Cadde Bienalden ret cevabı alınca...

Bienalden ret cevabı alınca...

08.09.2011 - 21:49 | Son Güncellenme:

Ardan Özmenoğlu, bu sene 12’nci İstanbul Bienali’ne katılmak için başvuru yapan sanatçılar arasındaydı. Ama ret cevabı aldı... Bu yüzden yakında açacağı sergisinin adı, ‘Ben Bir Bienal Sanatçısı Değilim’

Bienalden ret cevabı alınca...

Günümüz sanatının genç isimlerinden Ardan Özmenoğlu, Türkiye ve dünyadan pek çok sanatçının yaptığı gibi 12’nci İstanbul Bienali’nde eserlerinin yer alması için başvuruda bulundu. Başvurusunun üzerinden yaklaşık
2,5-3 ay geçmişken bir mail aldı. Bienalin küratörleri Jens Hoffmann ve Adriano Pedrosa imzalı mail’de şöyle deniliyordu: “12’nci İstanbul Bienali’nin küratörleri olarak, 12’nci İstanbul Bienali için yapılan açık çağrıya
gelen başvuruların değerlendirmesini tamamlamış bulunuyoruz. Başvuruları son derece etkileyici çalışmalar içermesine rağmen bazı adayları bu yıl gerçekleşecek İstanbul Bienali’ne dahil edemedik. Üzülerek ifade etmek isteriz ki, sizi sergiye davet edemiyoruz. İlginiz için tekrar teşekkür eder, gelecekteki çalışmalarınızda başarılar dileriz.”
Peki Ardan Özmenoğlu bu cevabı alınca ne yaptı dersiniz? Hali hazırda üzerinde çalıştığı sergisini ‘bienal’in karşısına çıkarmaya karar verdi. Ve sergisinin başlığı da birden ortaya çıkıverdi: ‘I’m not a Biennial Artist/Ben Bir Bienal Sanatçısı Değilim’. Ekavart Gallery’de 12 Eylül-8 Ekim arasında izlenebilecek sergisinde, küratörlerden aldığı maili de sergilemeye karar verdi. Hem de galerinin girişinde, serginin açılış işi olarak...
Özmenoğlu ret cevabını aldığında neler hissettiğini şöyle anlatıyor: “Ben aslında portfolyomu sunmuştum, bugüne kadar yaptığım işlerden örnekleri. Bienalin konsepti isimsiz olduğu için... Çok ironik bir yazı geldi. Okur okumaz sergimin adına karar verdim. Açıklamalarında neden reddedildiğine dair gerekçe de yoktu. Zaten bana özel bir cevap olduğunu düşünmüyorum. Cevabı aldığımda üzücü mü değil mi bilmiyorum ama çok içlenmedim.”

Bienalden ret cevabı alınca...


