Berna Laçin

Berna Laçin

berna.lacin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çocukluğumda “Ağustosun yarısı kış, yarısı yaz” derdi Egeliler... Tabii ben doğmadan önceki zamanlardan gelen bu söz, o dönemde de pek karşılık bulmaz, belki biraz ağustos sonu anneanneleri haklı çıkarırdı. Yine de o yıllarda küresel ısınmadan sebep, mevsimlerin şirazesi kaymamıştı. Artık, yazın en güzel günleri eylül ayında yaşanıyor. Eh, yaz sarkar da, bahar yerinde sayar mı?
23 Nisan’a kadar bahar pek nazlı davranıyor. “Ağustosun yarısı yaz, yarısı kış” sözü, yerini nisan ayına bırakıyor. Ama 23 Nisan’da memlekete bahar geldi mi, insanın aklını başından alıyor. İrili ufaklı pek çok resmi tatil var bu sene nisan-mayıs-haziran döneminde... Muhakkak önceden planınızı yapın diye, işte küçük kaçamak rotaları size...

Haberin Devamı

MEMLEKETE BAHAR GELİNCE...
Konya: Tamam kabul, sıkça Konya ve çevresini yazılarıma taşıyarak torpil geçiyor olabilirim ama bir gidin, siz de bana hak vereceksiniz. Konya deyince, sadece Şeb-i Arus dönemi, Mevlana haftası gelmesin aklınıza... Konya ve çevresi, gerek tarihi, gerekse doğal güzellikleriyle, henüz hakettiği ölçüde, özellikle de yerli turisti yakalayabilmiş değil. Beyşehir Gölü üzerindeki gün batımının ‘Dünyanın En İyi Gün Batımı Manzaraları’ içinde yer aldığını ve o anı yakalamak için Kuzey Avrupa’dan çok fotoğrafçı geldiğini biliyor musunuz? Ülkemizdeki Instagram fotoğrafçılarının henüz keşfetmemiş olması bile şaşırtıcı! Nisan sonu, ‘Hoşgeldin Boyacı’yla Konya’dayım.

Beyşehir: Konya’ya 1.5 saatlik uzaklıktaki Beyşehir’de, Türkiye’nin en güzel beş caminden biri kabul edilen, Anadolu’daki ahşap direkli camilerin en büyüğü olan, çinileri ve ahşap oymacılığıyla benzersiz Eşrefoğlu Camii, 13’üncü yüzyıldan beri dimdik ayakta... 35 adet penceresi ve Selçuklu geleneğinin tipik bir örneği olan Taç Kapı’sı, minarenin altına yerleştirilmiş Roma döneminden kalma oymalı lahiti, işlemeli mihrabı, çinileri ve ‘karlık’ adı verilen orta alandaki kar havuzuyla hayranlık uyandıran bir mimari başyapıt Eşrefoğlu Camii...

MEMLEKETE BAHAR GELİNCE...

Eflatunpınar: Beyşehir Gölü’ne 10 km uzaklıktaki Eflatunpınar ise erken Hitit dönemine ait iki doğal su kaynağının yeryüzüne çıktığı yere konumlanmış muhteşem bir anıt. Yine bölgede yürüyüş yaparak Hitit heykellerini keşfetmek de bir o kadar heyecan verici...

Haberin Devamı

MEMLEKETE BAHAR GELİNCE...
Kapadokya: Her mevsimi başka, ilkbaharı bambaşka! Bana “Gezegenin en fantastik seyahat noktası neresi?” diye sorsalar, hiç düşünmeden “Kapadokya” derim. ‘Büyüleyici’ kelimesinin tam karşılığı bir coğrafi masal, tarih, inanç, göç ve doğa; tüm bunların muhteşem karışımı Kapadokya... Aşk Vadisi, Göreme, Uçhisar, Zelve, Sinasos, Ürgüp, Avanos, Güzelyurt, Ihlara Vadisi, Kaymaklı ve Derinkuyu Yeraltı Şehri...

MEMLEKETE BAHAR GELİNCE...
Eğridir Gölü-Isparta/Sagalassos-Burdur ve çevresi: Mayıs, güllerle gelir. Eğer bu geziyi mayıs ayında yaparsanız, seyahatinizin kenar süsü güller olacak; haziran-temmuz dönemine kalırsa, gülün yerini lavanta alacak. Yani bu rotada, bahar ve yaz dönemi, hep çiçek rayihaları ve pembeden mora renk cümbüşü eksik olmayacak. Eğridir Gölü yürüyüşü, Sagalassos Antik Kenti keşfi, çiçek hasatları, doğa, tarih, fotoğraf ve yürüyüş gibi pek çok zevke bir arada hitap eden muhteşem bir kombinasyon vadediyor bu bölge. Benim de ‘Gidilecekler’ listemde en başta!

Haberin Devamı

MEMLEKETE BAHAR GELİNCE...
Antakya: Antakya’yla ilgili bir yazı, geçtiğimiz ay yazdım. Bunca yere seyahat ederim ama ben de Antakya’ya tiyatro oyunum vesilesiyle daha yeni gidebildim. Hayatımda büyük kayıp olduğunu anlayıp, açığı kapamak ve bir an evvel ailemi de bu kadim kültürle tanıştırmak için heyacanlandım ve hemen seyahat programıma aldım. Bir aksilik olmazsa, siz bu satırları okurken ben Antakya yollarındayım. Anlatılmaz, yaşanır. Ben aşık oldum. Kültürüne, hoş görüsüne, ağır başlılığına, lezzetlerine, mozaiklerine, daracık sokaklardaki avlulu evlerine... Geçtiğimiz ay 1-2 günlük dar vaktimde ancak tarihi şehir merkezini, çarşısını, Mozaik Müzesi’ni, ‘Hristiyanlık’ adının konulduğu Aziz Petrus Kilisesi’ni, Ortodoks Patrikhanesi’ni, olağanüstü hikayesi ve ülkemiz sınırlarındaki en eski cami olmasıyla ayrı bir öneme sahip Habib-i Neccar Camii’ni gezebilmiştim. Bu defa, rotamıza çevre güzellikleri ekliyor ve gezimizi beş güne yayıyoruz; Vakıflı Köyü, Musa Ağacı, Kapısuyu, Çevlik, Samandağ, Harbiye Şelalesi ve Titus Tüneli...
Dönünce, yeni keşiflerimi paylaşmak üzere...