözümüzün önünde büyümesini izlerken sızlıyor.
Geçen hafta Hürriyet’ten Hakan Gence, Emre Berke Zincidi’yi almış, en büyük aşkı manken Irina Shayk’la buluşturmuş.
Yaptığı açıklamalar içler acısı...
Kendisi tabii ki Ronaldo’dan daha yakışıklıymış, zaten kıskanç değilmiş, kendisi 20 olduğunda Ronaldo yaşlanacakmış, o onu kıskansınmış, Ronaldo birgün boş olsa, Irina’yı alır Reina’ya gidermiş, ayrıca bir de şarkıları varmış, “Kalbimin tek sahibine, ömürlük yarime” gibi sözleri olan...
“Her yerini beğendim Irina’nın” diyor; tek kriteri varmış kadın konusunda; Victoria’s Secret mankeni olacakmış.
En son cümle iyice fena: “Okulda kız arkadaşım yok. Benim gözüm hep yükseklerde.”
Buna izin verenler, alkışlayanlar hiç düşünmüyor mu? Okula gitmesi, arkadaşlarıyla top koşturması gereken çağda, dokuz yaşında bir çocuğun gündemi bu mu olmalı yani?