ZAYIFLATIRKEN MUTLU EDEN KİTAP
Kitabın kapağını görünce ilk tepkim, “Biri beni duymuş ve ‘Hayat Zayıflarken de Güzel’ diye kitap yazmış” oldu. Tabii ki bu alt başlığı olan ‘unsuz ve şekersiz lezzetler’ alanında bir ilk kitap değil ama tarifleri veren Emel Başdoğan olunca, “Unsuz ve şekersiz lezzet mi olurmuş?” demek o kadar kolay değil. “Vardır bir bildiği” diyorsunuz.
Bu arada bir süredir zaten unsuz ve şekersiz denemelerden son derece leziz sonuçlar aldığımı, bu alanda takip ettiğim bir dizi blog ve Instagram hesabına (Başta tip 2 diyabeti yenmiş, tecrübelerini başkalarıyla paylaşan bütünsel beslenme danışmanı Sema Sumeli’nin www.semasumeli.com olmak üzere) çok şey borçluyum.
Emel Başdoğan’ın hep kitap’tan çıkan ‘Hayat Zayıflarken de Güzel’i de üzerine tam vaktinde gelmiş bir hediye gibi oldu. Sadece sayfalarını çevirmesi bile çok keyifli, çünkü içinde yazarın başka bir yeteneğini daha keşfetmemizi sağlayan çok iç açıcı suluboya resimler var. Evet, kendisi yapmış resimleri de.
‘Bu kitap kimler için?’ başlığıyla karşılaşıyoruz ilk sayfalarda... Maddeler arasında kendinizi bulmanız kaçınılmaz. Kilo almamaya çalışırken “Sabah oldu, ne yiyeceğim ben şimdi?” çaresizliği yaşayanlar için ekmeksiz ekmek, ‘çikolatayı sevip dikenine katlanmak istemeyenler için’ ıslak çikolata soslu meyveli pasta, ‘pişirmek gerekmeden, mutfak olmadan, bir çocuğun çay karıştırması kadar kolay bir şekilde ıspanaktan üç kat fazla demir, portakaldan yedi kat fazla C vitamini, somondan sekiz kat fazla omega 3 almak isteyenlere’ çiya tohumlu nişastasız muhallebi var mesela.
Özetle size az uğraşıyla çok lezzet, üzerine de sağlık; gün boyu tükenmeyen enerji, zinde uyanılan sabahlar, parlak bir hafıza, ışıl ışıl bir cilt, iç organlar, bağırsak ve kalp sağlığı, sıkıntısız sindirim sistemi vaat eden tarifler var bu kitapta. Haşlanmış kinoayla yapıldığı için üzerinize ağırlık olarak çökmeyen kahvaltı krepleri, buzdolabında durdukça yeni meyvelerle zenginleştirebileceğiniz şekersiz ve ‘tükenmez’ reçeller, ekmeksiz yapamayanlara nefis karabuğday ekmeği, çay saati için çifte havuçlu kekten, fındıklı peynir tatlısına kanatlandıran lezzetler, su tüketiminizi beşe katlayacağı garanti olan elmalı, salatalıklı, karpuzlu su tarifleri ve daha bir sürü şey...
Emel Başdoğan’ın mutfakta karşınıza oturmuş sizinle sohbet ediyormuş gibi samimi ve su gibi akan dili, öyle hassas terazilere, ‘bu ölçü birimi neye tekabül ediyordu?’ araştırmalarına ihtiyaç duymanızı engelleyen net tarifleri ve beslenme üzerine verdiği ufak bilgiler de cabası. O tarife neyi neden koyduğunuzu, size neden iyi geleceğini de öğreniyorsunuz böylece.
Ben kendisinden acilen bir de tuzluların, ana yemeklerin ağırlıkta olduğu kitap bekliyorum şimdi. “İyi şeyleri sevdiklerimle paylaşmak için adeta telaşlı bir arzu duyarım” diyor önsözde, okurlarını da mahrum etmesin derim.