Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

O konuşuyor, ben gözünün içine bakıyorum. Her bir cümlesinde bir hayat, en önemlisi de kadınlık dersi var çünkü. Her şeyden önce, mutsuz olduğu ilk kocasından ayrılmaya kızı dünyaya geldiğinde karar verdiğini anlatırken. Hani bizde çocuk için mutsuz yuvalar korunur ya, o tam tersi “Çocuğumu bu cehennemde mi büyüteceğim?” diyerek ayrılma gücü bulmuş kendinde.

Deniz Türkali, hayatı, aşkı, dostluğu hep hakkını vererek yaşayan bir kadın. “Yukarıdaki bana kıskançlığın ‘K’sını vermemiş” diyor. Evet, sevdiği insanı pekala paylaşabileceğini, sadece kendisine yalan söylenmesinden hoşlanmadığını anlatıyor...

Haberin Devamı

Bunun benim aklıma yatıp yatmadığı bir yana, onun “Türkiye’nin en çapkın adamlarından biriyle 32 yıl yaşadım” derken nasıl rahat olduğunu gözümle görüyorum.

Türkiye’nin gelmiş geçmiş en ‘kadın seven’ yönetmeni Atıf Yılmaz’ı hayatının büyük aşkı olarak, eşi olarak, her şeyini anlattığı dostu olarak deli gibi özlüyor. Ve hiç de öyle ‘Ne çapkın adamdı, ben ne çektim’ hali yok. Tam tersi...

‘Gözümüzle gördük, inanmadık’

Bir olay anlatıyor, kahkahalarla gülüyoruz: “Serra’yla (Yılmaz) oturuyoruz, birisi şey dedi ‘Ay Deniz hanım, Atıf bey çok çapkınmış diyorlar’. Serra döndü, ‘Ne? Hayatta inanmayız’ dedi, ‘Gözümüzle görsek inanmayız. Kaldı ki gördük, inanmadık.’ Ben dünyada kimsenin tek eşli olduğuna inanmıyorum, kendim de değilim.”

Söyleşi su gibi akıp gidiyor... Tiyatromuzun hem genç hem de uzun soluklu tiyatrolarından İkinciKat’ın yeni çıkardığı dergi için buluşmuşuz. Söyleşiler, eleştiriler, öyküler, tartışmalar, çizimler var dergide. (İkinciKat’a yaz tatili gelmediği için şu an hem gidip oyun izleyebilir, hem de derginizi alabilirsiniz.)

Biz de Deniz’le tiyatro da konuşuyoruz elbet ama dönüp dolaşıp konu gene kadınlık hallerine geliyor. “Bir atölye açsan, biz de katılsak” dedirtiyor bana en sonunda.

Ayrılırken düşünüyorum, her şey olaya nereden baktığınla ilgili... Ezberlerimiz var evet, çevreden gelen yargılar, sorgular... Ama bir yandan da bir tane hayatın var. Ne yapacaksın, mağdur ve daimi alacaklı kadın mı olacaksın, sen de kendini hayatın kollarına mı atacaksın?

Haberin Devamı

‘Hayatla flört ediyorum’

Deniz Türkali’nin anekdotunu paylaşayım sizinle:

“Ben hep güzel bir kadın oldum. Bu avantajmış gibi görünüyor ama değil aslında. Evet, sana bir şey veriliyor ama bunun karşılığında mutlaka bir şey talep ediliyor. Arkandan ne dendiğini biliyorsun en azından. Ha, bunlar benim için sivrisinek vızıltısı. İKD’deydim (İlerici Kadınlar Derneği) ben, benim için ‘Feminist ve o...dur’ gibi bir şey denmiş. Yılmaz’a ‘Benim için böyle demişler’ dedim. Kafasını kaldırdı, ‘O...’yu anladım da feminist nereden çıktı?’ dedi.

Bunun denebileceğini biliyor çünkü ben fingirdeğim, hayatla flört ediyorum. Herkese de tavsiye ederim.”

‘Ben ev kadını olmayacağım’

“10 - 12 yaşındayım, kitap okuyorum, dans ediyorum, şarkı söylüyorum ve kendi kurduğum oyunları oynuyorum.

Anneannem rahmetli köfte yoğuruyor, bana nasihat veriyor:

‘Bak kızım, böyle şarkı söyleyip kitap okuyarak hayat geçmez, biraz çeyizini işlemeye başla, ev kadını olacaksın büyüyünce’ deyince ‘Ben ev kadını olmayacağım’ dedim.

Haberin Devamı

Anneannem köfteli eliyle bir tokat aşketti suratıma, ‘Sokak kadını mı olacaksın?’ dedi. ‘Evet.’

Eve tıkılmayı isteyen kim? Sokak kadını olmak istiyorum elbette, sokaklarda olmak ne şahane bir şey!”