Cadde Bahar şehirliyi daha çok yoruyor

Bahar şehirliyi daha çok yoruyor

01.04.2009 - 10:47 | Son Güncellenme:

.

Bahar şehirliyi daha çok yoruyor

"Bahar yorgunluğu"nun,
şehirlerde yaşayan insanlar üzerinde daha fazla etkili olduğunu bildirildi.
Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Klinik
Şefi Doç. Dr. Sedat Demir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oldukça yağışlı ve
kapalı havalarla geçen kış aylarının ardından güneşin yüzünü göstermeye ve
havaların ısınmaya başladığını söyledi. Demir, bu dönemin bahar yorgunluğu, başta
solunum yolları ve bağırsak enfeksiyonları olmak üzere çok çeşitli
enfeksiyonların kolaylıkla ortaya çıktığı zaman dilimi olduğunu olduğunu
belirtti.
Baharda, güneşin kışa göre daha çok ısıtmaya başlamasıyla havadaki nem ve
iyon dengesi ile elektrik yükünün değiştiği kaydeden Doç. Dr. Demir, şöyle
konuştu:
"Tüm bunlara havadaki basınç değişimleri eşlik etmektedir. Bu
değişimlerden insanlarla birlikte doğadaki tüm canlılar etkilenmektedir. Havada
pozitif ve negatif olmak üzere iki türlü iyon bulunmaktadır. Havadaki pozitif
iyonlar arttıkça insanlar kendilerini daha zinde ve mutlu hissetmekte,
negatiflerin artması ise bahar yorgunluğu denilen belirtilerin ortaya çıkmasına
neden olmaktadır."
-"EN ÇOK SOLUNUM SİSTEMİ ETKİLENİYOR"-
Şehirlerde, egzoz gazı ve sanayi atıkları ile kirletici diğer unsurların,
havadaki negatif iyon yükünün artmasına yol açtığına, bu nedenle kentlerde
yaşayan insanların bahar yorgunluğunu ve mevsim değişikliğinin etkilerini daha
yoğun hissettiklerine dikkati çeken Demir, şunları kaydetti:
"Havadaki iyon dengesi ve basınç değişiklikleri oksijenlenme azlığı,
aşırı halsizlik ve yorgunluk, isteksizlik, baş dönmesi, dengesizlik, kişinin
sabahları uykudan kalkmakta zorlanması, yaygın kas ağrıları, hazımsızlık, aşırı
sinirlilik hali ve cinsel isteksizliğe neden olmaktadır. Bu belirtilerin tümü de
’bahar yorgunluğu’ olarak adlandırılmaktadır.
Kış aylarında havaların soğuk olması ve kar yağışı, insanda hastalık
yapan bir çok mikrobun üremesine izin vermemektedir. Havaların ısınmasıyla
birlikte özellikle solunum ve mide - bağırsak sisteminde hastalık oluşturan
çeşitli bakteri ve virüslerin çoğalması için uygun bir ortam oluşabilmektedir.
Bahar aylarında havadaki nem ve iyon değişiklikleri, solunum yollarında ödeme,
dolayısıyla akciğerlere giden oksijen miktarında ciddi azalmaya neden olmaktadır.
Bu durum akciğerlerin ve üst solunum yollarının enfeksiyonlara karşı direncini
düşürmektedir. Üst solunum yollarının farenjit, sinüzit gibi çeşitli
enfeksiyonlarının yanı sıra hayatı tehdit edebilecek ciddi komplikasyonlarla
seyredebilen zatürre şeklindeki akciğer enfeksiyonları da sıklıkla karşımıza
çıkmaktadır.
Bu dönemde basit mevsimsel ishal olaylarıyla birlikte ciddi sıvı
kayıpları ve ölümlerle sonuçlanabilen bağırsak enfeksiyonları da artmaktadır.
Bunda baharla birlikte değişen yeme alışkanlıklarının ve gıdaların uygun
şartlarda saklanamamasının da rolü büyüktür."
Demir, baharda gerek metabolizmada ve gerekse hormonal salgılardaki bir
takım değişikliklerin, damar yatağının büzülmesine yol açarak, organlara giden
kan akımını azalttığını, bunun sonucunda cilt kuruluğu, saçlarda dökülme ve ani
tansiyon yükselmelerinin ortaya çıkabildiğini vurguladı.

BESLENME VE SPORUN ÖNEMİ

Mevsim değişikliklerinin etkisini en aza indirmek için giyim tarzına
dikkat edilmesi gerektiğine değinen Demir, gün içinde hava şartlarına uygun
giyinilmesi, ani terleme ve soğumadan kaçınılması, rüzgarda kalınmaması,
özellikle yağışlı havalarda yağmurdan korunulmasının önemli olduğunu anlattı.
Doç. Dr. Sedat Demir, ayrıca sağlıklı beslenme kurallarına özen
gösterilmesi, öğünlerin zamanında ve düzgün yenmesi, bol sebze-meyve tüketilmesi,
B, C vitaminleri ile potasyum yönünden zengin gıdalar alınması, günde 2-2,5 litre
su içilmesi ve düzenli spor yapılmasının da son derece önemli olduğuna işaret
ederek, şu uyarılarda bulundu:
"Özellikle bahar yorgunluğu bazı ciddi rahatsızlıkları maskeliyor.
Hastalarımızın özellikle bu dönemde soğuk algınlığı, grip gibi hastalıkları
önemsememesinden dolayı çoğu ciddi problem daha başlangıç aşamasındayken
yakalanamamaktadır. Dolayısıyla tedavi için ciddi zaman kayıpları olmaktadır. Bu
nedenle bu tür belirtiler hissedildiğinde vakit geçirmeden mutlaka bir sağlık
kuruluşuna başvurulmalıdır."

Yazarlar