Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yaz geldi mi ya Bodrum’a ya Çeşme’ye akın etmek adetten de, bu mevsimde gitseniz ne bulacağınızı bilemiyorsanız, iyi haberlerim var. Birincisi dağ bayır papatya ve dağ lalesi, hava şerbet... İkincisi, yazın metrekareye düşen insan sayısından göremediğiniz her yer son derece huzurlu. Aslına bakarsanız tam zamanı yolu Bodrum’a düşürmenin

Varsa yoksa Natacha Atlas’ın kabanı

Natacha Atlas’ın sahneye kabanla çıktığını görenler sahne köstümünü giymesini bekledi ama nafile.

Varsa yoksa Natacha Atlas’ın kabanı

Ceyl’an Ertem

Gece hayatı ölü müdür, akşam ne yapacağız diye bir kaygınız varsa, hemen bir kenara bırakın. Pek çok bar açık, vazgeçilmez canlı müzik mekanı Marina Yacht Club ve iki senelik kardeşi Newold’da eğlence aynen devam ediyor.
Newold, tarihi Han Restaurant’ın -tabii aslında 300 yıllık bir hanın- yerine açılmış şahane bir gece kulübü. Yacht Club’ın işletme sahibi Şenkar Öztüzün artık acıklı hale gelmiş mekanı restore edip hayata döndürerek pek hayırlı bir iş yapmış. Şimdi de istiyor ki sadece yazın değil kışın da hizmet versin, canlı performansların yeni adresi olsun.
Pazar gecesi bunun bir örneğine tanıklık ettik, hani şu ‘müzikle dolu bir gece’ klişesi vardır ya, tam anlamıyla hakkını verdik. Hatta bana sorarsanız biraz doz aşımı da oldu.
Ne kastettiğimi açıklıyorum: Gece saat 21.00 sularında İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin müzisyenlerinden oluşan Ege Brass’ın konseriyle başladı. Beş nefesli, bir davul, Vivaldi’ler, Mozart’lar...
Bir buçuk saat sonra Ceyl’an Ertem çıktı ki hâlâ tanımadıysanız büyük kayıp. Anima grubunun solistiyken ‘Soluk’ diye bir solo albüm yaptı, yakın zamanda da Türkiye geleneksel müzikleriyle Hollanda cazını birleştiren Barana grubuyla bir çalışması oldu. Kendi şarkılarını yazıyor, yüreğe dokunan şahane sözleri var ve çok iyi cover’lar yapıyor. Müzeyyen Senar’a hayranlıklarını bildirerek başladığı ‘Fikrimin İnce Gülü’nü tekrar tekrar söylesin istiyorsunuz örneğin.

Sanıyorum tek sebep üşümesiydi
Ve aslına bakarsanız geceyi orada noktalama, üzerine başka bir şey dinlemek istememe gibi haller de bıraktı giderken Ceyl’an Ertem. Ama işte gecenin ağır topu vardı daha sırada. İstanbul’da yaşayan ve birçok Türkiyeli sanatçıyla çalışmalar yapan Tunus asıllı Fransız müzisyen Jean- Pierre Smadj, ‘Le Oud Selon Smadj’ (Smadj’a göre ud) projesiyle Borusan Müzikevi’nden sonra Newold’un sahnesindeydi. Üstelik o geceki konukları arasında Natacha Atlas da vardı.
Smadj, ‘udun her halini açıklamak Kuzey Afrika’yla Ortadoğu arasında Akdeniz’in kalbine seyahat etmek gerektiğini’ düşünüyor ve bu yolculukta kendisine farklı yol arkadaşları seçiyor. Karşımızdaki takım da rüya gibiydi, trompette İbrahim Maalouf vardı, bağlama, cura ve vokalde Cem Yıldız, kavalda Erkan Tekci, perküsyonda Hogir Göregen, tablada Gürkan Özkan, piyanoda Rustam Mahmudov. Smadj’ın bestelerini çaldılar, ‘Ötme Bülbül Ötme’yi çaldılar, Aşık Davut Sulari’nin ‘Yaban Gülü’nde harikalar yarattılar. Cidden çok sağlam bir konserdi.
Ve fakat kendisini bildiği tek ismi, Natacha Atlas’ı görmeye şartlamış izleyiciyi kesmedi bir türlü. Atlas, toplam dört şarkıda çıkıp vokal yaptı, geri kalan zamanda sahnede değil seyircilerin arasındaydı. Ve gecenin ana konusu Natacha’nın kabanıydı. Zira sahneye kapüşonlu bir kabanla çıktı ve o an itibariyle herkes ‘sahne kostümüne’ bürünmesini bekledi, böyle bir şey olmadı. Nuri Bilge Ceylan’ın hırkası sönük kaldı, öyle söyleyeyim Natacha’nın kabanı yanında... Bayağı bozuldu millet bu işe.
Bir şeylere kızgın olduğu, bunun bir protesto eylemi olduğu bile konuşuldu. Ama sanıyorum tek sebep üşümesiydi. Ertesi gün havaalanında da gördüm kendisini, güvenlik kontrolünden geçerken üşüdüğü için kabanını çıkarmak istemiyordu...
Saat 2’de sona eren konserden öğrendiklerim: ‘Le Oud Selon Smadj’ süper proje, bulunduğu yerde dinlenmeli. Cem Yıldız çok iyi çalıp söylemekle yetinmiyor, güzel de oynuyor. ‘Newold’ iyi bir konser mekanı, her an bir sürpriz çıkabilir karşınıza. Ve fakat bir gecede üç konser çok fazla.