Cadde BIRAKIN BiLDiĞiMiZ GiBi YAŞAYALIM

BIRAKIN BiLDiĞiMiZ GiBi YAŞAYALIM

30.05.2013 - 20:59 | Son Güncellenme:

Hafta sonu Kıbrıs Rakı Festivali’ndeydik bir grup gazeteci arkadaşımızla.

BIRAKIN BiLDiĞiMiZ GiBi YAŞAYALIM

Yüreğimiz buruk; aklımız karışıktı. Bu bir izlenim yazısı olmayacak. Kıyısından köşesinden dokundurmak yerine meseleye doğrudan girmenin zamanı geldi de geçiyor çünkü

Haberin Devamı

Genellikle klavyenin başına ne yazacağımı bilerek otururum. Kafamdaki fikri sadece yazıya dökmek kalır, o da çok zaman almaz. Bazı yazı kendini yazdırır, bazısında tıkanır kalırsın. Kıbrıs Rakı Festivali’nin ikincisi için yazmak üzere oturduğumda bu duygular içindeydim.

Bizim adımıza, bize rağmen... Eski tadımız yok, malum. Olacağı da yok. Bizim adımıza, bize; kimseye danışmadan karar verenler var. “Kimsenin yaşamına, hayat tarzına karışmayacağız. Dileyen dilediği gibi yaşayacak” dediler hep, bugünlere geldik. Geldiğimiz noktada, bunun içi boş olduğunu görüyoruz maalesef...

En son söyleyeceğimi başlarken söyleyeyim dedim. Devlet, vatandaşına nasıl yaşayacağını empoze etmemeli. Ne içeceğine, ne yiyeceğine karışmamalı. İster halkımız, milli içkimiz (içecek olmalı aslında) ayran içer kana kana, ister rakı, şarap, bira...

Haberin Devamı

Özgürlükler sorunu “Gençleri alkolün kötülüklerinden koruyoruz” diye yola çıkan, ardından konuyla ilgili iki kelam edeni doğrudan ya da dolaylı olarak alkolizmin pençesine düşmekle itham eden, Batı’nın sadece yasaklarını dile getirenlerin (gelir dağılımından, refah seviyesinden, alım gücünden bahsetmeden) bir gece ansızın meclisten geçirdikleri torba yasa, onların düşündüğü gibi içki tüketimini azaltmak yerine artıracak, dahası kaçak satışa yol açacak. Süreç başladı bile...

Bu bir özgürlükler sorunudur temelde. Maalesef sadece bir avuç kişinin yazmaya cesaret edebildiği gibi hiç inandırıcı değiller üstelik. Mağduriyetten dem vuranlar, özgürlükleri kısıtlama yoluna gidebiliyor...

Yasaklar ters teper Kıbrıs’ta ilki geçen sene düzenlenen Mey İçki sponsorluğundaki rakı festivalinde, eğlenceden, yemeklerden, kalabalıktan bahsetmek içimden gelmiyor doğrusu, bu yaşananlardan sonra. Girne Limanı’nın göbeğinde, sahneyi tam da tepeden gören bir noktada oturduğumuz nezih restoranda rakımı içip mezelerden tırtıklarken hep bunları düşündüm çünkü. Ne içtiğimden zevk aldım, ne de yediğimden... Şu kadarını söyleyeyim yine de: Cumartesi gecesi Kıbrıs’ın yerel grupları Rast (sahnesine yetişemedik), Grup Frekans (gayet başarılı buldum) ve Murat Dalkılıç’la (bu cümleyi yazacağımı hiç düşünmezdim ama ilk kez fasıl yapan popçu, sınıfı geçti; ikinci yarı benim için önemli değil) coşan 4 bin kişide ne bir taşkınlık ne de bir esriklik hali vardı. Herkes güzel güzel eğlendi, coştu, şarkılar söyledi, mutlu olup, evine mutlu döndü. “İçki, kişiyi mutlu eder” diye bir önermede bulunacak değilim ama içmesini bilene mutluluk verdiği tecrübeyle sabit.

Diyeceğim, bırakın insanlar istedikleri gibi yaşasın... İsteyen içkisini içsin, isteyen ayranını, şerbetini... Bırakın insanlar hayatlarını ilgilendiren kararları, kendileri alsın. Sonuçta zararını bilerek içiyor insan. Yasaklar insanlık varoldukça ters tepti, tepecek. İş işten geçmeden bunu bir anlayabilsek...

Haberin Devamı

BIRAKIN BiLDiĞiMiZ GiBi YAŞAYALIM