Cadde BiR TOP MODELiN iTiRAFLARI

BiR TOP MODELiN iTiRAFLARI

02.06.2013 - 19:55 | Son Güncellenme:

90’lı yılların fenomeni bir süper modeldi. Bugün hâlâ kapaklarda yer alıyor. Onunla 25 yıllık kariyeri hakkında konuşuyoruz

BiR TOP MODELiN iTiRAFLARI

Tenerife’nin güneyinde küçük bir sahildeyiz. Helena Christensen objektifin önünde poz verirken; ben de Chris Isaak’in efsaneleşmiş, dillerden düşmeyen şarkısı Wicked Game’i mırıldanmaktan kendini alamıyor ve şarkının siyah-beyaz klibini hatırlıyorum. Bir manken plajda koşuyor ve rüzgarla saçları uçuşuyor. Tırnaklarındaki ojelerin yarısı denizin tuzuyla çıkmış. Onun kadar seksisi gelmedi. Ne tüm zamanların en iyi vücudu Naomi Campbell, ne de Cindy Crawford’un stratejik duruşu Helena Christensen’in hipnotize eden gözleriyle yarışabilir.
Aradan 20 yıla yakın zaman geçti fakat o seksapelinden gram kaybetmedi ve hâlâ moda dünyasında mesleğinin zirvesinde. Paris’te Karl’la (Lagerfeld) çalışmayı bitirip buraya geldiğini söyledi. “Fark ettik ki sekiz yıldır birlikte hiçbir şey yapmamışız. Üstelik 22 yaşındayken Chanel için yaptığı ilk kampanyadan beri ekibi hâlâ aynı. Sanki hâlâ öğrenci. Büyüleyici bir ortamdı. Fotoğrafları hemen çekiyorlar; geri kalan zamanda sohbet ediyorsun, yemek yiyorsun ve kitaplarına bakıyorsun. Trilyonları var!” diyor Helena.
Bugün, Helena hâlâ kampanyalarda yer alıyor ve dergi çekimleri yapıyor; tıpkı hızlı zamanlarındaki gibi. “Şu anda farklı şekilde zevk alıyorum, İlk yıllarım çok yoğun ve çılgındı. Zor bir meslekti. Zamanımızın çoğu yollarda geçiyordu. Sürekli saat farkı ve yalnız olmak yorucuydu. Ancak şimdi bunu farklı bir bakış açısı ve farklı bir ajandayla yapıyorum. Genelde ailemle New York’tayım (Christensen’in Mingus adında 12 yaşında bir oğlu var), bazı projelerde çalışıyor veya yeni projeler hazırlıyorum. Sonra iş anlaşmalarım sebebiyle 10 gün boyunca arka arkaya seyahat ediyorum. Yeni insanlar tanımak beni mutlu ediyor. Kendimi çok şanslı görüyorum” diye açıklıyor.

Haberin Devamı

MÜTEVAZİ BİR SÜPER MODEL!

Helena’yla olanlar bilir ‘primadonna’ tanımının tam tersi bir kadındır. Uçağı bağlantı uçuşunu kaçırıyor ve valizleri kayboluyor, adaya planlanandan yedi saat geç ulaşıyor. Aradaki farkı kapatmak için, şikayet etmek yerine odasında elbiselerini yıkıyor. Barselona Havaalanı’nda Rumbo’nun Tenerife’ye uçan ‘low cost’ uçağına binebilmek için altı saat bekliyor. Saat 13.30’da otel lobisinde buluştuğumuzda hâlâ gülümsüyordu (sabrından da bir şey kaybetmemişti). “Sonunda geldim” dedi akıcı İspanyolcasıyla ki, aksanı Meryl Streep’in ‘Out of Africa’ filmini hatırlatıyordu. Ertesi sabah 10.00’da fotoğraf çekimi için hazırdım. Ne özel elbiseler, ne de Madonna gibi özel boyanmış beyaz duvarlar ve mumlar istedi. Sadece makyöze iki tavsiyede bulundu: “Yüzüme fazla güneş koruyucu uygulama çünkü bende mavi duruyor ve sürebildiğin kadar allık sür.”

Haberin Devamı

Tarihin en çok çekim yapan modeli
25 yıllık kariyerine rağmen (moda tarihinin en çok çekim yapan modeli kendisi) hâlâ heyecanlanıyor ve enerjisi hiç bitmiyor. İlk gün çekimlerin sonunda annesine epostayla birkaç fotoğraf yolladı ve hâlâ spor salonunda koşu bandına çıkıp ağırlık çalışacak kadar istekliydi. Üç aydır boks yapamadığını itiraf etti; en favori sporunu. Aslında Helena’nın podyumun haricinde pek çok ilgi alanı var: “Model olmak planlarım arasında yoktu, her şey kendi kendine gelişti. Ergenlikte fotoğraf çekimleriyle başladım. Aynı anda hem modellik, hem de fotoğraf çekimleri yapıyordum.” iPhone’undan bize New York’ta, aktris Julianne Moore’la yaptığı kamera arkası portre
çalışmalarını gösterdi.

Oxfam elçisi
Küba’dan, Chavez’in ölümünden, Bahama’da yapacağı tatilden ve nasıl bu kadar mükemmel kalabildiğinden konuşuyoruz: “Sağlıklı besleniyorum, uykumu iyi almaya çalışıyorum, düzenli egzersiz yapıyorum. İşin aslı yıllardır her zaman pozitif olmaya çalışıyorum. Yıllarla birlikte tecrübe kazanmak harika. İnsan olarak olgunlaştığımı görmek hoşuma gidiyor. Aldığım her karar ve yaptığım her şey olgunlaşmama katkıda bulunuyor.” Bunun bir kanıtı da hayırsever faaliyetleri. Intermon Oxfam’ın büyükelçisi olan Helena, dikkatleri iklim değişimine çekmek için Nepal ve Peru’ya seyahat etti. Geliri dünyadaki yoksulluk için savaşan bir İngiliz kuruluşuna bağışlanmak üzere Stella McCartney’nin ‘Comic Relief’ konseptli tişörtlerine basılması için poz verdi.
“Hatalarımdan ders almayı amaçlıyorum” diyor. İleride pişmanlık duyacağın bir şey var mı diye soruyorum. “Ayrıca kendimi eve kapatıp eski resimlere bakarak ağlamıyorum da” diye cevaplıyor ve devamında şunları söylüyor: “Geçmişe bakıyorum, bazen özlem duyuyorum bazen hüzünleniyorum; ayrıca güç alıyorum ve duygulanıyorum da. Modayı değil; evde annemin ve babamın küçük kızı olmayı özlüyorum. Uzun yaz günlerinde plajda
kumdan kaleler yapmayı veya arkadaşlarla birlikte bisikletleri alıp turlamayı da...”


Yazının tamamını Elle dergisinin haziran sayısında okuyabilirsiniz.