“Bienalle konuşmalı, savaşmalı...” “Eğer bir şehirde bienal varsa orada yaşayan sanatçılar iyice incelenmeli, bakılmalı, stüdyoları gezilmeli” diyen Ardan Özmenoğlu, küratörlerin bu yılki bienal için nasıl bir seçim yaptıklarını bilmediğini belirtiyor ve ekliyor: “Küratörün işi de sanatçıyı biraz arayıp çıkarmaktır.”
Aslında bu sergisiyle kendisini bienale eklediğini düşünüyor sanatçı. Bir oyun oynadığını söylüyor: “Ben bir bienal sanatçısı değilim diyerek aslında kendimi bienale dahil ediyorum. Şu anda ben çoktan bienal sanatçısı oldum bile. Gerçek hayatta da bir şeyi reddederek aslında o olduğunu söylersin ya. Aynı onun gibi.”
Asla bienali toptan bir reddetme hali içinde olmadığını da üzerine basa basa vurguluyor. Şu anda tanıdığı tüm sanatçıların harıl harıl çalıştığını, çünkü bu ay bienalin yanı sıra Art Beat ya da diğer sergilerle sanat dolu bir ay olacağını dile getiren Özmenoğlu, “Bienalin yan etkinliklerinin de güçlü olması gerektiğini düşünüyorum. Bienalle konuşmalı, savaşmalı... Ben de bienal zamanında bir solo sergi
açtım değil mesela. Bienali destekleyici bir sergi olmalı. Sıradan olmamalı” diyor.
‘I’m not a Biennial Artist’ adlı sergisinin içeriğini de tüm bu nedenlerle bienalle birleştiriyor Özmenoğlu. Sanatçı şu sözlerle anlatıyor sergisini: “Bienal nedeniyle İstanbul’a pek çok kişi gelecek. Sanat ortamının yanı sıra tarihi yerleri de gezecekler. Ve bence her birinin aklında kalan belirli objeler olacak. Döndüklerinde ‘ne sergiler gördük ne sergiler gördük, müthişti’ demeyecekler ama hepsi bir nazar boncuğu alacak giderken, Türk çayını, Türk kahvesini bilecekler. Dolayısıyla ben de buraya özgü bir sergi oluşturmak istedim. Günlük yaşam objelerimizi alıp sanat eserine dönüştürdüm; nazar boncuğu, Türk bayrağı mesela.”
Özmenoğlu’nu kendine özgü ipek baskı ve post-it yaprakları üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanıyoruz. Burada da sanatçının bu tarzıyla karşılaşıyoruz. Ama her defasında kendini yenileyen bir tarz bu. Çünkü her bir çalışması bir diğerinin üzerine çıkıyor. Post-it yapraklarının bir araya gelişiyle ortaya çıkan dönerci resminden tutun da davullu zurnalı halay çeken adamlara, Anadolu yakasında sıklıkla gördüğümüz mavi minibüslere kadar hayatın içinden kareleri bir araya getiren sergisinde bir de enstalasyonu var sanatçının. Galeri mekanındaki oturma yerlerinin etrafı çıtlanmış çekirdeklerle dolu olacak; tıpkı sahilde ya da kapı önlerinde ya da parklarda gördüğümüz gibi. Zaten açılışta da çekirdek ikramı söz konusu!
“Burayı, buranın insanlarını anlatıyor” diye tanımladığı sergisinde 20 eseri yer alacak Özmenoğlu’nun; ret cevabıyla birlikte. Açtığı her serginin bir diğeriyle rakip olmasını isteyen sanatçının bienal küratörlerine de bir çağrısı var: “Eminim küratörler şaşıracaklar bu sergiyi duyduklarında; onları da bekliyorum. Buyursunlar gelsinler!”

Bienalden ret cevabı alınca...



POST-iT İLE ENSTALASYONLAR
Popüler kültürün bilinen portrelerinden Seda Sayan, Türkiye’yle özdeşleşmiş döner kebap, vazgeçilmez ulaşım aracımız mavi minibüsleri ve ‘ata sporumuz’ yağlı pehlivan güreşleri gibi ikonlaşmış figür ve simgeleri, post-it notlar ve bu teknikle buluşturduğu enstalasyonlarla sergileyen Ardan Özmenoğlu, bienal çağında ‘bienal sanatçısı’ olma kavramını da sorguluyor.
Bienal sanatçısı kimdir? Nasıldır? Nasıl olunur? Bienalde bir sanatçının işlerinin sergilenmesi kim tarafından, hangi kriterlere göre belirlenir? Bir bienal sanatçısının ilgilendiği konular ne olmalıdır ya da böyle bir kriter var mıdır? Bienalle ve sistemle ilgili akla takılan ya da net cevabı olmayan soruları bu sergi üzerinden yanıtlamaya çalışıyor.
12 Eylül-8 Ekim arasında Ekevart Gallery’de gezebilirsiniz.
Adres: Süzer Plaza No: 15 The Ritz-Carlton Hotel Gümüşsuyu
Tel: 0 212 252 81 31