Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Önceki gün Flash TV’deki evlilik programında ‘kan dondurucu’ evet, ‘akıllara durgunluk verici’ kesinlikle, bir o kadar da ‘sıradan’ bir olay izledik.
62 yaşında bir adam; sunucumuzun ‘Sefer Amca’sı, başından iki evlilik ‘geçmiş’, mutluluğu bulamamış, umudu baki, kısmetini aramakta...
“Kurban olduğum Allah” diyor, “Hakkımda hayırlısını verir inşallah”.
Başlıyor hikayesini anlatmaya...
İlk evliliğini 17’sinde yapmış, bir akraba kızıyla, imam nikahı kıymışlar.
Beş ay sonra kızın ‘hal ve hareketleri değişmiş’... Buralarını deşiyor sunucumuz; Sefer ‘Amca’ diyor ki kestirmeden: “Ne bileyim artık, hiç benim kabul etmeyeceğim hal ve hareketler yapınca ben de gıcık kaptım, elimden çıkan bir kaza sonucu kader kurbanı olarak cezaevine düştüm.”
Sunucunun gözleri açılıyor kocaman:
“Ne yaptın anlamadım ben?”
Cevap: “Kader kurbanı olarak...”
“Hanımı mı öldürdün?”
Cevap: “Kader olarak...”
Öyle olmuş yani, kader olarak... Sen cahillik de, ben çocukluk diyeyim... Kıskançlıktan olmuş, bir de işte hal ve hareketleri var, hoşa gitmeyen... Biraz daha zorlarsak anlayacağız ki hep sevgisinden yapmış...
“Olmasaydı daha iyiydi” diyor, “Ama oldu işte...”

"KENDİNİ BEN ÖLDÜRDÜM"
Peki sonra ne olmuş? 14 yıl cezaevinde yatıp afla çıkmış. “Ecevit’in affı çıktı, Allah razı olsun” diyor...
Başka bir hanımla tanışmış. Belediyede temizlik işçisi olarak çalışıyormuş ve iyi para kazanıyormuş, öyle anlatıyor.
O hanım da parasının peşinde değil miymiş meğer? Gene sözü Sefer ‘Amca’ya bırakıyoruz: “Evimi aldı, paramı aldı, beni öldürmeye çalıştı, kendi gitti.”
Evet, doğru duydunuz, “Kendi gitti”...
Biraz sonra açıyor bu cümleyi: “Beni öldürmeye kalkınca kendi öldü.”
Sunucu şokta: “Kendi nasıl öldü ya?”
Cevap: “Kendini ben öldürmüş oldum.”
Gene aynı savunma: “Olmasa iyiydi ama oldu işte. Yalan yok, dobrayım.”
Her gün en az bir tane kocası, nişanlısı, sevgilisi, abisi, babası, amcası, dayısı tarafından katledilmiş kadın haberi okuyoruz ya bu memlekette. Ben bazen düşünüyorum, “Peki bu katillere ne oluyor sonra?” diye... Ne yaşıyorlar bir ömür boyu?
Kıskançlıktan, kendilerine sorsan ‘sevgiden’, şu veya bu nedenden bu kadını öldürdükten sonra vicdanlarıyla başbaşa nasıl geçiriyorlar hayatlarını? Böyle oluyormuş, Flash TV sayesinde öğrenmiş olduk. “Kader olarak” deyip yırtıyormuş, aklıyormuş kendini. Hakkında hayırlısını istiyormuş, ‘Kurban olduğu Allah’tan.
Programın yapımcısı diyor ki “Birinci cinayetini biliyorduk da, ikincisini bilmiyorduk”. İnsanın bir karısını öldürmesi yetmiyor çünkü çıkıp ekranlardan eş aramasını engellemeye. İkincisini öğrenince kapıyı gösteriyorlar, gönderiyorlar programdan.
Alışkanlık haline getirmiş Sefer ‘Amca’ bu işi tabii, nasıl güvenip teslim edeceğiz bir ‘hanımı’? Bu kadar sıradan bir konu bu yani... “E sen her beraber olduğunu aldatıyorsun amca” gibi... “Kader kurbanıyım” diyorsun, kapanıyor konu.
Bir de seri katilimiz neden yok diye sorup durmaz mıyız... Seri kader kurbanlarımız var neyimize yetmiyor?

Haberin Devamı

ANNE OLMAK ‘SENİN KARARIN’ MI?

Haberin Devamı

İspanyol markası Desigual’in Anneler Günü reklamı fena halde tartışma yarattı. Marka her zaman reklamlarıyla ses getirmiştir. Ama bu çileden çıkarıcı: Aynanın karşısında kendisini hamile hayal ederek hoplayıp zıplayan bir genç kadınımız yüzünde muzır bir gülümsemeyle prezervatif paketini eline alıp üzerine iğneyle delikler açıyor. Ve slogan: “Sen karar ver!”
Kadını eşinin, sevgilisinin, kimden çocuk sahibi olmayı planlıyorsa onun arkasından iş çevirip hamile kalan insan olarak gösteren ve Anneler Günü’nü bununla kutlamayı uygun bulan reklam hararetle tartışılıyor.
Tam da İspanyollar kürtaja sınırlamalar getiren yasaya karşı sokaklara dökülmüşken şaka gibi bir reklam...
Herhalde bizdeki kürtaj tartışmalarında yerli yerinde kullanılan “Benim bedenim, benim kararım”dan kastedilen bu olmasa gerek...